Devletlerin yerine şehirler ve bölgeler mi?
Dikkatimi çeken bir konuşma var. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Abdurrahman Kaan, Mersin''de yaptığı konuşmada yeni tip koronavirüs sürecinin bütün ülkelerin ezberlerini bozduğunu söyledi.
"Aşılamayla ülkelerde toparlanmanın görüldüğü"nü öne süren Kaan, dünyanın artık yeni bir iktisadi düzen uygulamasının eşiğinde olduğunu kaydetti!
Bu ifadelerde koronavirüs ve aşılama sürecinin yeni bir iktisadi düzen kurmak için başlatıldığına dair zımni bir kabul var!
***
Kaan, gelişimin ve büyümenin yeni modellerini takip etmek zorunda olduklarını belirterek şöyle konuştu:
"Gelecekte devletler değil, şehirler yarışacaktır. Bu nedenle bölgesel ve şehir ekonomilerinin oluşturulması esastır. Böylece kendi kendine yeten ve kendi varlıklarını değere dönüştürebilmiş şehirlerimiz olacaktır."
Kaan, "Yerleşik tasarruf sahiplerinin elde tutukları dövizi, altını, faiz veya katılım bankasındaki paraları değerlendirebilecekleri yeni ve güvenilir yatırım alanları sağlamamız da gerekiyor." dedi.
Kaan''ın bu son sözlerle dijital parayı kastettiğini sanıyorum.
***
Abdurrahman Kaan''ı tanımam ama bu konuşma ile nasıl bir dünyanın kurgulandığını iyi gördüğü anlaşılıyor. Tabii onun bakış açısına göre madem süreç şehirleşme ve bölgeselleşme yönünde ilerliyor, herkesin bu sürece ayak uydurması gerekir!
Yani hastalığın tanımlanmasında bir sorun yok ama tedavide ayrılıyoruz! Neden mi?
Bütün insanlığı aşılasalar da şehirleşme ve bölgeselleşmeye dayalı tek bir dünya devleti hiçbir zaman kurulamayacak da ondan... Bu proje, aslında İslâm dinine de reddiye anlamını taşır! Zira İslâm dininin temeli olan Kur''an, "Allah, yeryüzünde ekin ve nesli yok etmeye çalışan bozguncuları sevmez." diyor.
Yine Kur''ân, "Bak onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu. Biz onları ve kavimlerini topyekûn helak ettik…" diyor.
***
AKP, küreselleşme edebiyatının en güçlü olduğu dönemde kurulmuştu.
Bir lobi şirketi vasıtasıyla, yeni kurulan AKP''nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan''a New York''tan iletilen gizli bir belgede "Mr. Erdoğan, sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye''ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir... Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız..." deniliyordu...
3.5 sayfalık bu belgenin "yerel yönetimlere özerklik" ifadesi hariç tamamı aynen AKP''nin parti programına alınmıştı.
***
"Şehirleşme"yi anladık da bölgeselleşme nasıl olacak? Tekrar oluyor ama hatırlatmak zorundayım:
2001''de gündeme getirilen Paflagonia projesinde şöyle deniliyordu:
"Amacı ulusal devletlerin iç federasyonu (devletler federasyonu) şeklini gerçekleştirmek olan, politik şekilli, Avrupa karakterli bir fenomen geliştiriliyor. Orijinin bulunması, kişinin bölgeler ve devletler üstü bir kimlik kazanması olarak yorumlanıyor ve temelinde kişinin birçok ülkenin yurttaşıymış gibi düşünülmesi fikrine ulaşılıyor. Sonuçta, en ideal biçimine çoklu kimlik (çok kimlilik) araştırması olarak dönüşüyor, yani tüm insanların tek, aynı büyük genetik kökten geldiği orijinde, bir çeşit ulu ana ve ulu baba isminde birleşiyor; Adem ve Havva; ya da Homo sapiens, ya da Austrolopitecus..."
Proje, etnik araştırmalarla, özellikle Türklerin millet olma bilincini yok etmeyi amaçlıyordu...
Kaan ve onun gibi düşünenler, böyle bir tuzağa düşmüş olmuyor mu?