Anayasa'da IMF ve NATO'nun emrine girmek var mıydı?
Anayasa, devlet kurulurken veya rejim değişirken yazılır. Bunun ötesinde uzun anayasalarda yapılan değişiklikler, normal yasa değişiklikleri gibidir. Ceza yasası hükmünü anayasaya yazarsanız bir gün değiştirmek zorunda kalırsınız.
Anayasa, enflasyon politikası takip etmeyi yasaklayabilir mi?
Anayasa, işbirlikçilerin kendi ülkelerini yabancılara peşkeş çekmesini önleyebilir mi? Mesela bir ülkenin sözde seçimle gelmiş iktidarları, ülke ekonomisini IMF ve Dünya Bankası’nın emirlerine göre yönetme yetkisini Anayasa’dan mı alıyor?
Veya bir ülkenin ordusunu, başka NATO gibi bir gücün, dolayısıyla ABD’nin emrine vermek Anayasa’da mı yazıyor?
Anayasa değişikliği yapılırsa, bu durum değişecek mi?
Kamuya ait veya özel bankalar üzerinden bir ülkenin halkını soymak, Anayasa ile önlenebilir mi?
Anayasa, “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” anlayışı ile servetin “zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet” haline gelmesini
önleyebilir mi?
Anayasa değişikliği, bir ülkede insanların karnını doyurabilir mi?
Zihniyet değişmedikçe, bunların hiçbiri olmaz!
* * *
Ne olur? Türban gibi konuları istismar edenler, seçimlerde oylarını artırır, Anayasa değişikliğine sıra geldiğinde de mecburen konuyu gündemde tutarlar. Esas dertleri geniş halk kitlelerinin mutluluğu değildir. Esas dertleri Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk devleti olmaktan çıkarmaktır. Buna da yürekleri yetmez Fakat Türk’ün tanımı üzerinden mesafe almaya çalışırlar! Zaten bütün konuşmalarında bu amaçlarını sergilemişlerdir. Türk kimliği yerine Türkiyeli kimliğini yerleştirmeye çalışmış, MGK’da azar işitince bundan vazgeçmişlerdir. Fakat korku dağları bekler!
* * *
Muharrem Demiröz adlı okurumuz şöyle diyor:
“1. Lider liste hazırlıyor, bu liste seçime giriyor, lidervekilleri seçiliyor, ses yok. Yani yürütme yasamayı seçiyor, yasamanın yürütmeyi kontrolü isteniyor ve bu durum hiç tartışılmıyor!
2. Lider, eline verilen listeye göre heyet seçiyor, bu heyet anayasa taslağı hazırlıyor, lidervekilleri inceliyor ve lidervekilleri oylayacak deniyor, buna da ideolojik değil, “sivil anayasa” deniyor.
3. Parti adına taslağı inceleyen heyet bazı noktalarda uzlaşmazlığa düşüyor, bu noktalarda siyasi karar gerekir onun için lidere sunacağız diyor, bu sivil anayasa oluyor, buna ses çıkaran yok. Bu demokrasi oluyor.
4. Hepsi bir tarafa lider, Şeyh Said’in torununu Anayasa taslağını hazırlamakla görevlendiriyor, tarım bakanı yardımcı oluyor, kim ne derse desin toplumun yüzde 90’dan fazlası dışlanıyor, 340 lider vekilinden ses yok.
5. Biz milliyetçiyiz diye oy isteyip meclise girenler, diğerlerinden daha sessiz!
6. ABD görevlisi biri ‘bu ikili bizim için güvenilir kişilerdir, verdikleri her sözü tuttular’ dedi, yorumlayan dahi yok.
7. ‘Seçimde hile var’ dendi muhalefet sus pus.
8. YSK ve RTÜK muhalif televizyona ceza verdi, YSK hakkında söz yok. YSK tarafsız ve seçimde leke yok. Çünkü AB öyle rapor verdi.”
* * *
Bu çarpık tabloyu konuşmak kimsenin işine gelmez ama milleti “sivil Anayasa” diye meşgul ederler. Millet, asıl meselelere yoğunlaşırsa bakarsın hesap sorar! Türbandı, Anayasaydı derken, 6 ay idare ederler. 6 ay sonra da nasılsa başka bir konu bulurlar!
Aslında Anayasa, mevcut iktidarın bütün eylem ve işlemlerini yasaklıyor. Mevcut iktidarın bütün eylemleri Anayasa’ya, devletin temel niteliklerine aykırıdır. Hesap sormak için yasal prosedürü uygulamak gerekir. Ancak hesap soracak olanların da mazisi temiz olmadığı için ülke bir meçhule doğru gidiyor!