Domuz kalbi ve dış politika!
Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları''nın Türkiye''nin arabuluculuğuyla Antalya''da bir araya gelmesi, şimdilik sonuç alınamamış gibi görünse de önemli ve değerli bir adımdır.
Ben bu yazıyı yazıp gazeteye gönderdikten sonra, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da ABD Başkanı Biden ile görüşmüş olacak. Görüşmeden sonra nasıl bir açıklama yapılırsa yapılsın, Biden’ın, “Biz Rusya’ya tarihin en büyük ambargosunu uygulamak için bir gerekçe bulmuşuz. Siz ise iki ülkeyi barıştırmaya uğraşıyorsunuz” demese bile yangına körükle gittiği ortada... Avrupa ise Çaykovski’nin eserlerini bile yasaklayacak derecede insanlık değerlerinden uzaklaşmış durumda!
***
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer... Türkiye bir zamanlar, komşularla “sıfır sorun” politikası takip ediyordu ve Irak, Suriye ve Ürdün ile ortak bakanlar toplantısı yapılabilecek bir aşamaya gelinmişti.
Derken ABD Başkanı Obama, Seul’deki görüşmede Başbakan Tayyip Erdoğan ile ayaküstü konuşurken, işaret parmağını içeri doğru hareket ettirerek yakında bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu yanına çağırdı. Davutoğlu yayından fırlamış ok gibi anında Obama''nın yanında bitiverdi. Türkiye’nin sıfır sorun politikası da oracıkta bitti. O görüşmeden sonra Türkiye, ABD ile birlikte “eğit donat” projesini başlattı ve Suriye’ye Batılı istihbarat servislerinin organize ettiği teröristleri doldurdu. Bu teröristler, Trump’ın ifadesine göre “Obama ve Hillary Clinton’ın kurduğu IŞİD örgütü”nün çatısı altında Suriye’yi kan ve gözyaşına boğdu...
Dilerim şimdi de aynısı olmaz; yani Biden’ın telefon mesajı ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Antalya Diplomasi Forumu için gelmesi, Türkiye’nin başarıyla götürdüğü dış politika çizgisini bozmaz...
Sosyal medyada kimin cahil kimin aydın olduğunu ayırt edecek bir ölçüm cihazım yok! Bu itibarla bana düşen, kim ne derse desin, olayların ardındaki gerçekleri, somut verilerle göstermektir.
Bu arada televizyonlarda, “dış politika uzmanı” diye konuşturulan bazı insanların “Ukrayna” yerine hala “Ukranya” demesi dikkatinizi çekiyordur! Koca bir ülkenin adını bile doğru telaffuz edemeyen insanların değerlendirmesine güvenilebilir mi?
Bir de “Ukrayna” kelimesinin Rusça’da “sınır ülkesi” anlamına geldiğini söyleyenler var. Çünkü Vikipedi bu tanımı veriyor! Ruslar, Ukrayna’ya ne anlam verirse versin, bu kelime öz be öz Türkçe’dir. “Krain”, “kır ülkesi” demektir ve tarih boyunca Türkler, göç yolları üzerinde bulunan, devletler kurdukları bu coğrafyayı “kır” olarak görmüş ve öyle de ifade etmiştir. Heredot tarihinde de büyük Pers ordusunun İstanbul Boğazı ve Tuna’yı geçerek Karadeniz’in kuzeyindeki İskitleri yok etmeye çalışması anlatılır. İskitler sayıca az oldukları için meydan savaşına girmeden, gerilla savaşı vererek vur-kaç taktikleriyle Pers ordusunu yıldırır. Persler aynı yoldan geri dönmek zorunda kalır...
***
ABD’nin Maryland eyaletinde, 57 yaşındaki David Bennett’e domuz kalbi nakledilmeden önce kalbin reddedilmeden insan vücudunda işlev görebilmesi için domuzun genetiğinin değiştirildiği açıklandı.
BBC sağlık muhabiri James Gallagher, farklı bir türden organ naklinin önündeki en büyük engelin “hiper-akut ret” olduğunu belirtiyor:
“Bu durumda, vücut, nakille giren dokuyu öylesine yabancı olarak algılıyor ki, dakikalar içinde öldürmek için harekete geçiyor.
Yapılan 10 farklı değişiklikle, domuz kalbinin insan vücudu tarafından kabul edileceği umuluyordu. Nakil sonrası da ‘hiper-akut ret’ yaşanmadı ve tarihi bir aşama geçildi ama Bennet, henüz açıklanamayan bir sebeple hayatını kaybetti.”
Türkiye’nin vücudu da yabancı etkilerle oluşturulan dış politikayı reddediyor, milli dış politika istiyor...