Cetveli bırak, asıl büyük kumpasa bak!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Danıştay’ın 146’ncı kuruluş yıldönümü toplantısında, Tayyip Erdoğan’ın, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun uzun konuşmasına tepki göstermesi ve ardından Cumhurbaşkanı dahil devletin üst düzey yöneticilerini adeta peşinden sürükleyip salondan çıkmasını, “danışıklı dövüş” olarak yorumladı. Bahçeli, oynanan tiyatronun da Erdoğan ve Feyzioğlu’nun dört ay önceki Dolmabahçe görüşmesinde planlandığını belirtti.
Bahçeli, böyle bir analiz yapmasına dayanak olarak da yandaş gazetelerin, konuyu “one minute” başlığıyla duyurmuş olmasını gösterdi.
Erdoğan ile Feyzioğlu arasında gizli bir anlaşma olduğunu iddia etmek zor ama Danıştay toplantısındaki olayın, yeni bir mağduriyet çıkarmak ve bunun üzerinden yeni bir gerginlik oluşturarak AKP’ye oy veren kitlelerin tamamının Cumhurbaşkanlığı seçiminde blok halinde Erdoğan’a oy vermesini sağlamak için kullanıldığı çok net... “Yargı darbesine one minute”, “Cüppeli vaiz” gibi başlıklar, böyle bir çabanın ürünüdür.
Bahçeli, “Bu düzenbazlığa kimse inanmaz” diyor ama Erdoğan, “one minute tiyatrosu” ile 12 Eylül 2010 referandumunu kazanmıştı.
***
AKP ile Cemaat arasındaki kavgayı da danışıklı bulanlar var ama “one minute” olayı gerçekten bir tiyatroydu. Olaydan bir ay önce, Ankara’ya gelen dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Jerusalem Post gazetesi yazarı Herb Keinon’a, “Erdoğan, ülkede yükselen laik muhalefet karşısında meşruiyetini sağlamlaştırmak için yüksek profilli bir uluslararası diplomatik başarıya ihtiyaç duyduğunu söyledi” demişti.
Yine Mavi Marmara gemisinin, baskın yapılacağını bile bile Gazze’ye doğru gönderilmesi, kısacası Türkiye’nin İsrail ile kapışıyor gibi görünmesi, Tayyip Erdoğan’ın bir süre bütün İslâm ülkelerinde yıldızlaşmasını sağladı. İslam Dünyası, İstanbul’da tezgâhlanan Arap Baharı ile Libya ve Suriye’nin başına gelenleri görünce uyandı ama iş işten geçmişti...
***
Tayyip Erdoğan, 2014 yerel seçimlerinde “paralel örgütün mağduru” rolünü oynadı ve sonuç aldı! Bahçeli’ye göre şimdi de yandaş basın üzerinden Metin Feyzioğlu’nun şahsında “yargı mağduru” rolü oynamak istiyor... Bahçeli’den hemen sora konuşan Erdoğan da “İçerideki veya dışarıdaki kibir abidelerine boyun eğmeyiz, yumuşak başlı isek uysal koyun değiliz” diyerek rolünü oynamaya devam etti.
Türkiye’de “kumpas mağdurları”nın sesi bile bu kadar çıkmıyor. Hatta kumpas mağdurlarının yakınları, “sessiz çığlık” eylemleri düzenliyor! Bu kadar haksızlık ve adaletsizlik hatta cinayet karşısında, AKP iktidarının bir gün dahi ayakta kalmaması gerekirdi.
Erdoğan, karşısında güçlü bir rakip kalmayınca, mutlaka yeni bir düşman yaratmaya çalışıyor. Şimdi de Yargıtay’ı ve avukatlık yasasını yeniden düzenleyip, hâkimleri, savcıları ve avukatları köleleştirerek karşısında özgür iradesini kullanabilecek bir güç bırakmamayı planlıyor.
***
Bahçeli, “Çatı Aday” formülü ile partilerin cepheleşerek ittifak yapmasını değil, AKP seçmeni dahil, tabanın ittifakını aradıklarını söyledi! Erdoğan ise bu formüle İngilizlerin Orta Doğu sınırlarını cetvelle çizmesi ve tek parti döneminde “cetvelle kafatası ölçülmesi”ni örnek göstererek “Çatı Aday”a karşı çıktı. O alet, cetvel değil kumpastı... Erdoğan, “kumpas” dese kendi döneminde askerlere kurulan “kumpas” akla gelecekti, onun için “cetvel” dedi...
Millet, TSK üzerinden asıl kumpasın kendisine kurulduğunu, Abdullah Öcalan’ın “özerklik vaadi” karşılığında, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nı destekleyeceklerini açıkladığını, Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı’nın ise gerçekte Büyük İsrail Projesi Eş Başkanlığı demek olduğunu, Türkiye’nin özerklik adı altında bölünmesinin bu proje gereği dayatıldığını, Erdoğan’ın da bu “yamuk”u daha partiyi kurarken kabul ettiğini bir görse mesele kalmayacak...