Çelik zırhlı duvar ve Murat albay...

Mehmet Akif, “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?” diyordu.
Bugün için Batı dediğimiz dünyanın durumu pek değişmiş değildir. Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’deki katliamlar, garbın çelik endüstrisinin eseridir. Bizim açımızdan değişen durum şu ki bütün bu olaylar sırasında Türkiye’yi yönetenler, medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarla birlikte hareket etmiş, kısacası canavarla işbirliği yapmıştır!
Üstelik AKP iktidarı, Türk vatanına, 60-90 bin arasında Amerikan askerini davet eden tezkereyi TBMM’ye de sunmuştu. AKP, İslam dünyasına karşı ABD’nin gönderdiği bir Truva atı gibi hareket ediyordu! Mersin’den Hakkari’ye kadar uzanan topraklar, Türkiye’nin askeri havaalanları ile Samsun ve Trabzon limanları da işgal edilecekti. Mehmet Akif’in “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın, Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın” vasiyetini yerine getirenler, Türk Milleti’ni, kendi yöneticileri eliyle kendi vatanını işgal ettirmiş bir millet konumuna düşmekten kurtardı!

***

Amerikan işgaline direnen esas olarak ordu idi! Tabii o dönemde parlamentoda bulunan iki partiden biri olan Deniz Baykal yönetimindeki CHP de Meclis’te direndi. ABD, bu sebeple Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ve Baykal’dan intikam almak için “paralel örgüt” ünü kullandı. Bu örgüt içinde sadece bazı emniyetçiler ile bazı yargı mensupları yoktu! AKP iktidarı paralel örgütün ta kendisiydi! Türk ordusuna ve CHP’ye kurdukları kumpası hâlâ sürdürüyorlar! Öyle ki Türk ordusunun en seçkin subaylarından kurmay albay Murat Özenalp, Mamak Cezaevi’nde, büyük bir ihtimalle üzüntü ve stresten beyin kanaması geçirdi ve hayatını kaybetti!
AKP, kumpas ortağının “şefaat” ine sığınarak gücünü koruduğu gibi halka karşı da çelik zırhlı duvarlar kurmaya başladı. Son olarak toplumsal olaylara müdahale için dört tane portatif çelikten duvar yaptırdılar! Üst tarafında kamera sistemi olan çelik duvarlarda, göstericilerin yüklendiği sırada gaz sıkma özelliği de bulunuyor. Çelik duvarların biri Ankara’da üçü de İstanbul’da kullanıldı!
Biliyorum, bazıları hemen “1 Mayıs’ı kutlayanlar solculardır, dolayısıyla Mehmet Akif’in bahsettiği imanı, iktidara karşı olan bu gruplara yakıştıramazsın” diyecektir. Bir defa kimin iman sahibi olduğunu, kimin imansız olduğunu bilemeyiz. 1 Mayıs toplantılarına katılanlar temelde işçilerdir. Hak-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen gibi sağ sendikalar da 1 Mayıs kutlamalarına katılıyor.
Bu 1 Mayıs’ta “Antikapitalist Müslümanlar” , 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Fatih Camisi avlusunda iş kazalarında ölenler için gıyabi cenaze namazı kıldı. Namazdan sonra aynı grup, ellerinde “Kahrolsun küresel kapitalizm”, “Mülk Allah’ındır. Emek işçinin” yazılı pankart ve dövizler taşıyıp, “Zulme karşı omuz omuza” , “Müslüman uyan, emeğine sahip çık” diye sloganlar atarak Saraçhane Parkı’na doğru yürüdü. Polis, bu gruba da biber gazıyla müdahalede bulundu ve 9 kişiyi gözaltına aldı. Bu arada bazı göstericiler Bozdoğan Kemeri’nin üzerine çıkarak, Arapça ve Türkçe “Mülk Allah’ındır” yazılı pankart astı.

***

Mülkü sadece kendi havuzlarında toplayanlar, halkın tepkisini büyümeden bastırmak için çelik zırhlı duvarlar yaptırmaya devam edecektir. Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Milletin çocukları, Batı’nın ve AKP’nin çelik zırhlı duvarlarını, kumpaslarını aşacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları