Beyaz adam geldi, şimdi takdis zamanı!
Bin Ladin'in ölüsünü bile ortada bırakmayan 'beyaz adam', bir müstemleke ülkesi gibi geldiği Türkiye'ye özgürlük ve demokrasi dersi verirken Sunay Akın'ın şiiri geliyor akla:
"beyaz adam özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti
doğu denizinin kıyısına
ve her gece altında dans ettiğimiz yıldızları
bayrak diye tutsak etti bir bez parçasına
...
beyaz adam özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin kim olduğunu göremedi"
***
Çok şükür biz müstemleke ülkesi değiliz ve müstemleke valileri tarafından değil 'dünya liderleri' tarafından yönetiliyoruz!.. Dolayısıyla 'terör örgütünü koruma ve yataklık'la 'ifade hürriyeti' arasındaki farkı anlatacaktır Biden'a bizim yöneticilerimiz!..
Ne dönemin Kızılderilileriyiz ne de siyahları… Herkese Cuma muamelesi çeken Robinson'a sorsunlar bakalım ABD'de IŞİD'i veya El Kaide'yi dolaylı olarak da olsa savunmak, Amerikan devletinin onlara yönelik operasyonlarına karşı çıkmak 'akademik hürriyetler'den biri olabilir mi?
Can Dündar'ın oğluna "Babanla gurur duymalısın" diyen Biden'ın bu topraklar için toprağa düşmüş babalarının tabutları başında soğuktan büzüşmüş dudaklarıyla 'Baba' diye mırıldanan binlerce çocuğa 'gurur' tavsiye etmesi elbette beklenemez!..
Ya doğrudan terörün hedefi olan çocuklar? Mısır Çarşısı'da, Gaziantep'de bayram alışverişinde, Pınarcık'ta bir yatakta beş çocuk, Güngören'de, Mavi Çarşı'da ve yüzlercesinde… Cezaevlerinde katiller açlık grevi yaparken gördüğümüz etnik-sol liberal ve Marksist dayanışmacı 'satanist duyarlılık' pardon 'sanatist duyarlılık' bu çocuklar katledilirken hiç görüldü mü?
***
Akademisyenmiş, sanatçıymış, gazeteciymiş, aydınmış!.. Ne aydını? Hem devletten hem de dış fonlardan beslenen sömürge aydını!.. Çelişkiye bakın; sömürge değiliz ama mebzul miktarda sömürge aydınına sahibiz!..
Erivan'ın ideolojisini İstanbul'da bir Taşnakçıdan daha ateşli savunmak 'fikir hürriyeti' olur ama Hocalı onlar için 'ırkçılık' gibi bir şeydir!.. KCK'nın gıdalandığı yer Türkiye üniversitelerinin akademisyen odalarıdır meselâ… Katillerin katletme hürriyetinin sınırlarına ilişmedikçe her türlü hürriyet 'ifade hürriyeti'dir de oraya iliştiğinizde demokrasiyi ve insan haklarını çiğnemiş olursunuz!..
Cesaret buldukları ve geldiğinde ayaklarına koştukları yer ilginç: Hep karşı çıktıkları, onlarca yıldır her konuşmalarında içinde 'kahrolsun' geçirdikleri Amerikan emperyalizmi!.. Marks'ın 'zincirinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayanlar'ı gitmiş, ellerinde en büyük sermaye olarak Amerikancılıkları kalmış tipler var artık…
Kobani'de görmüştük tarihi sefaleti… Hayatları boyunca içinde "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi" geçmeyen cümle kurmamış yerli Marksistler ve PKK'nın 'emek bloğu' yoldaşları ile yancılar 'IŞİD faşizmi'ne karşı gökten Amerikan bombası beklediler günlerce…
Yazmıştık: "Kazanların dibini sıyırdıkları kuru fasulyelerin ve kebapların parasını Türk devletine çakan, kollarında Amerikan bayraklı 'çakma yankiler', bizim 'MLFBGĞVZYC' gibi alfabenin bütün harflerinden oluşmuş 'anti-Amerikancı' radikal sol örgütler ve onlara sempatizan 'fikir adamları'nın dört gözle bekledikleri 'onurlu mücadele'ye eşlik ediyorlar!..
Marksizmin doğası gereği milliyetçiliğe karşı olan ama Kürt milliyetçiliğini 'ezilen ulus milliyetçiliği' kapsamında koruyup kollayan bizim Marksist 'aydınlar', "Biji Serok Obama" tezahüratlarını 'halk devrimi' nişânesi olarak görüyorlardır şüphesiz!.."
Uşaklık cephesinde 'vites büyütme' dışında değişen bir şey yok… 'Beyaz adam' geldi, şimdi takdis zamanı!..