Havuz medyasını çok seviyorum... Göz gezdirince kendinizi fantastik bir gezegende yaşayan üç kulaklı, dört ayaklı bir canlı veya Danimarka vatandaşı gibi hissediyorsunuz...
Hiçbir sıkıntı yok, millî gelir patlamış, terör varsa bile bitmek üzere olduğu için son çırpınışları, ekonomi çok iyi, Esad devrildi devrilecek, başımıza bir iş gelmişse büyümemizi çekemeyenlerin projesi vs...
Yemeklerden önce veya sonra fark etmez, günde üç öğün alabilirsiniz havuz medyasını... Dünyanın en kestirme müsekkini!.. Kana çok çabuk karışıyor, ahmaklar için bire bir...
Reza Zarrab gibi çok önemli bir büyüğümüz, hayırseverliği en yetkili ağızlar tarafından tescil edilmiş bir kahramanımız, vergi vermeden ihracat rekorları kırarak dünya ekonomi literatürünü alt üst eden ekonomik mücahidimiz ABD'de tutuklanıyor, havuz medyasından uzunca bir süre tık yok!..
Cari açığı bavul bavul kapatan bir Reza kolay mı yetişiyor? Rezalarına sahip çıkmayan bir rejim, bundan sonra kolay kolay yeni Rezalar bulabilir mi? Bu saatten sonra, bu vefasızlığı gördükten sonra kimse çocuğuna Reza gibi olmasını, memur ve fahişenin parasını peşin vermesini öğütler mi?
***
Havuz medyamızın internet sayfalarında 'şok'tan olsa gerek habere yer verilmedi... Bunun bir diğer sebebi de herhangi bir olay hakkında ne düşüneceklerine ve ne yazacaklarına karar veren amirlerinin talimat veremeyecek derecede şok geçirmesi olabilir...
İşin 'hukukî' tarafıyla ilgilenmiyorum... İlgilenecek olsaydım gâvurun savcısını değil, Reza'yı salıveren, parasını faiziyle iade eden ve yurt dışı yasağını kaldıran yüzde yüz organik, yerli ve millî adaletimizi tutardım!..
O yüzden olayın 'hukukî' tarafına değil 'medyatik' tarafına bakıyorum... Havuzun internet sayfalarındaki 'anlamlı ıska'dan sonra bir de takip eden günün havuz gazetelerine göz gezdirmek istedim... Hepsinin hassasiyeti sütunlardan fışkırıyordu... Hepsinde Belçika saldırısı manşetlerdeydi...
Ana sayfaların alt taraflarına bakayım dedim, şehitlerimiz sanki trafik kazalarında şehit oluyorlar gibi, diplere tek sütunluk küçük yerlere sıkıştırılmışlardı yine...
Havuzun amiral gemisinde 'taşerona kadro müjdesi' vardı ama Reza Zarrab yoktu!.. 'Bahçeli'den özlenen muhalefet' vardı ama Reza Zarrab yoktu!.. Sürmanşette Bade İşçil ile Malkoç Sualp'in boşanmaktan vaz geçtikleri müjdesi vardı ama Reza Zarrab yoktu!.. "Aydın Doğan sahte belgelerle akaryakıt kaçakçılığı yaptı" başlığı vardı, bizim 'kadersiz hayırsever'in gurbet elde başına gelen yoktu!..
Büyüklerimizin önünde takla attığı bir civanmertin Amerikan Yusufiyesi'ne düşüşü yoktu ama İstanbul'un trafiğinin yüzde 8 azaldığı, Kandil'deki kadronun can derdine düştüğü gibi yine sevindirici haberler vardı... Tek elden çıkmış gibi diğerleri de aynıydı...
***
Muhammed Sadık... Zarrab'ın İranlı kuryesi... İfadesinde İstanbul'dan Ankara'ya altın ve para taşıdığını kabul etmişti ama Bakan ve Bakan çocukları diye bilinen birilerine para teslim etmediklerini söylemişti... Yani teslimat yaptığını hatırlıyor, kime teslimat yaptığını hatırlamıyordu...
Demek ki bu bir 'rüşvet' problemi değil, 'hafıza' yani 'sağlık' problemiydi!.. Reza 'resmi tescilli hayırsever' olduğuna göre bu Ankara'da gelse gelse Kızılay'a, Yeşilay'a, Hacı Bayram Camii Yaşatma Derneği'ne, Langırtçılar Federasyonu'na gelmişti!..
Şüphesiz Amerikalıların kendilerine has 'hafıza açma' yöntemleri vardır... Filmlerde hasmını arayan kovboy, onun ne tarafa gittiğini bilmediğini söyleyen barmene Dolar uzatır ve "Sanırım bu hatırlamana yardımcı olacaktır" der...
O yöntemle olmasa da Reza'nın hafızası 'peçeteye yazılan saat parası' gibi olmayacak, şimdi şakır şakır işleyecektir... Türkiye için en kötü senaryo, anlatacaklarının veya federal savcıyla anlaşıp itiraf edeceklerinin bazı yöneticiler üzerinde şantaj oluşturma ihtimali... Bu da zaten tartışmalı olan 'bağımsız karar alma yetenekleri'ni daha da sınırlayabilecek ve ülke aleyhine sonuçlar doğurabilecektir...
Bunun dışında havuz medyası için 'Süleyman gönder oradan 2 trilyon dönemi' çok kötü bir finale doğru yol alıyor... Tabii 'Mal bulmuş Zarrabîler rejimi'nin sahipleriyle birlikte... Bunu görseler de görmeseler de...
Reza'nın arkasına Türk bayrağı dikerek canlı yayına çıkarmak güzeldi ama!..
