Doktorlarımız ve aşağılık kompleksi...
Yurt dışına özellikle Almanya''ya doktor göçü biliniyordu ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''ın "Gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz. Asistan doktorlarımızla devam ederiz." sözleriyle daha yoğun olarak konuşulmaya başlandı.
Erdoğan dünkü konuşmasında, aynı tutumu sürdürmeyip sorunların çözüleceğine dair söz verdiyse de 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle Atatürk''ün "Beni Türk doktorlarına emanet ediniz" bakış açısı hatırlandı. Tabii asistanlar da Türk doktoru ama Millî Merkez''in uyardığı gibi uzmanlaşmaları için dört yıl daha okumaları gerekiyor!
Açıklamada "Son zamanlarda kamu sağlık kurumlarında doğru dürüst Türkçe bilmeyen, eğitimlerinin denkliği şüpheli yabancı kökenli doktorların görev yaptıklarına tanık olmaktayız. Türk halkı bu muameleye nasıl reva görülebilir?" diye soruldu.
Tayyip Bey, ameliyatı söz konusu olduğunda kendisini bir asistan doktora değil, Suriyeli bir doktora da değil bir Türk doktoruna emanet etmiştir. O doktor alanında en iyilerden biridir, profesördür... Ameliyat da başarılı olmuştur...
***
Peki sorun nereden kaynaklanıyor? Bütün alanlarda olduğu gibi tıp alanında da eğitim-öğretim düzeni bozuldu. Çok sayıda üniversite ve tıp fakültesi açıldı ama bu okullardan gerçek doktor yetiştirmek mümkün değil. Tıpkı, açılan çok sayıda hukuk fakültesinde hukukçu yetişmediği gibi... Askerî okullara bakınız... Askerî liseler yok edildi. Harp Okulları''na siyaset ve tarikat karıştırıldı. Bir cemaat tasfiye edilirken, başka cemaatlerin önü açıldı. Polis eğitimi aynı... Genelde ilköğretimden üniversiteye kadar devlet okullarında eğitim-öğretim bozuldu...
Tıpta mesleki uzmanlık şartları da bozuldu. Millî Merkez açıklamasında "Sağlık Bakanı da Tıp Uzmanlık Sınavı için başarı koşullarını kolaylaştıracaklarını açıkladı. Doktorlarımızın eğitim kalitesini düşürecek, halkın sağlığını tehlikeye atabilecek böyle bir kararı, kendisi de hekim olan bakanın nasıl önerebildiğini anlamak mümkün değildir." denildi.
***
Türkiye''de cahil olmak hatta diplomasız olmak prim yapıyor! Diploma yoksa temin ediliyor! Bilen bilmeyen herkes, her konuda konuşuyor. Ukrayna konusunda medyanın etkisinde kalan insanlar, konunun jeopolitik yönünden ve mücadelenin öncelikle Karadeniz için verildiğinden habersiz, duygusal tepkiler veriyor... Bütün dünyayı etkilemekte olan bu olay, cahillerin hüküm verebileceği bir konu değildir!
Sosyal medyada Bahar Ekinci imzasıyla paylaşılan bir mesaj Türkiye''nin cahillik derecesi bakımından nereye gittiğini gösteriyor:
"Türkiye için önemli üç mektep vardı. Mülkiye, Harbiye ve Tıbbiye… Önce Mülkiye bitirildi sonra Harbiye... Sıra Tıbbiye''ye geldi..."
***
Erdoğan, "küresel sağlık merkezi bir ülke olmak" hedefinden bahsediyor ama bunu hangi doktorlarla yapacak?
Diğer taraftan, doktor dövmeyi "en büyük özgürlük" zanneden insanlarımız var! Bu yobazlığın, bilen insana yani doktorlara karşı aşağılık kompleksi duymaktan kaynaklandığı söylenebilir. Üstelik doktor olmakla halka tepeden bakabileceğini zanneden doktorlar da var...
Tabii kadın cinayetlerinde de aynı duygunun yoğun olarak yaşanması söz konusudur... Bu kompleks, giderilmeden sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar ve kadın cinayetleri önlenemez! Gerçi kendisini aşağılanmış hisseden insanları tedavi edecek olan da doktorlardır ama sayı çok olunca, ancak medya ve kültür-sanat yoluyla, Masumlar Apartmanı gibi dizilerle insanlara sosyal terapi uygulayabilirsiniz.
Tabii, "pandemi" konusu ayrı... O alanda bütün dünyada tıp doktorlarının büyük çoğunluğu, "sistemden atılırım korkusu"yla küresel ilaç şirketlerinin ve küresel medyanın yıkım projesine hizmet etti! Yine de araştırma yapanları, sorgulayanları aydınlatan, gerçek tıp doktorları oldu...