Bahçeli'nin iki farklı üslubu!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli iç politikada konuşmalarını ağır hakaretler ve suçlamalarla sürdürürken dış politikada tam tersine ağırbaşlı değerlendirmeler yapıyor.
Mesela iç politikada muhalefetin hayat pahalılığını eleştirmesini veya kullanmasını, "Kendilerine alçakça ve kurnazca bir fırsat kapısı açmaya yeltenmişlerdir. Ekonomik gerçeklerden uzak fiyat artışlarını siyasal itiraza dönüştürüp toplumsal kargaşaya yatırım yapanların kalbi taşlamış, Türkiye sevgileri buharlaşmıştır.
Bunlar firavun siyasetinin figüranlarıdır. Bunlar Türkiye''nin karşısında dizilen husumet ve huşunet aktörleridir." diyerek yorumluyor.
Bu arada "huşunet" gibi pek bilinmeyen veya unutulmuş eski kelimeleri Süleyman Demirel kullanırdı... Bahçeli''nin muhalefete yakıştırdığı "huşunet" kelimesinin anlamı "haşin olmak, kabalık, katılık, kırıcılık, sertlik" olarak veriliyor...
Oysa muhalefetin hayat pahalılığını eleştirmesinden daha doğal ne olabilir?
***
Dış politikada ise üslup aniden değişiveriyor.
Mesela Bahçeli, "Rusya-Ukrayna savaşının devamını isteyen güç merkezleri bellidir, hepsi bilinmektedir. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından ve şiddet dozunun arttırılmasından yanadır. Zira stratejik çıkarlarına ve küresel hedeflerine uygun olan budur.
Kıyılarımıza kadar yüzen serseri mayınların kimlerin tezgâhı olduğu, İğneada''ya kadar nasıl geldiği, Türkiye''nin başına nasıl bir çorap örülmek istendiği işin özünde muamma değildir." dedikten sonra sözü Türkiye''nin NATO üyeliğine getiriyor ve "Türkiye hiçbir ittifakın, hiçbir ülkenin kule nöbetçisi, sınır devriyesi, cephe ülkesi, gözü kapalı silahşoru değildir, olmayacaktır." diyor.
***
Bahçeli, aynı üslubu iç politikada da kullansa, muhalefete oy verenler nezdinde etkili olabilirdi. Şimdiki üslupla, olumlu bir neticeye varması mümkün değildir.
Muhalefetin de tıpkı iktidar gibi elbette eleştirilmesi gereken yönleri vardır. Fakat iktidar veya iktidar ortakları, eleştirileri olgunlukla karşılamalı ve Bahçeli''nin muhalefeti suçlarken kullandığı ifadeyle "Türkiye''nin toplumsal barışını bozmaya, huzur ve istikrarını sabote etmeye" yarayan bu üslubu terk etmelidir.
Yoksa gerçekler tabii ki bütün yönleriyle ortaya konulmalıdır. Yalnız, siyasi liderler bu üslubu kullandıkça, medyadaki taraftarları da karşı görüşte olanlara veya gerçeği yazanlara iğrenç ifadelerle saldırıyor. Derken bu üslup ülkenin genel üslubu haline geliyor, siyasi iklim değişiyor! Bu üslubun millete ve devlete bir hayrı yoktur.
UKRAYNALI KADINLARA KURULAN TUZAKLAR VE BBC
Dikkatimi çeken bir haber daha var. BBC''nin Avrupa Editörü Katya Adler imzasıyla, "Rusya''nın işgali sonrası kaçan Ukraynalı kadınlar nasıl seks ticaretine itiliyor?" başlıklı bir haber yayınlandı.
Haberde "Ukrayna hükümetinin 18-60 yaş arası erkeklere ülkelerinde kalıp savaşmaları için yurt dışına çıkış yasağı getirmiş olması nedeniyle, ülkeden kaçanların çoğu kadın ve çocuklar.
Yerlerinden edilen ve nereye gideceğini, ne yapacağını bilemeyen bu mülteciler, sığındıkları yerlerdeki yabancılara güvenmek zorunda kalıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres''in deyişiyle, "Avcılar ve insan kaçakçıları için Ukrayna''daki savaş bir trajedi değil, bir fırsat."
Katya Adler, Polonya''daki tren garında gönüllü olarak mültecilere yardım eden 20 yaşlarındaki Margherita Husmanov''un "Gönüllülüğümün ilk gününde İtalyalı üç adam gördüm. Seks ticaretine zorlayacakları güzel kadınlar arıyorlardı. Polisi aradığımda şüphelerimin boş olmadığını anladım. Paranoya değildi. Korkunç bir şeydi." şeklindeki gözlemine yer veriyor ve "Konuştuğumuz başka kaynaklar, gönüllü üniforması giyerek rol yapan kötü niyetli organize kişilerin garda belirdiğini anlatıyor." diyor...
Bunları biz yazsaydık, "komplo teorisi" diyecek bir koro BBC''de de var ama nasıl olmuşsa bu konuyla ilgili fotoğrafı yansıtmışlar...