Çekirge istilası gibi Mafya istilası!
Sedat Peker''in dizi açıklamalarıyla netleşmeye başlayan fotoğraf, Türkiye''nin hukuk dışı yollarla nasıl ve kimler tarafından paylaşıldığını gösteriyor. Ülke sanki bir çekirge-insan sürüsünün istilasına maruz kalmış gibi... Nerede bir rant varsa devletin içindeki güçlerin beslediği mafya el koymuş durumda. Ülkenin yer altı yer üstü bütün servetlerine çöküyorlar. Çökemediklerini yabancılara satıyorlar.
***
Sedat Peker''in açıklamalarından istilanın büyük ölçüde uyuşturucu ticaretinden elde edilen paralarla yapıldığı anlaşılıyor. Gerçi bu durum sadece Türkiye''ye has değildir.
Yaklaşık 25 yıl önce, Boğaziçi Üniversitesi''nin düzenlediği Anayasa ile ilgili bir sempozyumda, Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapmış emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, katılımcılara hitaben, "Londra''dan Tokyo''ya kadar bir uyuşturucu demokrasisi kurulmuş durumdadır. Bunun çaresini bulabiliyor musunuz?" diye sormuştu.
Ben de ismen davetli gazeteci olarak kısa konuşmamda, dünyanın uyuşturucu pastasının bir trilyon dolar olduğunu, dolayısıyla bu kadar büyük bir paranın istihbarat servislerinin kontrolü dışında hareket etmesinin akla ve mantığa sığmadığını anlatmış, hatta bu paranın yarısının ABD''ye aktığını, Türkiye''nin de Afganistan''dan başlayıp ABD''ye kadar uzanan uyuşturucu yolunda bir geçiş ülkesi olduğunu söylemiş ve Türkiye''deki siyaseti, dolayısıyla hukuk sistemini de uyuşturucudan zengin olmuş çevrelerin yönlendirdiğini belirtmiştim..
O toplantıda sadece bir kadın doçent, vahim tabloyu, hukuk diliyle sergilemiş ve sonra da bir fıkra anlatmıştı.
Fareler, her gün bir arkadaşlarını kediye kaptırıyormuş, Toplantı yapmışlar, "Bu tehlikeden nasıl kurtuluruz?" diye herkesten çözüm üretmelerini istemişler. Genç bir fare, "Kedinin kuyruğuna çıngırak bağlayalım. Bize doğru geldiğinde sesini duyar, kaçarız" diye bir öneride bulunmuş. Hepsi öneriyi çok beğenmiş. Ancak en yaşlı fare, "İyi, güzel de çıngırağı kedinin kuyruğuna kim bağlayacak?" diye sormuş.
***
Aradan geçen 25 yıl içinde uyuşturucu pastası küçülmedi, büyüdü. 25 yıl önce 1 trilyon dolar olan uyuşturucu ticareti hacmi kat be kat arttı. Şimdi Kabil''den Londra''ya ve New York''a uzanan hatta ilaveten Kolombiya''dan, Venezuela''dan Türkiye''ye uzanan bir hattın kurulduğu anlaşılıyor. Yani Türkiye, artık sadece geçiş ülkesi değildir. Şimdi uyuşturucuyu iç pazara da veriyorlar.
Afganistan''dan gelen uyuşturucu, ABD limanlarına sivil veya askerî istihbarat servislerinin kontrolünde, gemilerle taşınıyordu! Aradaki ülkeler de paylarını alıyordu!
***
CHP Genel Başkanı iken Deniz Baykal, Afganistan ve Irak üzerinden gelen uyuşturucunun Batı pazarına Türkiye üzerinden ulaştırıldığını anlatmış ve şöyle demişti:
"Uyuşturucu trafiği beraberinde büyük kara para getirir, kara para etrafında kara iktidar oluşturur, meşru iktidara nüfuz eder, etkisi altına alır. Bir süre sonra sürekli uyuşturucu trafiği yaşanan toplumlarda uyuşturucu zenginleri, baronları ortaya çıkar. Türkiye''de de bunun işaretleri ortaya çıkmış bulunmaktadır. Türkiye''de uyuşturucu baronlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Bu kesinlikle göz yumulmaması gereken bir konudur. Parasal gücün, devletin ve toplumun çeşitli kademelerine yansıdığı görülmektedir. İdarenin, güvenlik güçlerinin, siyasetin, bunun etkisi altına girmesi kaçınılmaz olabilir. Etki altına girmek bazen olayları görmemezlikten gelmek şeklinde kendisini gösterir.''"
Biz o zaman, "Türkiye bu meseleyi çözerse, Kabil''den New York''a uzanan çete ortaya çıkar! Dolayısıyla bütün insanlık bir dünya çetesinden kurtulmuş olur. Baykal, tek başına çıngırağı kedinin kuyruğuna bağlayamaz. Destek olmak gerekir!" demiştik.
Konuyu bir daha ele alan siyasetçi çıkmadı! Biz arada bir hatırlattık o kadar… Şimdi Sedat Peker, mecburiyetten çıngırağı kendi kuyruğuna bağladı da Kolombiya varyantı gündeme gelmiş oldu.