Böyle infaz sistemi olmaz!

Haberi okuyunca mideme ağrı girdi, “Böyle adalet olmaz” diye isyan ettim.

Özetle şöyle diyordu haberde:

“Karabük'te bir kişi, boşanma aşamasında olduğu karısını ve kayınvalidesini tüfekle öldürdü.

Cinayetin ardından ormanlık alana kaçan zanlı önce polislere ateş açtı, ardından da intihar etti.

Zanlının 15 yıl önce ilk eşini de öldürdüğü, 7 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiği öğrenildi.

İkinci eşine şiddet uyguladığı için KADES uygulaması üzerinden şikâyet edilen zanlının bir hafta hapis yattığı da ortaya çıktı.”

...

Adalet sistemimizin tüm zaaflarını ortaya koyan bir haber bu.

Birinci zaaf:

Cinayet işleyen bir kişi 7 yıl hapis yattıktan sonra nasıl tahliye olabiliyor?

İnfaz sisteminin yeniden düzenlenmesi ve insaf sistemine dönüştürülmesi gerekmez mi?

Başkasının canına kıyan kişinin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olmalı, hafifletici nedenler varsa bu ceza en fazla müebbet hapse çevrilmeli ve katiller hayatlarının kalan kısmını mutlaka cezaevlerinde geçirmek zorunda bırakılmalıdır.

Erken tahliyeler cezaların caydırıcılığını ortadan kaldırıyor, adalet duygumuzu tarumar ediyor.

İkinci zaaf:

Kadına yönelik şiddeti önlemek için getirilen KADES uygulaması pek işe yaramıyor.

İkinci karısı, “Bana şiddet uyguluyor” diye kocasını şikâyet etmiş. Adamı yakalayıp bir hafta cezaevinde yatırmışlar.

Adam kendisini ihbar eden karısına öfke duyarak cezaevinden çıkmış ve cinayetleri işlemiş.

KADES o sırada nerede, kadın ve annesi neden öfkeli kocanın şerrinden kurtarılamadı?

Bana kalırsa KADES ya doğru düzgün uygulanmalı ya da hukuk sistemimizden çıkarılmalı.

Kadınlar bu sisteme güvenerek yaptıkları şikâyetlerin bedelini canlarıyla ödememeli.

Unutulan spiker

Kadın Voleybol Millî Takımımızın büyük başarısının yurt genelinde görülmemiş bir mutluluk dalgası yaratmasında maçı TRT 1’de anlatan Mehmet Sevinç’in de önemli payı vardı.

Sevinç, coşkulu anlatımıyla evlerinde ve meydanlarda maçı izleyen milyonların heyecanına heyecan kattı, onları zafer sonrasındaki bayrama gayet güzel hazırladı.

Keşke yapılan kutlamalarda ona da birkaç cümleyle teşekkür edilseydi.

Final maçını Mehmet Sevinç’in anlatımıyla izlerken TRT’nin geçmişte görev yapan kimi spor spikerlerini hatırladım.

Örneğin Eşref Şefik bunlardan biriydi.

Güreş müsabakalarını radyodan Türkçenin tüm inceliklerini kullanarak ve zaman zaman espriler yaparak öyle hoş anlatırdı ki evlerde tam bir sessizlik hâkim olur, kahvehanelerde tavlacılar ve okeyciler oyunlarına ara verip pür dikkat dinlerlerdi onu.

Pertev Tunaseli futbol maçlarının unutulmaz spikeriydi.

Tam bir anlatım ustasıydı. Dilimizi son derece hızlı ve doğru konuşur, maçı radyoda dinleyenlere statta izleyenlerden daha çok heyecan yaşatırdı.

Anlattığı kimi maçların plakları çıkar ve rekor düzeyde satılırdı.

TRT’nin futbol spikerleri deyince Halit Kıvanç ve Orhan Ayhan’a da ayrı birer parantez açmak gerekir.

İkisi de maçları anlatırken topun futbolcular arasındaki dolaşım trafiğini vermekle yetinmez stattaki genel atmosferi de kusursuz şekilde dile getirirlerdi.

Telefon yasağı

Öğrencilerin okullara cep telefonuyla girmeleri yasaklandı.

Bence yanlış bir karar bu.

Öğrencilerin yanlarındaki cep telefonu okul yönetimleri ve öğretmenlere yönelik adeta birer müfettiş görevi yapıyordu.

Geçmişte gördük. O telefonlar sayesinde öğrencilere sözlü ve fiziki şiddet uygulayan çok sayıda yönetici ve öğretmen yakalanmıştı.

Millî Eğitim Bakanlığı acele etmiş.

Kararı alırken bunun muhtemel olumsuz sonuçları üzerinde biraz daha düşünselerdi keşke.

Yazarın Diğer Yazıları