"Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek!"
İzmir Ödemiş Kaymakçı Lisesi müdürü Ayhan Kökmen iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. Öğretmenler, İnternet ortamında "Maarif müfettişi Doğan Ceylan" imzasıyla ve "Duygusuz Nesil Tehlikesi" başlığıyla 2016 yılının Mayıs ayından itibaren eğitimle ilgili pek çok İnternet sitesinde yayınlanan bir yazıyı, İzmir'deki olaya da ışık tutuyor diye paylaşıyor. Yazıyı okumayan öğretmen yok gibi.
Yazıda özetle şöyle deniliyor:
"Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Eğlenmekten başka bir amaçları olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Açlık nedir bilmiyorlar, susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç üşümüyorlar, hiç ıslanmıyorlar, hiç yorulmuyorlar. Yokluk nedir, acı nedir bilmiyorlar.
Evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar...
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize... Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek..."
***
İzmir'deki cinayeti işleyen öğrencilerin elbette psikolojik sorunları vardır. Duygusuz oldukları ise kesin! Doğan Ceylan, bir sene önceden alarmı vermiş, yıllardır alarm verenler de var ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanı da kindar nesil yetiştirmekten bahsediyordu.
Gördüğüm kadarıyla sadece yeni nesil duygusuz yetişmiyor. Yetişkinlerde de duygu kaybı var. Bu ülke böyle gitmez.!
Kamuoyunda "VİP kulak" diye bilinen dinleme davasında ben de müşteki olarak duruşmaya davet edildim. Mahkeme öğleden önce müdahillik taleplerini kabul etti. Sabah Halk TV'de Can Ataklı'nın "Yazıişleri" programına katıldığım için öğleden sonra ancak ara karar okunurken duruşmaya yetişebildim. Her şeyden önce, bu tür davaların Silivri'de yani şehir merkezi dışında görülmesi, başlı başına bir sorun. Mahkeme, duruşma salonlarının fiziki yetersizliği gerekçesiyle, sonraki duruşmaların Bakırköy Adalet Sarayı'nda yapılmasına karar verdi. Ergenekon ve Balyoz davalarında sanık yakınları yıllarca Silivri'ye gidip geldi! Bu da sanıkların ailelerine yapılan bir zulümdü. Dinleme davasında ise ünlüleri dinleyen polisler yargılanıyor. Onların yakınları artık Silivri'ye gidip gelmek zorunda kalmayacak!
***
İddianamede ise "Müştekinin -soruşturmamıza konu olan tüm kişilerde olduğu gibi klişe cümlelerle Ergenekon örgütü ile ilişkilendirilerek teknik takibinin yapıldığı, Arslan Bulut'un gazeteci olduğu, gerçek ismiyle karar talep edilmesi halinde karar alınamayacağı göz önünde bulundurularak gerçeğe aykırı evrak tanzim edilerek talepte bulunulduğu, Ergenekon örgütü ile bir çalışma yapmaktan ziyade müştekinin ilişkilerinin takip edilmesinin amaçlandığı değerlendirilmiştir" deniliyor.
Dokuz ay içinde 4125 görüşmemi kaydetmişler. Anladığım kadarıyla on gün de ortam dinlemesi yapmışlar! Dinlemeyi yapan polis, kayıtların Fetullah Gülen'e gönderildiği iddiasını reddediyor ve "imha ettik" diyor ama bu konu aydınlatılamadı! Bu arada, dinlemeyi yapan polislerin hepsinin telefonlarında byLock programı çıktı!
***
Duruşmada dinlenen müşteki Bedri Baykam, "Bunu yapanları affetmem mümkün değildir. Bu hayal mahsulü senaryoları yazan yapı maalesef Türkiye'nin vaktini Ergenekon'da çaldı ve 15 Temmuz darbesini yaptı." dedi.
Şimdi bu senaryoları yazanlar, yönetenler ve sahneye koyanlar değil ama sadece oyuncular ve figüranlar yargılanıyor! Halk yine aldatılıyor!
"Yetişkinler de duygusuz" derken haksız mıyım?