C-5 denilen mızrak başını kim kullandı?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, uzun bir süreçten sonra Hrant Dink iddianamesini onayladı ve mahkemeye sevk etti. Çoğu üst düzey emniyet görevlisi olan olan sanıklar, "silâhlı örgüt kurmak", "tasarlayarak kasten öldürmek", "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "görevi kötüye kullanmak" gibi suçlardan yargılanacak.

***

Bilindiği gibi "Hrant Dink'in arkadaşları" diye bir grup devamlı olarak Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz gibi, Hrant Dink aleyhine açılan bir davanın duruşmaları sırasında adliyede eylem yapan grubu cinayetin sorumlusu olarak suçluyordu?

Cinayetin ardından, büyük bir yürüyüş yapılmış ve milliyetçiler/ulusalcılar suçlanmıştı! Cinayeti organize edenler ve iddianamede "FETÖ" denilen gurup ile birlikte iktidar yandaşı medya, olayı "milliyetçi iklim"e yıkmak için olağanüstü gayret gösteriyordu!

Hrant Dink cinayeti, tıpkı Danıştay Baskını, Papaz Santoro ve Malatya Zirve cinayetlerinde olduğu gibi Türkiye'nin milli direncini kırmak için psikolojik operasyon malzemesi olarak kullanılıyordu.

Bu durum, cinayetin gerçek sorumlularının, projelerine devam etmesini sağlıyor, Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Oda TV gibi uydurma delillere dayanan davalar bu sayede açılıyor, Türk ordusuna kumpas bu sayede kurulabiliyordu!

***

İddianamede, "FETÖ/PDY silâhlı terör örgütü"nce başlatılması planlanan Ergenekon soruşturmalarının hazırlıklarının, şüphelilerden Ali Fuat Yılmazer'in Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı bünyesinde kurduğu C-5 bürosunda yapıldığı suçlaması var!

Ergenekon'un düğmesine, 5 Kasım 2007'de Beyazsaray'da Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde basıldığına dair Fehmi Koru'nun iddiası ise iddianamede yer almıyor.

İddianamede, Ergenekon operasyonu için hazırlanan uydurma şemayı getirdiğinde Ali Fuat Yılmazer'e, "Delillendirin, bir savcı bulun" diyen Abdullah Gül'ün adı geçmiyor! Ali Fuat Yılmazer'in "Atatürk Havaalanında Tayyip Erdoğan ile 30-40 defa görüştüm" sözleri de yok!

Şüphelilerden biri halen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı'dır. Dolayısıyla, bu grup gerçekten belirtilen suçları işlemişse, onlara görev veren İçişleri Bakanı ve Başbakan'ın sorumluluğu yok mu?

***

İddianamede, "Fetullah Gülen'in liderliğinde kurulan suç örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına tamamen veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği, askeri, siyasi, idare ve devlet bürokrasilerini amaçları doğrultusunda tasfiye ve dizayn etmek amacıyla sonradan kumpas oldukları anlaşılan, uydurma delillerle yürütülen birçok soruşturmayı İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü'nde oluşturdukları gizli ve yasa dışı bir yapılanma olan C-5 bürosunda organize ederek başlattıkları" anlatılıyor!

Hrant Dink cinayetinin, "silâhlı terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirme adına işlenmesine izin verilmiş araç suç" niteliğinde olduğu vurgulanıyor.

İddianamede, "Yasa dışı gizli bir yapılanma olan C-5 bürosu, FETÖ'nün emniyette ve orduda amaçları doğrultusunda tasfiyeleri yapmak, bürokrasiyi amaçları doğrultusunda dizayn etmek için mızrak başı pozisyonunda oluşturdukları en önemli birimdir'' deniliyor.

Mızrak başı C-5 ise mızrağı eline alıp, Türk ordusuna ve aydınlarına saldıran sadece FETÖ müydü? O konuya girilmiyor!

***

Dink'in "Türkiye'deki Gizli Ermeniler" ile ilgili çalışmalarının ve bu konudaki notlarını kaydettiği bilgisayarının hard diskinin kayıp olmasının, hedef alınmasında etkisi olup olmadığına dair bir inceleme yok.

Dink'in öldürülmesinden hemen önce, Petrol Yasası çıkarılmıştı. Türkiye petrolleri, bu yasayla yabancı şirketlere devredilmiş oluyordu. Buna karşı çıkacak aydınlar, Dink cinayetinden sorumlu tutulduğu için savunma psikolojisine sürükleniyor, kendi derdine düşüyordu!

Hrant Dink cinayeti, eş zamanlı olaylar zinciri içinde ele alınmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları