"Almanya dağlarında silahla gezebilir misiniz?"
Başlıktaki soruyu sorarken ne büyük lâf ettiğini düşünüyordur kim bilir… Öyle ya, taşı gediğine oturtmuş, cevap ver verebilirsen!.. Bizim aklımıza böyle zekice bir soru gelmiyor meselâ!.. Bu ağır soruyu soran yeni Meclis Başkanımız…
Yalnız bu sorunun muhatabı kim o anlaşılmıyor tam olarak… Eğer tur firmalarıysa, onlar zaten silahlı turist gezdirmiyorlar dağlarda… Yaban hayvanlarına ve başta Ren geyiklerine soruyorsa, bu tür faaliyetler onların fıtrat sahasına girmiyor… Yok eğer muhatap PKK'ysa iş değişir… Ve eminim ki PKK yöneticileri başlarını iki ellerinin arasına almış vaziyette cevap bulmaya çalışıyorlardır!..
İtiraf edeyim, Türkiye basınında yıllarca yer alan 'Helga Türk erkeklerine bayılıyor'dan sonra okuduğum en ciddi Almanya değerlendirmesi bu oldu… Taze Başkan İsmet Yılmaz haklı: Almanlar adamı dağlarda silahla gezdirmezler…
Tuhaflık şurada: Soruyu AA'nın muhabiri sorması gerekirken, Meclis Başkanı soruyor… Muhabir de şöyle bir karşılık veremiyor tabii: Merkel veya adamları teröristlerle üçüncü bir ülkenin başkentinde masaya oturur mu? Koku dışarı çıkmaya başlayınca "Görüşen şerefsizdir" diye sallar mı? Koku artık bastırılamaz hâl alınca "Biz görüşmedik, devlet görüştü" der mi?
*****
Gerçi kesin konuşmayalım, Almanlar da terörle mücadelede az falso vermediler!.. Nasıl da karşılamışlardı Baader-Meinhof teröristlerini Doğu Almanya sınırında!.. Binlerce 'sivil' eşliğinde, davul zurnayla, pardon Alman üflemeli ve yaylı çalgılarıyla… Faşing gibiydi… Sevinçten mahkeme götürdüler ayaklarına… Pişman olmadıkları hâlde Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırdılar… Yetmedi, o teröristlere otobüs üzerinde Kızıl Ordu bayraklarıyla tur attırdılar…
'Ret ve inkâr politikası'ndan vaz geçtiklerini ispatlamak için az uğraşmadılar!.. Bazı Baader-Meinhoff üyeleri mantardan zehirlenmiş, bazıları kaynanasına kızdığı için kendisini doğramış, bazıları da Bayern Münih Şampiyonlar Ligi'ne kazanamadığı için cezaevinde intihar etmişti!.. Bu ölümlerde Alman devletinin parmağı yoktu tabii olarak!..
En son iki teröristten birisi Wolfgang Grams polis operasyonu sırasında öldü… Mermi çekirdeğini kabak çekirdeği zannetmesinden kaynaklanan bir ölüm olarak kayıtlara geçmiş olmalı!.. Ama Almanya'da sonradan iktidara gelenler bunların hep 'Eski Almanya' alışkanlığı olduğunu, artık 'Yeni Almanya'da bunların olamayacağını müjdelediler…
Gazetelerini kendilerince hizaya soktular… Devleti yönetenler teröristlere yol verip, şarkıcılarıyla el ele Hamburg caddelerinde dolaşıp, birlikte ağlaşırken "Kardeşlik kazandı" manşetleri attılar… O Almanlar var ya o Almanlar, bizdeki Dolmabahçe Sarayı'ndan çok daha önce yapılmış meşhur Bellevue Sarayı'nda aile saadeti içinde mutabakat pozları verdiler…
Teröristlerle kucaklaşmanın erdemini, güvenlikçi politikaların ne kadar kötü bir şey olduğunu Alman halkına pazarlamak için Beckenbauer'li, Heidi'li, Helmut'lu, Bavyeralı Ramazan'lı âkil Alman zübükleri piyasaya saldılar mı, onların Almanya'da hayvanların bile bu işi anladığını, bazı Almanların hâlâ anlamadığını dillendirdiler mi bilmiyoruz…
*****
Şimdiki Almanya öyle değil tabii… Dağda silahlı adam filan gezdirmezler… Ülkelerine kastetmiş teröristlerin sığındığı yerlere selâm yollamazlar… Teröristlerin 'sivil' uzantıları kendilerini meşe dalıyla dürterken 'Yarabbi şükür' demezler… Topraklarına yarın kendisine ateş olarak dönecek topraklara transit geçişe açmazlar… Teröristleri 'bir kısım Alman vatandaşının lideri' olarak pâyelendirmezler, onun vizyonuna âşık olmazlar… "Sınır dışına çıkıyoruz, silahları bırakıyoruz" diyenlerce üç sene kandırılmazlar… Sadece yollarının altına değil, devletlerinin altına patlayıcı yerleştirilirken Alman halkına güzel rüyalar görmelerini dayatmazlar…
Yeryüzünde teröristlere aksine davrananlar olmuş mudur? Olmuştur elbette… Ne mutlu bize ki, terörizm karşısında ne yapacağını iyi bilen, çağı ve bölgeyi iyi okuyan, kendilerinden habersiz Ortadoğu'da yaprak kıpırdamayan hepsi birbirinden kıymetli siyasetçilerimiz, ülkesinin istikbâlini kendi istikbâlinin önüne yerleştiren yöneticilerimiz var!..
O yüzden Meclis Başkanımızın sorusu ne kadar derin, anlamlı ve kodu mu oturtan cinsten değil mi: "Almanya dağlarında silahla gezebilir misiniz?"