Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Bölücü Kürt siyasetinin derin stratejisi

Aslında bu stratejinin ipuçları uzun zamandır gözlemleniyordu son gelişmeler ve bu konuda bazı siyasilerin yaptığı konuşmalar bu stratejinin daha da belirgin bir şekilde görülmesine neden oldu.

En son konuşmayı yapan DEM Parti Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları “Suriye'deki gelişmeleri de Kızıldeniz'den bu topraklara kadar her kesimdeki gelişmeleri yakından izlemekteyiz. Devletin aklı bunları analiz etmelidir. Kürt halkı 40 yılı aşkın devam eden saldırılara, savaşa, çatışmalara rağmen 4 parça Kürdistan’da varlık mücadelesini sürdürdü, mücadelesini büyüttü. Şimdi özerk yönetimini Rojava’da oluşturabilecek seviyeye geldiyse burada Kürt halkının çok önemli bir başarısı vardır. Tarihsel bir kırılma anından geçiyoruz. Bu tarihsel kırılmada ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz ya negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak” dedi…

Buram buram tehdit kokan ve Türkiye dâhil her coğrafyada Gazze’de yaşananlara benzer bir felaket yaşatacaklarını ima eden bu konuşma herkesi tüylerini diken diken etmiş bulunmaktadır.

Bölücü Kürt siyaseti Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da bu ülke topraklarını bölerek birer Kürt Devleti kurma ve akabinde bunları birleştirmeyi amaçlayan faaliyetini sürdürmektedir. Tülay Hatimoğulları’nın konuşmasında vurguladığı “Kürt halkı 40 yılı aşkın devam eden saldırılara, savaşa, çatışmalara rağmen 4 parça Kürdistan’da varlık mücadelesini sürdürdü, mücadelesini büyüttü.” Sözü bu hedefi açıkça işaret etmektedir.

Temel hedef Türkiye, Suriye, Irak ve İran topraklarında birleşik bir Kürdistan devleti kurmaktır ya da kurmaktı…

Görünen o ki bu stratejide önemli bir değişiklik yapılmış bulunuyor.

Hatırlatayım Körfez savaşı sonrasında Irak’ta bir Kürdistan kurulmuş vaziyettedir ve şu anda burası resmi bir şekilde ayrı bir devlet olarak tanınmasa da fiiliyatta Irak topraklarında kurulmuş bulunan ayrı bir devlettir!

Suriye iç savaşının daha ilk etaplarında Kuzey Suriye’de Kürtler biraz da rejimle anlaşarak fiili olarak kendi kontrollerinde bulunan bir siyasi ve askeri yapıyı zaten kurmuş bulunmaktadırlar.

Üstelik bu yapının arkasında İŞİD’e karşı savaş gerekçesi ile hem Amerika ve hem de Avrupa bulunmaktadır.

Bugün itibariyle fiili bir durum olarak Saddam ve Esad diktatörlükleri devrilmiş ve bu gelişmeler Irak ve Suriye topraklarını bölüp, bir Kürt devleti kurma siyasetine büyük bir kazanç sağlamıştır.

Bu durum Irak savaşında “bir koyup üç almayı” hayal eden Özal ve Suriye iç savaşında bir Müslüman Kardeşler iktidarı kurmayı hedefleyen Erdoğan siyasetleri yüzünden ortaya çıkmış fiili bir durumdur.

Bu gün itibariyle bölücü Kürt Siyaseti Irak ve Suriye’de isteklerini büyük ölçüde almış bulunmaktadır.

PKK terör örgütünün silah bırakması ve Öcalan’a af ile gündeme gelen son tartışmalar bu bölücü Kürt hareketinin dünya kamuoyunu terör ile ilişkisinin olmadığına ikna etmek ve küresel ölçüde bir meşruiyet kazandırmak amacı ile oynanan bir tiyatrodur.

Amerika Türkiye’yi bu oluşumu askeri güç kullanarak fiilen yok etmekten alıkoymaya çalışmakta ve tamam “biraz bağır çağır ama abartma, askeri bir harekâta kalkışma bak terör bitecek barış sağlanacak diye kamuoyunu ikna et” demektedir.

Bahçeli’nin gündeme getirmiş olduğu umut hakkı kapsamında Öcalan’a af sözleri işte bu strateji ile uyumludur.

Buraya kadar tamam, geriye dört parçalı Kürdistan’ın iki parçası kaldı. Hayallerindeki bu iki parça İran ve Türkiye sınırları dâhilinde bulunmaktadır.

Şurası belli Amerika ve İsrail’in sıradaki hedefi İran’dır. İsrail Gazze, Lübnan ve Suriye’yi istediği gibi şekillendirmiş bulunmaktadır. Şimdi sıra bunların elebaşı İran’a gelmiştir ve İran’da bir rejim değişikliği planlanmaktadır. Bu rejim değişikliği sırasında bir iç savaş yaşanması, ülkenin bölünmesi ve bir İran Kürdistan’ı kurulması da söz konusudur.

Görünen o ki Kürtler olası bir İran iç savaşında kullanılacak Amerikan ve İsrail müttefikleri olarak seçilmiş bulunmaktadırlar.

İşte tam da bu nokta da Türkiye’nin bölünmesi ve Türk topraklarında bir Kürdistan kurulması hayali çok uzak bir zamana ötelenmiş bir siyaset olarak buzdolabına kaldırılmış gibi görünmektedir, önemli strateji değişikliği dediğim husus da budur.

Bu stratejinin iki önemli sebebi vardır:

  1. Türkiye hâlihazırda bir demokrasi ve Amerikan müttefiki bir NATO ülkesidir, bu yüzden Türkiye’yi bölmek çok ama çok zor, neredeyse imkânsıza yakındır. Kürt bölücü siyaseti açısından “eldeki kuşu bırakıp daldaki kuşa” heveslenmek akıllıca olmayacaktır.
  2. Bölücü Kürt hareketi aynı anda Türkler, Araplar ve Farslar gibi bölgedeki üç egemen gücü birden karşısına almak yerine Türkleri ayırıp bu cenah ile uzlaşmayı ve mümkünse müttefik haline getirmeyi tercih etmektedir. Bu çerçevede Amerika’nın Türkiye’ye “Kürtlerin hamisi” ve “Bölgenin jandarması” rolünü biçmeye çalıştığını da unutmamak gerekir.

İşte strateji değişikliği ya da derin strateji dediğim husus budur!

En azından İran, Irak ve Suriye’de bir Kürdistan kurup bunların oturmasını sağlamadan Türkiye’ye karşı düşmanca bir siyaset uygulamama, terör saldırılarında bulunmama yani silahları gömme ve PKK’yı feshetme söylemi tam bu stratejinin bir parçasıdır.

Bu strateji iç siyasette de Cumhur İttifakının koltuklarını koruma stratejisi ile de uyumlu olarak kullanılmakta, taraflar arasında “bir al gülüm ver gülüm” pazarlığı yapılmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları