Nicolas Anelka, Ocak ayında Ümraniyespor’da CEO olarak göreve başlamıştı. Önceki gün bu açıklamayı yaparak bıraktı:
"Kulübün kötü yönetimi, iletişim sorunu, ödenmeyen maaşlar, FIFA yaptırımı, üst düzey futbolun farklı vizyonu ve hepsinden önemlisi vaatlere ve taahhütlere saygı gösterilmemesi. Büyük adamlarla diğerleri arasındaki fark budur. Kendi seviyenizde çalışmanıza izin veriyorum. En iyi dileklerimle..”
Spor medyası beleş seyahat kovalamaktan olacak öte yandan gördü.
Ee meydan öyle boş değil.
Şöyle bir bakayım dedim.
El attım, elimde kaldı.
Ümraniye aslında belediyenin takımı. Tepki çekmesin diye, Belediye kısmı görüntüde yok. Abisi Başakşehir gibi yönetiliyor.
Ayrı bir yazı konusu.
Gelelim ünlü Fransız futbol adamına.
Kendisine aynen şu deniyor: Profesyonel yönetim olarak her şeyi size bıraktık. Maddi manevi destek olacağız. Tek bir konu var, o bize bağlı kalacak. O da transfer. Gelip gidecek isimler. Menajerler ile görüşmeler. Oyuncu ve kulüpleri ile pazarlıklar alış verişler tamamen yönetimin işi olacak..
Anelka önce şaka yapıyorlar sandı.
Kendini tutamadı, “Geriye ne kaldı. Ben çimlere mi bakacağım. Malzemeleri mi hazır tutacağım. Siz bunları yapmadan önce, söz verdiğiniz ödemeleri zamanında yapın. Takımda rahatsızlık var..” karşılığını verdi.
Anelka resmen yıkıldı. Göreve gelmesi için aracı olduğu Tuncay Şanlı’yı aradı.
Aradığına bin pişman oldu. Zira Tuncay hoca telefona bakmadı.
Meğer kumpastan haberi var.
Bir çok transfer yapılacak olması, hoca ile paylaşılmış. Şanlı; ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ misali kafa sallayıp durmuş.
İşte olayın özeti bu.
Transfer demek büyük paralar demek.
Güç, kuvvet doğal olarak tamamen duygusal işler demek.
Bir oyuncuyu 3’e alıp 333 milyonluk göstermek demek.
Yılda iki kez yapılabilir hareket.
Özellikle yaz dönemi transferleri, ballı, kaymaklı işler demek.
Sen ta Fransa’dan kalk gel. Arı kovanına çomak sok.
Yap be Anelka..
İşte bu olmadı.
Hiç yakışmadı!
Futbolun her şeyi para.
Bu konuda bırak yöneticileri. Eski takım arkadaşını..
Babana bile güvenmeyeceksin.
Aksi taktirde kurulur anında kumpas.
Ya kapının önüne konulursun.
Ya da, dürüst, samimi ve doğru insan isen, kendi yolunu çizersin
Nitekim sen öyle yaptın.
Senin gibilere Türk futbolunda pek fazla iş yok.
Burası tepeden tırnağa cambazların yeri.
Süper Lig, 1. Lig ya da alt ligler fark etmiyor.
Geneli böyle.
Madem öyle gel böyle.
Çık söyle. 6 ayda gördün işte. Anyayı, Konya’yı.
Yaaa Anelka..
Ha hiç şaşırma.
Her şeyimiz böyle.
Spor medyamız.
Aha bak işte. Üstünü örttüler.
Bu olay ülkende olsa. Ya da Avrupa’nın büyük liglerinde..
O medya, ortalığı ayağa kaldırır.
O ekran senin, bu gazete sayfası benim dolaşmaktan başın dönerdi.
Bayılıp, ayrılırdın valla.
Eeee ne oldu.
Biraz kulak kabarttım o.
Gerisi uykuda.
Aslında uykuda değiller. Pusudalar. Beleş seyahat kovalıyorlar.
Ama ne olur aramızda kalsın Anelka.
Keşke senin gibi dürüstler çoğalsa.
Biliç’in de dediği gibi, “İş bilenler olması gereken yerlerde olsa”
Yani ayaklar baş, başlar ayak olmasa..
Elbette bu çürük düzen bitecek.
Hatırlattığın için teşekkürler Nicolas..
Bir cümle de Tuncay Şanlı’ya..
Düzenin hocası olma.
Anelka’yı takip et.
Gerekirse işsiz kal.
Ama sistemin yemi olma hocaaa.
Kramponunu kır ama sakın satma..
