Allah'ım ne hale geldik
Ne demek 95 ölü ve 245 yaralı? Allah'ım! Sen büyüksün bizi koru! Yoksa bizi senden başka koruyacak sahiden kimse kalmadı...
Ortada ciddi bir devlet yönetimimiz yok... İktidar denilen ayrılıkçı, bölücü, ötekileştirici güç, 13 yılda hepimizi bir tarafa savurdu. Aramıza ayrılık tohumlarını meydan meydan ekti... Seçim seçim işledi.. Hem de senin adını kullana kullana...
Haşa! "Ayrılığı Allah istiyormuş" gibi anlattılar. Osmanlı'ya bağlayıp, geçmiş zamanı bugüne eklemlemek saçmalığına düştüler. Birlik yapanlara, diri tutanlara, iri yapanlara "iki sarhoş" deyip silip attılar. Bir yapan, iri yapan, herkesi kardeş yapan devletin adını "T.C." deyip indirdiler. Kuvvet komutanlarını hapislerde süründürdüler.
Ya Rab!
Bak Türkler ne hale geldi...
Senin yüce adını dünyanın dört bir yanına taşıyan millet bu... Kıtaları senin adın hakkı için zapt eden ve hilali diken kuvvet bu...
Acı bize...
İyi önderlerimiz yok...
Bizi sımsıkı sarıp sarmalayıp bir ve iri yapacak gönül erlerimiz de yok.
"Hoca" dediklerimiz devlet peşinde. Siyasetin büyülü sihrine kapılmış gidiyor...
"Hacı" dediklerimiz bir taraftan namaz niyaz, öte taraftan haramzadelerin ardından elinde bayrak coşkuyla yürüyor... Kötülükleri def etmiyor. Besliyorlar. Sahipleniyorlar...
Ya Rab... Bize bir hâl oldu...
Erenler bağından içenler bile şaşırdı... Bölücülerin peşinden gidiyor. Hacı Bektaş-ı Velî, orduları ihya ediyordu. Kılıcımıza çifte su verip güzeller güzeli gönlünden bir pınar gibi derya deniz akıtıyordu... Ve erenler bağından bade içenler kıtaları zapt etmekteydi... Şimdi, şimdi erenlerin bağında oturanların çoğu yolu şaşırmış, bölenler bağında öfke nöbeti tutuyor...
Ya Rab!..
Akıl ver bize...
İdrak ver...
Toptan şaşırmışız.
Ayaklar baş olmuş, baş olması gerekenler ayak. Başımızdan felaket eksilmiyorsa sebebi budur. Çünkü baş baş olmaktan çıkmış; devlet devlet olmaktan... Bundan gayrı yolumuzu düzeltecek bir ışık gerek bize. Aydınlık bir iman eri, büyük aklın kudretinden çıkan bir filozof yahut bir bilge adam...
Hatta ana...
Bilge ana lazım...
Ankara'da 95 ölü ne demek? Cizre'de kanton ne demek? Asker Mehmet'in öz yurdunda hain bir pusuda vurulup tertemiz alnından şehadet şerbetini içmesi ne demek?
Şaşkınız... Neden insanlar birbirini yok yere öldürüyor?
Neden otoriter Rusya'da, demokrat Almanya'da, özgür Amerika'da milyonlarca insan aynı vatanda din, etnik grup olarak bir ve bütün, aynı zamanda millet/ulus olarak yaşıyor da demokrasiyi benimsemiş Türkiye'de yaşayamıyor?
Çok daha vahimi...
Bak ehli salibe... Bak kiliseler toplumuna ey şaşkın...
Her yanda huzur, her tarafta sessizlik...
İşçi işinde, evli evinde, yolcu yolunda...
Ne torpil kaygısı var; ne papazlar gelip yönetimi ele alacak, yahut zorbalar hükümeti gele geçirecek korkusu. Ne cumhurbaşkanı fiili durum yaratmış, ne başbakan başkasının hizmetinde. Ne muhalefet demeç vermekten korkuyor, ne siyasal düşmanlık almış başını gidiyor...
Bir de ehli İslam'a bak... Felaket her yerde. Hac'da bile seni anamıyoruz Allah'ım...
İnsanlık onuruna yakışan demokrasinin doğduğu Ankara'da bile feryadı figan arş-ı âlâya çıkmış. Terör, her yerde terör... Her yerde korku, her yerde meçhul bir ölüm... Kim bilir nerede ne zaman, saat kaçta belirsiz...
Ya Rab...
İlahi!
Yok mu bîçarelerin kötü talihini değiştirecek bir kuvvet? Bir Mustafa Kemal'in daha yok mu? Bu iz'ansız güruhu dağıtıp, hepimizi esenliğe çıkaracak yüce adam yok mu?