Değerlere sahip çıkmak ve kültür adamına vefa
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, yayımladığı “Ömründe Ömürler Yaşadı / Yılmaz Öztuna” adlı kitabıyla takdire şayan bir vefa örneği ortaya koydu. Cumhuriyet dönemi Türk kültür adamları arasında haklı bir yer edinmiş olan Yılmaz Öztuna, çok yönlü bir bilgin ve yazardır. Tarihçi, müzikolog ve jeneolog(Soybilimci)dur. Merakları ve uzmanlık seviyesinde hâkim olduğu konular bu üç alandan genişler. Edebiyattan siyasete kadar uzanan derin kültürü, içinde bulunduğumuz ihtisas çağında rastlanmayacak bir aydındır. Öztuna’nın yazdıkları geniş kitlelerce okundu ve sevildi. Ahmet Refik’ten sonra “tarihi sevdiren isim” sıfatını kazandı. Tarih kitapları her seviyede insan tarafından okunabilecek, sade bir dille yazılmış eserlerdir. Müzikolog ve şecere âlimi olarak, iki ciltlik Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi ve beş ciltlik Devletler ve Hanedanlar eserleri Türk ilim ve sanat tarihinde her zaman başvurulacak kaynaklardır.
Yıllarca yakınında bulunmuş ve kendisiyle televizyon programları yapmış bir şair ve yazar A. Yağmur Tunalı, bu değerli kültür adamımızın biyografisini “Ömründe Ömürler Yaşadı / Yılmaz Öztuna” adıyla kitaplaştırdı. Öztuna, kişiliği ve yaşama ölçüleriyle büyük bir karakterdir. Bu eserde, nasıl yazdığı ve eserleri kadar nasıl yaşadığı da önemli bir yer tutuyor. Hayatı, eserleri ve şahsiyeti, şahitliklerle, hatıralarla, yorum ve değerlendirmelerle, temiz bir Türkçeyle ve canlı bir üslupla veriliyor. Eseri kaleme alan A. Yağmur Tunalı, çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
Bizde biyografi alanı gelişmemiştir. Zorlukları vardır. Bilen bir kimse için, bir konuda uzmanlaşmış kişiyi anlatmanın da özel zorlukları vardır. Kişi aynı kişidir fakat bakışlar değişir. Yazana göre değişen bakışlardır. Kişiliğini yapan unsurları tespit edecek ve unsurlarına ayıracaksınız. Bir bütünün parçalar halinde bütüne göre incelenecek, anlatılacaktır. Yılmaz Öztuna’nın bir kişide bulunduğuna hayret edilecek taraflarını ayırmak ve birleştirmek için belki ayrı ayrı kitaplar yazılmalıdır. Onları birleştiren bir biyografik çalışma ondan sonra geldiği takdirde, kavrayıcılığı tatminkâr, yorum ve değerlendirmeleri sağlam bir metin ortaya çıkacaktır. Bu da yazar meselesidir.
Doğru bilgileri sıralamakla bir insan anlaşılmaz. Anlaşılmayı sağlayan bakışlardır. Edebi ölçülerde de, ilmî biyografi dedikleri tarzda da yazılsa öyledir. Neticede tarih de yorumdur. Özgün yorumlarla yazılan kadar yazanı da tanırız. Yazanın kendini katmadığı biyografi olmaz. Esasen, sosyal bilimlerde ve ona dair konularda kaçınılmaz bir durumdur. İlim görüşüne ve yazışına imrendiğimiz tarihçiler de "soğukkanlı değerlendirmelerini kendi seçim ve yorumlarıyla yaparlar.” Objektif yorumların çizdiği portreler içinde de yorum vardır.
Her biyografide eksikler, her kitapla olandan daha fazla görülebilir. Fazlalıklar da görülebilir. Objektif biyografi kolay yazılmaz. Öztuna’nın "Biyografilerde hiçbir şey gizlenmemeli” görüşü de her yerde tam uygulanamayabilir. Diyeceğim o ki, her bakımdan zor ve zorlu bir işe giriştiğimin farkındayım. Onu anlattığım iddiasında olamam Fakat şahsiyetini bir ölçüde hissettirdiğimi söyleyebilmek benim için yeterlidir. Bunu yapabildimse kendimi iyi hissedeceğim.
Türk Kültürüne Hizmet
Vakfı Yayınları
Tel:(0212) 458 80 23
BİR AYDININ ÖZEL DÜNYASI
Müftüoğlu Ahmed Hikmet'in şiirleri, mektupları ve günlükleri, M. Kayahan Özgül’ün titiz çalışmasıyla Millî Kütüphane’deki bir “kutu”dan günışığına çıkarılıp okurla buluşturuldu.
Edebiyyât-ı Cedîde’nin hikâyecilerden biri olarak adını duyurmuş iken, edebiyatta millîleşmenin gereğine inanarak büyük bir değişim geçiren Müftüoğlu Ahmed Hikmet, Hâristan ve Gülistân’ın, Gönül Hanım ile Çağlayanlar’ın yazarıdır. Bu üç kitap, onun sanat anlayışındaki büyük değişimin göstergesidir. Özellikle sonuncusu, onu Millî Edebiyat Devresi’nin önemli adlarından biri hâline getirir. Şehbenderlik ve benzeri görevlerle Avrupa’yı uzun müddet dolaşan Ahmed Hikmet, Osmanlı Devleti’nin dışarıdan nasıl göründüğünü bilen ve onu Avrupa ile tarafsızca karşılaştıran nâdir aydınlarımızdandır.
Ahmed Hikmet'in şiirlerini, mektup ve günlüklerini içeren bu kitap, hem bir aydının özel dünyasını, hem de dönemine ilişkin gözlemlerini izlememizi sağlıyor. Kitaptaki şiirler, onun şairliği hakkındaki yargıların gözden geçirilmesini hazırlayacak yoğunluktadır. Mektupları, eşi Suad Hanım ile onun ölümünden sonra evlendiği Fatma Nerîme Hanım’a yazdıklarından oluşmuş bir toplamdır. Bunların neredeyse tamamı “sevdâ mektubu” olarak belirginleşir. Bununla birlikte, mektuplardan özel hayatının bilinmeyen tarafları öğrenilir; eser yayımladığı dergi ve gazetelerden haberdar olunur. Günlükleri ise, resmî görevlerle çıktığı Avrupa gezilerindeki izlenimlerini yansıtır.
Ötüken Neşriyat
Tel:(0212) 251 03 50