Cumhuriyet’in depremle ilk sınavı ve Mustafa Kemal Atatürk
Bu deprem felaketi nedeniyle Gazi Paşa’nın Erzurum ve
civarında depremle ilgili yapmış olduğu temasları ve
o günün şartlarında yaşananları yazmak istedim.
1924 yılında ülke henüz bitmiş olan Birinci Dünya ve
İstiklal Savaşı’nın izlerini taşımaktadır.
Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarıdır.
13 Eylül 1924 tarihinde Erzurum Pasinler ilçesinde
6.9 kuvvetinde meydana gelen depremde
310 vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
1119 hayvan telef oldu, 2514 hane kısmen,
3787 hane de tamamen yıkıldı.
Karayollarının durumu sebebiyle şehirlerarası
ulaşım zorla sağlanmaktadır.
Yaklaşan kış sebebiyle depremin yaralarının
sarılması için ivedilikle harekete geçilmiştir.
Bu çalışmaların bir an önce başlatılabilmesi için
Mustafa Kemal Paşa birçok konuda olduğu gibi
yine öncü bir rol oynayarak Türk halkına örnek olmuştur.
Bu çerçevede depremzedeler için başta
Mustafa Kemal Paşa ve eşi Latife Hanım yardımda bulunmuş,
onların akabinde de maiyetinde bulunanlarda bu yardımlara iştirak etmiştir.
Hükümet, aldığı kararlarla zaman kaybetmeden çalışmaları başlatmış,
Hilal-i Ahmer Cemiyeti ve Kızılhaç Komitesi de
felaketzedelerin yardımına koşmuştur.
Hâlbuki 13.09.1924 tarihinde meydana gelen depremin akabinde
Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın
“Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve
koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır,
geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur"
sözleri depremin engellenemeyeceği ancak
onun zararlarından korunma yollarının olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Erzurum Depremi meydana geldiği zaman
Mustafa Kemal Paşa, 29 Ağustos’tan 18 Ekim’e kadar sürecek olan
51 günlük bir Anadolu gezisine çıkmış bulunuyordu.
15 Eylül’de Trabzon’daki temaslarına devam ederken
Ajans haberleri bilgisine sunularak, depremden haberdar olmuştu.
Haberi alınca büyük bir üzüntü duyan Mustafa Kemal Paşa,
Erzurum Valiliği ve Belediye Başkanlığına geçmiş olsun
dileklerini ileterek durum hakkında bilgi talep ettiği bir telgraf çekti.
Bu telgrafta şöyle deniliyordu:
“Erzurum Vilayetinin muhtelif mahallerinde zelzele vuku bulduğu
kemal-i teessür ile haber alındı. Malumat itasını ve zarar derecesinin
iş’ arını rica ederim. 16 Eylül 1924/1340
imza: Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal”
Bunun ardından Erzurum Valiliği ve Belediye Başkanlığı
can ve mal kaybı olduğunu bildirince
Mustafa Kemal Paşa geziyi keserek Erzurum’a gitme kararı almıştır.
Ankara’dan Samsun’a getirilen otomobillerle 24 Eylül’de
Mustafa Kemal Paşa ve maiyetindekiler
Samsun’dan günler sürecek Erzurum yolculuğuna başladı.
Amasya, Tokat, Sivas, Refahiye’den sonra 28 Eylül 1924’te Erzincan’a,
30 Eylül’de ise Erzincan’dan Erzurum’a hareket edilerek,
akşam saat 18.00 civarında Erzurum’a varıldı.
Burada ilk konuşmasını yapan Atatürk, şu ifadeleri kullandı:
“…Malumunuzdur ki, Karadeniz ve Akdeniz sahillerinde
büyük bir seyahat yapmak için, yola çıkmıştım.
Fakat Trabzon’da (16 Ekim 1924) o elim haberi alır almaz, buraya koşma,
buradaki felaketzedelerle hemdert olmak, en büyük emelim oldu.
Hareketi arzın bu havalide yaptığı tahribattan dilhunum.
Efendiler! Emin olabilirsiniz ki,
Erzurum’da ki hareket-i arzdan müteessir olan bütün bir millettir.
Bütün Türk camiasının, kalbi tıpkı benim teessürümle daraban etmektedir.
Umumun bu teessürata, yalnız manen alakadar kalmayacağı;
mevcud felaketi tehvin için, maddeten de
şefkat vazifesini yapacağı muhakkaktır.
Arkadaşlar! Heyet-i Hükümetimizin
Erzurum felaketi ile felaketzedeleriyle pek sıkı surette alakadar olduğunu,
yalnız vazife-i resmiyye icabı olduğu için değil, insani
ve vicdani hislerle ıztırabı tehvin için en müessir tedbirleri almakla iştigal ettiğini, ehemmiyetle kaydederim.
Benim buraya gelişim, aynı zamanda hükümetinde
lazım gelen malumatı almasında, ayrıca temini vü’sat edecektir.
Mümkün olan her şey yapılacak; vaziyeti ıslaha çare bulunacaktır.
Bu felaketzedelere, Hükümet-i Merkeziyye’nin seri muaveneti, şüphesizdir.
Buraya gelmekliğim, felaketzedelerin ahvalini mahallinde bizzat tahkik ederek bulabileceğim tedbirleri,
Hükümet-i Merkeziyye’ye bildirmek hususunda faydalı olacaktır."
1 Ekim’de valilikte depremzedeler için kurulan
“Hareket-i Arz Felaketzadeganı Komisyonu” ile toplantı yapan Mustafa Kemal Paşa,
depremin hasar boyutu ve yapılacak olan yardımlar hakkında görüşmelerde bulundu.
Aynı gün eşi Latife Hanım ve maiyetindekiler
depremzedeler için çeşitli miktarlarda yardımda bulundular.
Mustafa Kemal Paşa on bin,
eşi Latife Hanım on bin,
Milletvekilleri üçer bin,
yaver, umumi kâtip ve diğerleri
yüz-ikiyüz lira yardımda bulunmuşlardır.
Erzurum da yaşayan halka savaş yaralarının sarılması için devlet eliyle
1924 yılında 50.000 liralık bir ödenek ayrılmıştır.
Ödenekle savaş yaraları sarılmaya çalışılırken
meydana gelmiş olan depremler sebebiyle savaşın yol açtığı
hasarlara bir yenisi daha eklenmiştir.
Gazi Paşa 2 Ekim 1924 Perşembe günü saat 08.00’de beraberindeki heyetle,
zelzeleden en çok zarar gören Pasinler ilçe merkez ve köylerini ziyaret ettiler.
Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyet,
4 Ekim 1924 Cumartesi günü saat 11.00’de
Sarıkamış’a gitmek üzere Erzurum’dan hareket ettiler,
yedi saat süren bir yolculuktan sonra Sarıkamış’a vardılar.
Bu yolculuktaki halk ve köylülerin gösterdiği sevgi ve
bağlılıkları, güven ve ümitleri çok heyecanlıydı ve olağanüstü sahnelerle dolu idi.
Gazi Paşa yolda zelzeleden zarar ve hasara uğrayan her köye,
yerleşim yerine giderek, oradaki köylülerle, halkla görüşmüş, ihtiyaçlarını sormuş,
yapılacaklar hakkında açıklamalarda bulunmuştu.
Her yerde aldığı cevap aynıydı. Coşku, sevgi içinde köylüler;
“Üzülmeyiniz Paşam, Cumhuriyet hükümetimiz var olsun,
kurtarıcımız sağ olsun, biz hiçbir şey istemeyiz,
onların sayesinde biz bu köyleri altından yaparız…"
Tamamı yıkılmış Zanzak Köyü’nde duruldu.
Bu sırada köylülerden birisi koşarak, danasını yakaladı.
Büyük bir heyecanla danayı kesmek,
Paşasına kurban etmek için yatırmıştı.
“Allaha yemin ettim, ben fakirim, fakat Gazi Paşamı gördüm
muradıma erdim, bugün zengin oldum.”
sözleriyle duygularını ifade ediyordu.
Bütün bu heyecanlı gösteriler, enkaz arasında,
yıkıntılar içinde, barınacak yer, yiyecek ekmek ve
giyecek elbiselerden yoksun, felakete uğramış köylülerden geliyordu.
Coşku, acı, şaşkınlık, onur, kıvanç ve güven bütün heyeti sarmıştı.
(Ertuğrul Zekai Ökte. Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri 1922-1938)
Bu ziyaret esnasında Atatürk yaşlı bir vatandaşa
"Depremden çok zarar gördün mü?
Hükümet sana kaç lira verse ihtiyacını görürsün?" diye sorar.
İhtiyar, "Vallahi padişahım bilir" der.
Atatürk "Baba artık padişah yok, Cumhuriyet kuruldu,
söyle bakalım zararın ne kadar?"
İhtiyar, tekrar padişah bilir deyince Atatürk’ün yüzü birden asılır ve
yanındaki kaymakama dönerek
"Siz bizim neler yaptığımızı halka anlatamamışsınız!” diyerek çıkışır.
Kaymakam “Yazı yazdığını ve genelge çıkardığını” söyleyince
Gazi daha da celallenir ve kaymakama dönerek
“Genelge ile, yazı ile inkılâp olmaz.
İnkılâp yaşanır… insanlarla birlikte yaşanır!” der.
(Çağlar Günay, Atatürk Dergisi Cilt III, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü, Temmuz -2002)
Devlet zaman geçirmeden yardımlara başlamış,
Erzurum’da depremden zarar gören evlerin tamir ettirilebilmeleri için
nakdi yardım yapılması ve savaşın zararları yanında
depremler sebebiyle ikinci kez zarar gören
Kars, Sarıkamış ve Ardahan halkına da
maddi yardımda bulunulmasını kararlaştırmıştır.
13 Eylül 1924 depremine yapılan ilk yardım faaliyetleri mahalli olarak başlamıştı.
Ancak kısa sürede hükümette yardım faaliyetlerine başlamış,
Dâhiliye Vekâleti tarafından
“Erzurum Felaketzedeganı Komisyonu” kurulması istenmiş
ve yapılan yardımlarında Vekâlete bildirilmesi belirtilmiştir.
Bu çalışmanın ardından, ilçelerde alt komisyon kurulmasını,
askeri ve mülki araçların depremzedelere yardım edeceklerini ve
halkın açıkta kalan tahıl ürünlerinin hükümetçe korunacağı gibi
konuları içeren dokuz maddelik bir kararname hazırlanmış ve
Vali Zühtü Bey başkanlığında
“Hareket-i Arz Felaketzedeganı Komisyonu” kurulmuştur.
Hazırlanan bu kararnamede Mustafa Kemal Paşa’ya sunulmuş ve onay almıştır.
Bunun yanında Ziraat Bankası’nın tüm şubeleri
verilecek olan yardımları ücretsiz olarak kabul edip bölgeye ulaştıracak,
depremzede çiftçilere iki yıl süreli kredi imkânı sağlayacak ve
borç ödeme günü gelen çiftçilerin borçlarını erteleyecekti.
Ayrıca toplanan yardımlar Hilal-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla Erzurum’a gönderilecektir.
Mustafa Kemal Paşa 1 Ekim’de “Hareketi Arz Felaketzedeganı Komisyonu” ile
yaptığı toplantıda aldığı bilgiler doğrultusunda 2 Ekim 1924 günü
Başvekil İsmet Paşa’ya gönderdiği telgrafta,
yardım için gönderilen 110 bin liradan 70 bin liranın kaldığını belirtmiş,
şimdilik 50 bin liralık ek ödenek gönderilmesini istemiştir.
Bu telgraf üzerine aynı gün Heyet-i Vekile tarafından
17 Eylül 1924 tarihli ve 879 numaralı kararnameye ek olarak
2.10.340/927 karar ile 50.000 liranın gönderilmesi kararlaştırılmış ve
Mustafa Kemal Paşa’nın oluru alındıktan sonra karar kesinleşmiştir.
Bu maddi yardımların yanında Mustafa Kemal Paşa’nın
en çok önem verdiği konulardan biride sağlık hizmetleriydi.
Gördüğü doktor eksikliği Gazi’yi çok sinirlendirmiş,
bölgede doktor bulunmayan ilçelere doktor,
sağlık personeli ve gerekli sağlık malzemesi gönderilmesini
ültimatomu andıran bir telgrafla emretmiştir.
Aslı Başbakanlık arşivlerinde bulunan
5 maddelik telgrafın son maddesi ise çok ilginçtir.
Yaptığı incelemeler ve görüşmeler sonrası edindiği bilgilere
telgrafında yer veren Atatürk, sivil ve askeri doktorların
bölgeye gelmekten kaçınarak,
İstanbul''daki sağlık kurumlarında yerleşmeyi tercih ettiklerini,
İstanbul haricine tayin çıkanların da memuriyetten istifa ederek
görev yerlerine gitmediği anlatan telgrafında,
İstanbul''da bulunan sivil ve askeri doktorların
deprem bölgesine tayin edilmesini istemiştir.
Atatürk, tayin emrine uymayanlar için de gerekli muamele yapılmasını,
yapılacak en hafif işlemin ise vatan hizmetinden kaçtıkları için
memuriyet ve mesleklerinden ilişkilerinin kesilmesi olacağını belirtmiştir.
Kızılay’ın 1924 yılında yaptığı harcamalar içerisinde
Erzurum depremzedelerine yapılan yardım miktarı
19.510,38 (On dokuz bin beş yüz on lira otuz sekiz kuruş) olarak geçmektedir.
Diğer yandan yaşanan bu felakette halkın moralinin yapılan
bütün yardımlardan daha önemli olduğunu,
Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a gelerek
depremden etkilenen köylere gidip halkın arasına katılımıyla
oluşan güven ve sevgi ortamı göstermiştir.
Neticede, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde
Erzurum depremi için yapılan çalışmalar başarıyla sürdürülmüş ve
zamanında sonuçlandırılmıştır.
Erzurum Depremi için, yurt içi, yurt dışı, şahsi, kurumsal veya
ülkeler tarafından yapılan bütün yardımlar devletin kontrolü altında değerlendirildi.
Erzurum halkı, Cumhuriyet tarihinin ilk yıkıcı depremi sonrası
deprem bölgesine koşan ilk Cumhurbaşkanı Atatürk''e büyük bir şükran duydu.
O dönemin şartlarında ve savaştan çıkmış bir milletin kısıtlı imkanlarında dahi, devlet milletiyle kucaklaştı.
"Kader planı" sözlerinin arkasına sığınılmadı.
Devletin bütün olanakları depremin yaralarını sarmak adına kullanıldı.
Ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde başlayan ve
devam eden çalışmalar neticesinde kış gelmeden önce
sadece 2 ay içinde felaketzedeler için yapılan binalar sahiplerine teslim edildi...