Avrupa'nın savaşı; Türkiye'nin savaşı!
İspanya'daki Katalonya bölgesi ve Irak'ın kuzeyindeki referandumların aynı tarihlere denk gelmesi, Avrupa'nın şapkayı önüne koyup düşünmesini sağladı.
Son olarak, İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, "Bağımsızlığın olmasını önleyeceğiz. İspanya bölünmeyecek, ulusal birlik devam edecek. Bunun için yasamanın bize verdiği tüm yetkiyi kullanacağız." dedi ve şu önemli mesajı verdi:
"Dünyanın hiçbir yerinde ülkesinin birliği ve bununla ilgili tehditler üzerine konuşacak bir ülke yoktur. Şantajla hiçbir şey inşa edilemez. Ulusal birliğe karşı tehditler ortadan kalkmadıkça hiçbir şey inşa edilemez. Ne İspanya'da ne de dünyanın herhangi bir yerinde. Bazıları bir bölünme tehdidi karşısında hükümetin müzakere edeceğini mi düşünüyor? Bu aynı zamanda Avrupa'nın bir savaşı... Avrupa'nın değerleri savaşı var. Kazanmak zorundayız."
Durum böyleyken, Türkiye'de hâlâ Türk kimliğinin yerine "medeniyet üst kimliği" koymakla terör sorununun ortadan kalkacağı aldatmacasına bazı Türkler nasıl bu kadar kolayca evet diyebiliyor? Veya herkesi bu kadar kör, âlemi sersem sanma gafilliğine nasıl düşebiliyorlar?
***
Diğer taraftan ulusal birliğe karşı tehditlere karşı mücadele Avrupa'nın savaşı ise Londra neden ayrılıkçı terör örgütlerinin merkezidir? Almanya ve Fransa bugüne kadar neden Türkiye, Irak ve Suriye'yi parçalamak isteyen terör örgütlerine her türlü desteği verdi. Şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesinde Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının önemini vurguladı ama biz lafa değil icraata bakarız!
Avrupalıların dünyanın geri kalanı hakkında bu konuda ne düşündüğünü kendi ifadelerinden İlber Ortaylı yazdı:
"Gerçekte Avrupa Birliği bu tip (Katalonya tipi) bölünmeleri dehşetle karşılıyor. Brexit'ten önceki İskoç referandumundan ödleri koptuydu. Belçika'daki muhtemel bölünmeyi de dehşetle karşıladılar. (....) Avrupalılar, 'Bölünmek dünyanın diğer tarafındaki az gelişmiş ülkeler içindir. Uygar Avrupalı toplumlar bir masanın etrafında oturmayı bilir' diyor."
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise Almanya'da yaptığı konuşmada "Batı'da zaman içinde 'Benim teröristim senin teröristinden iyidir.' şeklinde bir duygu gelişti." dedi.
Karamollaoğlu "2011 yılından 2016'nın sonuna kadar Avrupa'da yaşayan Türkler 750 civarında ırkçı saldırıya maruz kaldı. Sadece Almanya'da bu yılın ilk üç ayında Müslümanlara karşı 208 saldırı oldu. Son bir yılda ise maalesef 42 camiye saldırı gerçekleşti" diye bilgi verdi.
Bu sistematik saldırıların, Almanya'nın istihbarat servislerinden bağımsız olduğu düşünülebilir mi?
***
Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz ise Irak'ın kuzeyindeki referandumu kastederek "Bu operasyonun, başından beri bölgemizi yeniden tanzim için plan olduğunu hepimiz biliyoruz. Bölge insanı da kandırılıyor. Küresel emperyalist güçler, burayı kendi istedikleri gibi tanzime ve bölüşmeye çalışıyor" dedi.
Bölge insanı ile birlikte Türk Milleti de yıllardan beri "Yeni Osmanlı" diye kandırılmadı mı? Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı, Büyük İsrail Projesi eş başkanlığı demek değil miydi? FETÖ de bu projenin en önemli ayaklarından biri değil miydi?
Öz, El Bab ve İdlib operasyonlarını ve Türkmenlerin telaffuz edilmeye başlanmasını kastederek "Bu meselede, son dönemde daha doğru bir çizgide giden politikadan yalpalanmaması lazım. Devleti yönetenlerin çok fazla konuşmayıp, işin gereğini yapması lâzım... Çünkü çok konuştuğunuz zaman karşı taraf tedbirlerini alıyor. Türkiye'nin sözü yerde kalmamalıdır." dedi ama böyle devlet adamlarını ara ki bulasın...