Bahçeli köstekli saatine bakıp Saray'a talimatı verdi
MHP Genel Merkezi’nde gün sakin geçiyordu.
Gerçi çoğu zaman böyledir, hareketsizdir Hareket Partisi’nin genel merkezi. O gün de stabildi durum…
Öyle beka ortakları AKP’nin Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın cumhuriyet ve Türkçeyi hedef alan sözleri nedeniyle bir buz kesme durumu yoktu yani…
Stabil durum yerini bir anda hareketlenmeye bıraktı.
Herkesin gözü genel başkanlık makamının bulunduğu ikinci kattaydı. Bir telaş vardı ikinci katta çünkü…
Peki ne olmuştu?
Makamında bir yandan Ferdi babadan şarkılar dinleyen Dr. Devlet Bahçeli, diğer yandan da Türk kahvesini içiyordu. Üstelik yanına da bir sigara yakmıştı…
Sigarayı yıllar önce bırakmıştı ama kahvenin yanında bazen yakmadan edemiyordu.
Haksız da değildi hani. Kahvenin yanında bir başka gidiyordu meret…
Sigarasından sağlam bir duman çektikten sonra köstekli saatine baktı ve sonra özel kalemini çağırdı…
“Haber edin, gereği yapılsın” dedi…
Kara haber Saray’da tez duyuldu.
O sırada, bir cumhurbaşkanlığı kararnamesini yürürlükten kaldıran bir cumhurbaşkanlığı kararnamesini imzalıyordu Erdoğan…
Bahçeli’nin gönderdiği haberi duyunca, kalemi elinden attı ve şöyle bir geriye doğru yaslanıp derin düşüncelere daldı.
Sonra tekrar kalemi eline alıp çevirmeye başladı…
Ne yapacaktı? Partisinin mahir adamlarından birinin kellesi isteniyordu. Üstelik gündem olan sözleri partisinin çizgisiydi…
Ama emir büyük yerdendi.
Daha önce Türkçeyi ve Harf Devrimi’ni kendisi de hedef alan Erdoğan’ın direnme şansı yoktu…
Aslında Bahçeli’den böyle bir haber gelmesini de beklemiyor değildi Erdoğan.
Çünkü kendisi hadi neyse de, partisinde üst düzeyli görevli birisinin böyle şeyler söylemesi “Milli beka ve huzurun temini” açısından çok tehlikeliydi…
Bahçeli kızdırılmamalı, beka tehlikeye atılmamalıydı. Erdoğan da özel kalemine talimat verdi. “Haber edin, affını istesin” dedi…
“İşte Mahir Ünal’ın AKP Grup Başkanvekilliğinden ayrılmasına giden süreç böyle oldu” diyeceğim ama diyemiyorum, çünkü tabii ki ironi yapıyorum…
Gördüğüm kadarıyla bu hikâyeye ihtiyacı olanlar çok fazla.
Öyle ya, özellikle muhalif kamuoyunda iktidara en uzak gazeteciler bile ısrarla “Mahir Ünal’ı Bahçeli aldırdı” diye analiz(!) yapmaya çalışıyor.
Başka fikirler oluşmuyor demek ki zihinlerinde. Yaptıkları analizlerinin, iddialarının altını pek doldurmadığını görünce belki uydurduğum bu hikâye onlara yardımcı olur diye düşündüm…
Estirdikleri iklime uygun bir hikâye tasarlamaya çalıştım, bilmem beğendiniz mi?
Şimdi ironiyi bırakıp gerçeklere gelelim…
Mahir Ünal cumhuriyeti ve Türkçeyi hedef alınca Bahçeli de onu görevden aldırdı öyle mi?
Hangi Bahçeli görevden aldırdı peki?
Cumhur İttifakı kurulduktan sonra Erdoğan’ın iki kez “Türkçülük bölücülüktür” demesine ses çıkarmayan Bahçeli mi?
Danıştay’ın Cumhur İttifakı’nda çatlağa neden olan kararının ardından Andımıza faşist bir ayin muamelesi yapan Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanı yapılmasını önlemeyen Bahçeli mi?
2019’da yerel seçimlerden önce AKP Genel Merkezi’nden İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı başkanlığında bir heyetin Almanya’nın federal yapıyı incelemeye gitmesine üç maymunu oynayan Bahçeli mi?
Sözde Ermeni Soykırımı’nı Alman Parlamentosu’na taşıyan Ozan Ceyhun’un Avusturya’ya Türkiye’nin büyükelçisi yapılmasını kabullenen Bahçeli mi?
“Türkçe öldü. Eğitim dili Arapça olmalı.” diyen ismin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı yapılmasını görmezden gelen Bahçeli mi?
Sırf Cumhur İttifakı’nın konforu uğruna tescilli hain Vahdettin’e sahip çıkan Bahçeli mi?
İnanın Bahçeli, AKP’deki etkisi ile ilgili kendisi hakkında yapılan yorumları duyunca, “Ben neymişim” diyordur kendi kendine…
Yapmayın şunu!
Cumhuriyetin kuruluş misyonunu temsil iddiasındaki kendi partisi MHP’yi parti içinde sarsılan politik durumu nedeniyle siyasal İslamcı üssü haline getiren bir genel başkanı iktidar partisine yön veriyor gibi göstermeyin!
Komik oluyor çünkü!
Peki ne mi oldu?
Erdoğan baktı ki Mahir Ünal’a tepki çok fazla, baktı ki iktidarda kalmak için ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı, TOGG gibi argümanları bile gölgede bıraktı bu iş, istifasını istedi…
Çünkü hiç olmadığı kadar milliyetçi oylara ihtiyaçları var ve o oylar kaçıyor…