Dikkat!.. Etrafınızda AKP’li olabilir...
Yalnızca “Muhteşem” değil, AKP’nin tüm kadrolarının sinirleri iyice bozuldu..
Önlerine gelenle kavga ediyorlar. Küfrediyorlar, yumruk sallıyorlar, tehdit ediyorlar..
Selam verene bile kafa ve uçan tekme atar hale geldiler. Bırakın protestoyu, kendilerine en ufak eleştiri yöneltenleri bile çekinmeden hedef gösteriyorlar.
Bayramını kutlayana dayak atıp komaya sokuyorlar, en küçük eleştiride bulunanların ise analarına sövüyorlar.. Sonra da pişkin pişkin “barış süreci”nden dem vuruyorlar. Onların “barışı”nın ne olduğunu, terör örgütü ile beraber kol kola o yollarda yürümek olduğunu vatandaş, dayağı yedikçe anlar hale geldi!..
Bu satırları yazarken; sosyal medyaya çok ilginç bir haber düştü. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile uçakta tartışma yaşadığı... Haber, Şahin’in kendisine “günaydın” diyen Aylin Nazlıaka’ya bağırıp çağırdığı ile ilgiliydi.
Geçen Aralık ayındaki bütçe görüşmeleri sırasında Aylin Nazlıaka ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında “kürtaj” tartışması yaşanmıştı. Arınç, kendisine yönelttiği eleştiriler yüzünden Meclis kürsüsünden Nazlıaka’ya “Ben mahcup bir insanım. Zarif bir hanımefendinin ikide bir dönüp bana bakmasından, doğrusu, sıkılabilirim” sözlerini sarf etmişti. Bu sözler o zaman büyük tepki almıştı. O dönemde Nazlıaka, uçakta rastladığı Aile Bakanı Fama Şahin’e “Neden bizi desteklemiyorsunuz” diye sitem edince, “Ama ne yapayım Aylin Hanım o sonuçta Başbakan Yardımcısı” yanıtını almıştı.
Bunları da hatırlayınca hemen telefona sarılıp Aylin Nazlıaka’yı aradım. AKP’li Bakan Fatma Şahin ile tartışma yaşadığı Ankara-İstanbul uçağından inmiş, eşi ile birlikte Hollanda’ya uçmak üzereydi. Nazlıaka olayı şöyle anlattı;
“Diğer yolcuların da şahitlik ettiği tatsız bir olay yaşandı. Saat 8.00 uçağı ile Ankara’dan İstanbul’a gelirken kendisine ‘günaydın’ dedim. Fakat ‘günaydın’ dememle birlikte birden bire kendisi bağırarak üstelik de ‘sen’ diye hitap ederek konuşmaya başladı. Yanında da bir başka bakan(Beşir Atalay) vardı. Herhalde bir iç siyasetin uzantısı olarak yaptı o konuşmayı benimle. Çünkü söyledikleri bana değil Bülent Arınç’a gitmesi amacıylaydı herhalde. Kendisi bana, ‘Sen kendini milletvekili mi zannediyorsun’ dedi sonra önüne doğru döndü, ‘Deli midir nedir’ diye söylendi, ‘Artık size selam vermeyeceğim’ dedi. Bülent Arınç’tan bu kadar korkmasına da gerek yok. Biz kendisini koruruz. Biz onun haklarını da savunuruz.”
-Aranızda başka konuşma geçti mi?
“Hayır geçmedi. ‘Günaydın’ dememle birlikte, ‘Ben artık sana uçakta selam vermeyeceğim’ diye senli konuştu. Ben de, ‘Lütfen sen diye hitap etmeyin bana’ dedim. Onun üzerine bir dolu şey söyledi arka arkaya.”
-Nedir bu “bir dolu şey”?
“Orada karşılıklı bir şey olduğu için, böyle arka arkaya bir şeyler sıraladı. ‘Sana artık uçakta selam vermeyeceğim’ dedi. Ben de onun üzerine, ‘Dilemediğiniz özrü bugün de dileseniz benim için yeterli’ dedim. Kimyası bozulmuş orası kesin. Çirkindi konuşması, üslubu. Diğer yolcular da şahitlik etti bu tatsız olaya.”
-Bu tavrın sebebini neye bağlıyorsunuz?
“Bugün kendisi şahin kesildi ama dün benim olayım olduğunda serçeydi. Sesi çıkmıyordu. Bu ikiyüzlü politikalarının da bir yansıması. Kamer Genç kendisine bir şey söylediğinde birden bire böyle şahin kesilen birisi, Bülent Arınç bir başka kadın vekile üstelik de sözlerin en ağırını, en kişisel saldırıyı yaptığında neden sessiz kalıyor. Sanıyorum parti içerisinde, uçakta bana söyledikleri nedeniyle zor durumda kalmış. Arınç’tan korkuyor kendisi, onun için böyle konuşuyor. Biat kültürü olduğu için onlarda tabii kendi düşüncelerini samimiyetle iletemiyor.”
Aylin Nazlıaka’dan sonra 1 Mayıs olayları sırasında biber gazına maruz kalıp hastaneye kaldırılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’i “geçmiş olsun” diyebilmek için aradım. Tekin’in kızgınlığı hâlâ yatışmamıştı; Tekin; “Burada İstanbul’u çok iyi bilen bir siyasetçi olarak söylüyorum. Özellikle Beşiktaş Meydanı 16 tane Mobese sistemi ile izlenen bir yer. Mobese’nin hemen başında da İstanbul Valisi komuta ediyor. İstanbul Valisi talimat vermeden orada CHP milletvekillerinin üzerine polisin gaz sıkması söz konusu bile olmaz. Ben merak ediyorum bu talimatı kim verdi? Bir kere olmadı. Hani bir kere olur da kazara dersiniz. 4-5 kez üzerimize bilerek gaz sıkıldı. Daha ötesine gideyim, savaş ihlali yaptılar. Biliyorsunuz savaşlarda ambulanslara dokunulmaz. Biz ambulanstayken bize gaz sıktılar. Ambulans yetkilileri kendileri isyan etti. Savaş suçu işledi AKP. Dün kısacası bizim kurmuş olduğumuz Cumhuriyet ve devlet başka bir şey olmuştu ve çıldırmıştı. Dün çılgın bir devletle karşı karşıyaydık” dedi.
AKP’nin genel ruh halini yorumlamasını istedim Tekin’den;
“Bu ruh halinin birkaç sebebi var. Bunun dünyada da benzerleri var. Özellikle ilk gelişlerinde buradaki AKP’ye benzerlerdir. Her türlü argümanı kullanırlar. Liberalleri kullandılar, özgürlükçü oldular, demokrasi falan filan. Aklınıza ne gelirse. Genelde benzer iktidarlar çok ciddi servet edinirler kamuda çok ciddi servet sahibi olurlar. Başbakan ve Bakanlara baktığımızda gerçekten büyük servet sahibi oldular. Şimdi bu serveti korumak çok zor. Bunun için de yapılması gereken bir tek şey var, otoriter bir yapıya geçmektir. Maalesef öyle.”
Son sorum da şu oldu;
-CHP milletvekilleri olarak koruma isteme gibi bir düşünceniz var mı?
“Bizi Allah korusun, AKP bizden uzak dursun, AKP devleti bize uzak dursun. Sakın korumasınlar.”