Barış niye hâlâ tutuklu?
Barış Bayraklı, ülkücü...
Barış Bayraklı, Sinop Üniversitesi'nde Yardımcı Doçent...
Barış Bayraklı, öğrenci olarak üniversiteye adım attığından beri teşkilatın her kademesinde görev yapmış birisi...
Barış Bayraklı, Sinop Kamusen İl Başkanı...
Barış Bayraklı, Sinop Aydınlar Ocağı Başkanı...
Barış Bayraklı, küçük bir ilde Türk milliyetçiliği adına ne kadar kurum varsa hepsinde izi, emeği, yüreği ve bileği olan bir adam...
İki aydır tutuklu... Suçlama FETÖ üyeliği... Açık bir iftira kurbanı... Önceki rektör döneminde yönetici olarak görev yapmış olması, onu da bu iftiranın haksız hedefi hâline getirmiş... Onun ve ailesinin tutuklu olmak değil dertleri... Esas dert, böyle adi bir iftiradan dolayı tutuklu olması... Bir Türk milliyetçisi inandığı değerler için hapis de yatar, ölümü de göze alır ama böylesine aşağılık bir suçlama söz konusuysa bir saniyeye bile katlanamaz...
***
Hadi başlangıçta iftiralar, komplolar ve soruşturmaların seyrini değiştirme çabaları at izini it izine karıştırdı... İyi de aradan kaç ay geçti, artık hukukun daha sağlıklı işlemesi gerekmiyor mu? Farklı düşüncelere mensup olanları, ömürlerinde FETÖ'yle uzaktan yakından ilişkisi olmamış, hatta Barış Bayraklı gibi bu tehlikenin ayak seslerini topluma duyurmaya çalışmış bir akademisyeni, bir Türk milliyetçisini, ülkücülükten başka çizgi tanımamış birisini bu töhmetle cezaevinde tutmak, sıkça vurguladığımız gibi soruşturmaları başka kesimlere yayarak sulandırmaya çalışan darbecilerin işine gelecektir...
Adâlet mekanizmamız istemeden de olsa, farkında olmayarak da olsa bu ayıklamayı yapamadığında veya geç kaldığında hukuka ve darbecilerle mücadeleye duyulan güven zedelenecektir...
Barış Bayraklı çalıştığı Sinop Üniversitesi tarafından açığa alınmıştı... Bir hafta önce kendisine Sinop Üniversitesi Rektörü Nihat Dalgın imzalı göreve iade yazısı geldi... O yazıyı aynen aktarıyorum:
"Hakkınızda açılan soruşturma kapsamında, eldeki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, soruşturmaların raporu ve Değerlendirme Komisyonu'nun raporu neticesinde 667 ve 668 sayılı OHAL hakkında Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca 22/09/2016 tarihli üniversitemiz Yönetim Kurulu Kararı ile Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile ilgili oluşum ve gruplara üyelik, mensubiyet ve iltisak ya da irtibatınızın bulunmadığınıza karar verilmiş olup, tebliğ tarihini takip eden ilk iş günü içerisinde görevinize başlamanız gerekmektedir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim."
'Göreve başla' talimatını aldı almasına ama başlayamadı Barış, hâlâ tutuklu... Lehine ortaya çıkan bu araştırma sonucuna rağmen özgürlüğüne henüz kavuşamadı...
***
Adil Öksüz meselesinin hâkim ve savcılar üzerinde tedirginlik oluşturduğu bir gerçek ama bu tedirginliğin adâletin tecellisini geciktirdiği, bu hâlin de insanlarda adâlete duyulan güveni sarsacağı, dolayısıyla suçlunun suçsuzun birbirine karıştığı yerde hukukun ağır yaralar alacağı da bir başka gerçek...
Bugün bir Türk milliyetçisi akademisyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'at izi, it izi' uyarısına, Başbakan Binali Yıldırım'ın 'imzasız ihbarları ciddiye almayın' talimatına, üstelik üniversite yönetiminin yapılan soruşturma sonucunda kendisini masum olarak tescil etmesine rağmen hâlâ tutukluysa, meydana gelen travmanın sadece o aileyle sınırlı kalmayacağını, çoğalan benzer örneklerle toplumsal travmalara yol açacağının hesaplanması gerekiyor...
***
Bir çift söz de Türkiye Kamu-Sen'e ve Aydınlar Ocağı'na... Tutuklu Barış Bayraklı, sizlerin Sinop ilindeki il başkanınız... Ülkede Olağanüstü Hal olması sizlerin bu konuda yeterince ses çıkarmıyor olmanızı haklı kılmaz... Bu hukuk mücadelesi sizin de mücadeleniz, Barış'ın hukuku sizin de hukukunuz olmalı...
Bu konuda kamuoyu oluşturmak, dikkatleri buraya çekip, adâletin daha hızlı tecellisi için Başbakanlığı, Adalet Bakanlığı'nı, HSYK'yı haberdar etmek, medyayı ve sosyal medyayı harekete geçirmek sizin de göreviniz değil mi?
Barış gibi tanıyan bilen herkesin kefil olabileceği bir Türk milliyetçisinin 'FETÖ'cülük' gibi alçakça bir töhmet ve iftiradan mağdur edilmesi, sadece onun için değil, bütün milliyetçi kuruluşlar ve aydınlar için zul kabul edilmeli...