Cephe gerisini sağlam tutmak!
Türkiye, cephe gerisini, yani halkın psikolojik ve sosyal durumunu sağlam tutabilmiş, milli birliğini her vasıtayı kullanarak pekiştirebilmiş olsaydı, bu topraklara ABD’den 10 kat daha güçlü bir saldırgan bile gelse endişelenmezdim.
“Milletin enerji direniş seviyesi, bu belanın hakkından gelir” derdim. Gerçi, millet, başına ne geleceğini henüz algılamış değildir. Kapitalist ruh, milletin bir kısmının ciğerlerine öyle bir işlemiş ki, arazisini, gayrimenkulünü, işgal ordusuna veya yabancı kapitalistlere rahatlıkla kiralayabiliyor veya satabiliyor. Bunların uyanabilmesi için, başlarına büyük felaketler gelmesi gerekir.
“Allah’ın sopası yok” sözünü herhalde bu insanlar için söylemişler.
* * *
Bunların dışında, zaten Atatürk’ten sonra ülkenin kültür politikası, Yunan kültürü eksenine oturtulduğu için, enerji direniş seviyesi bir hayli yıpranmıştır. Sinema, müzik ve medyanın, Türk kültürüyle birlikte, milletin enerji direniş seviyesini yok etmek için sinsi sinsi kullanılması böyle bir sürecin sonucudur. Son 10 yılda, kaleler birer birer düştükçe, bu alandaki düşman saldırısı, pervasızlaşmıştır.
Hiçbir fiziki savaş, milletin beynine yönelik savaş kadar tahribat yapamaz. Ama milletin kimliğini, benliğini ortadan kaldırırsanız, bireyler, vatanını kiralık veya satılık arazi gibi görmeye başlar; şerefsizleşir.
Tabii, bu tabloları görüp umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Çok iyi biliyorum ki, milletimizin yaradılışı yine aynıdır.
Nereden mi biliyorum? Önce kendimden biliyorum. Namık Kemal gibi söylemek gerekirse, “Fıtrat değişir sanma / Bu kan, yine o kandır...”
* * *
Türkiye ekonomik ve bağlı olarak kültürel işgali ortadan kaldıramazsa, bağımsızlığını kaybedebilir. İşgal ortamını Türkiye’yi yönetenler yıllar içinde hazırladı, cephe gerisini çökertmeye çalıştılar. Cephe gerisini sağlam tutamazsanız, askeri cephede başarmanızın fazla bir önemi kalmaz.
Genelkurmay Başkanı, son konuşmasında buna dikkat çekiyordu ama bazıları anlamadı galiba!
Atatürk, vatan savunması ile ilgili olarak kamuoyunun nasıl oluşturulması gerektiğini bir vasiyet gibi anlatmıştı:
“Bütün Türk milletini, cephede bulunan ordu kadar, duygu, düşünce ve hareket bakımından savaşla ilgilendirmeliydim. Yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyünde, evinde, tarlasında bulunan herkes, milletin her ferdi, silahla vuruşan savaşçı gibi kendini görevli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti. Bütün maddi ve manevi varlığını vatan savunmasına vermekte ağır davranan ve titizlik göstermeyen milletler, savaş ve muharebeyi gerçekten göze almış ve başarabileceklerine inanmış sayılmazlar. Gelecekte harplerin tek başarı şartı da en çok bu arz ettiğim noktaya bağlı olacaktır.”
* * *
Şimdi, bütün Türk milletini, kendisine yönelik tehditler konusunda uyaran var mı? Hadi bunu AKP hükümetinden beklemek mümkün değil, Genelkurmay, niçin Türk halkını uyarmıyor? Türkiye’deki medya Türkiye aleyhine yayınlar yapıyor, Türk Milleti’ne karşı psikolojik savaş sürdürüyor, hükümetle ve misyoner kuruluşları ile el ele milli kimliği çözmeye çalışıyor. Askerlerin bu alanda hiçbir görevi yok mu?