Bir sonrası savaş hâlidir!

Tayyip Erdoğan, muhtarlarla yaptığı toplantıda "Anayasa'mızın 104'üncü maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle tüm terör örgütlerine karşı millî bir seferberlik ilân ediyorum" dedi.

AKP, CHP ve MHP genel başkanlarının terörle mücadeleye karşı bir araya gelip ortak tavır açıklamasından sonra Erdoğan'ın seferberlik ilân etmesi Türkiye'nin nasıl bir tehditle karşı karşıya kaldığının göstergesidir.

Öncelikle belirteyim ki Türkiye'ye yönelik terör saldırıları, seferberlik ilânını gerektirecek kadar vahimdir.

Fakat terör eylemleri, belki de Türkiye'yi böyle bir karara zorlamak için mi yoğunlaştırılmıştır. Türk polisine yönelik Beşiktaş'taki bombalı saldırıyı yapan TAK'ın bir istihbarat organizasyonu olduğunu unutmamak gerekir!

Bu itibarla, seferberliğin sadece terörle mücadele veya Türkiye'ye yönelik dış tehditler kapsamında sürdürülmesi gerekir!

Seferberlik hâlinin "rejimi değiştirmek" için kullanılması hâlinde millî birlik tamamen kaybolur! Bunun kimseye bir faydası olmaz!

***

Anayasa'nın 104'üncü maddesi Cumhurbaşkanı'na "Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hâl ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak" yetkisi veriyor.

15'inci maddede ise "Durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir." deniliyor.

Anayasa'nın 122'nci maddesinde, "Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hâllerinde hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, idare ile olan ilişkileri, hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi hâlinde vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler kanunla düzenlenir." hükmü var.

Seferberlik ilânı, olağanüstü hâl ve sıkıyönetimden daha etkili, savaş hâlinin bir öncesinde alınan tedbir derecesindedir.

***

Seferberlik ve Savaş Hâli Kanunu'nun 3'üncü maddesinde, "Genel Seferberlik: Ülkenin tümüne yönelik bir tehdidin karşılanması, mevcut bütün güç ve kaynakların kullanılabilmesi için ülkenin bütününde uygulanan seferberliktir." tanımlaması yapılıyor.

Kanunun, 7'nci maddesine eklenen altıncı fıkrada "Seferberlik ve savaş hâlinin henüz ilân edilmemiş olduğu ancak savaşı gerektirebilecek bir durumun baş gösterdiği gerginlik ve buhran dönemlerinde, kısa zamanda hazırlıkların tamamlanabilmesi ve noksansız olarak üst düzeyde harbe hazır olunması amacıyla, ihtiyaç duyulacak araç, mal ve hizmetlere ilişkin olarak, seferberlik ve savaş hâlinde Türk Silahlı Kuvvetleri harekât kontrolüne girecek olan kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarından Bakanlar Kurulu kararı ile yararlanmak" diye de bir hüküm var.

Aynı kanunun 10'uncu maddesinde "Savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten ve dıştan tehlikeye düşüren davranışların ortaya çıkması hâllerinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra genel veya kısmi seferberlik ilânına karar verir. Kararda seferberlik uygulanmasının başlayacağı gün ve saat belirtilir. Bu karar, derhâl Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı hâlinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Kısmi seferberlik ilânı hâlinde, seferberlik ilân edilen bölgeler dışında görev verilecek personel, mal ve hizmetlere de yükümlülük uygulanabilir." deniliyor.

***

Kısacası, kamu kurum ve kuruluşları Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kurulacak harekât merkezinin her isteğini yerine getirmek zorundadır.

Türkiye olağanüstü hâl durumundan seferberlik durumuna geçiyor. Bir sonrası savaş hâlidir!

Yazarın Diğer Yazıları