Devleti yönetenlerin kişisel bilgileri!

Erzurum'da, Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm aile kayıt örneğini sorgulayarak görevi sırasında kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirip yaydığı iddiasıyla yargılanan bir kişi 1 yıl 3 ay hapse mahkûm edildi.

Söz konusu kişi, savunmasında "Sisteme Cumhurbaşkanının aslen nereli olduğuna bakmak için girdim. Kimlik numarasını ve babasının adını bilmediğim kızı adına giriş yaparak kişisel bilgilere ulaştım." diye itirafta bulundu.

***

Türk Ceza Yasası'nın 2004 yılında değiştirilen 136 maddesi, kişisel verileri ele geçiren, bir başkasına veren veya yayan kişileri cezalandırıyor.

Dolayısıyla "mahkeme gereğini yapmış" denilebilir.

Evet aynen öyle ama üst düzey devlet görevlerinde bulunanlar ve siyasi parti liderlerinin kişisel verileri, sağlıklı bir seçim yapabilmek adına, kamuoyuna bizzat kendileri tarafından açıklanmalı değil mi?

Ne diyor Bilge Kağan, Orhun yazıtlarında?

"Türk budunu şöyle demiş: İlli budun idim, ilim hani, kime il kazanıyorum? Kağanlı millet idim, kağanım hani, hangi kağana işimi gücümü veriyorum?"

Öyle ya, halk, işini gücünü vereceği, peşinden koşacağı kişinin soyunu sopunu bilmek durumunda değil mi?

***

Yanlış anlaşılmasın; burada sadece Cumhurbaşkanı'ndan bahsetmiyorum, devleti yöneten veya yönetmeye talip bütün siyasilerin kimlik bilgileri, kamuoyuna açık olmalıdır!

Yoksa elbette kişinin aile verileri, özel hayatı korunma altında bulunmalıdır. Bu bilgileri elinde tutan, kaydeden güç olan devletin, kendisini ve halkı yönetecek olan kişilerin verilerini seçmenden saklamasında nasıl bir hukuki yarar olabilir?

136'ncı maddedeki değişiklik, millet, kendisini yöneten veya yönetecek olan kişilerin kim olduğundan habersiz olsun, özellikle basın bu konuda yayın yapamasın diye mi yapıldı? Konuyla ilgili kitaplar da bu yüzden yurt dışında basılıyor!

***

Yavuz'un kaftanı kime giydirilecekti?

Meclis Başkanı İsmail Kahraman, "Sultan Reşad Sempozyumu"nda, "Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin varisidir. Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yılların kadrolarının psikolojisini bir ideoloji gibi yaşatmaya çalışmak manasızdır. Cumhuriyet yerleşmiştir, demokrasi özümsenmiştir. Kimsenin 94 yıllık Cumhuriyet yönetimiyle bir meselesi yoktur" dedi ama bir taraftan da İttihat Terakki Cemiyeti'nin 8 senede Osmanlı Devleti'ni perişan ettiğini iddia etti.

Hürriyet ve İtilafçılar veya Ahrar Partisi iktidar olsaydı, Osmanlı yaşayacak mıydı?

Tarihi ele alırken İtilafçı veya Ahrar ideolojisini de bir kenara bırakmak lâzım değil mi?

***

Tayyip Erdoğan ile Yavuz Sultan Selim'in onarımdan geçirilen kaftanının açılışını yaptıklarını hatırlatan Kahraman, "Kaftanının tamiri için Amerikalılar teklifte bulundular, 'Biz çok iyi yaparız bu işi' dediler. Sonradan öğreniliyor ki bunu kâinat imamı denilen meczup, menhus, dünyanın kukla olarak kullandığı FETO'ya giydirecekler. Bizimkiler onu Yıldız'da 2 senede tamir ettiler ve onun açılışını yaptık." dedi.

Kaftanın Fetullah Gülen'e giydirileceği, sonradan nasıl öğreniliyor? Öğrenen kim? Yoksa önceden de adamın halifeliğe hazırlandığı belli değil miydi?

***

Türkiye'nin otomobili

Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin otomobilini yapacak Ortak Girişim Grubu'nu açıkladı. Gerçekten önemli bir adım. Ben de destekliyorum. Kısa zamanda sonuç alınması için ne gerekiyorsa yapılmalı.

Zira Erdoğan'ın dediği gibi "Geçtiğimiz yıl itibarıyla yılda 757 bin otomobil satışına ulaşmış bir Türkiye'de bu konuda hâlâ adım atılmıyor olması artık ülkemizin bir ayıbı haline gelmişti. Mesele sadece otomobil üretmek değil, buradan ortaya çıkacak teknoloji, birikim ve tecrübeyle dünyaya meydan okuyacak yeni ve çok iddialı bir çıkış ortaya koymaktır."

Yazarın Diğer Yazıları