Allah tarafından gönderilmiş siyasetçiler mi var?
Sağda solda birileri, seçimlerdeki başarısızlıklarını örtmek için bize sataşıyor. Bunlardan bazıları kendilerini “Türk Milleti’ne Allah tarafından gönderilmiş bir lütuf” gibi görmekte ve herkesin biat etmesini beklemektedir!
Seçim öncesinde “Solcular CHP’ye sağcılar MHP’ye oy versin” sloganını sanki biz üretmişiz, AKP’ye 10 puan kazandıran 27 Nisan bildirisini sanki biz yazmışız gibi hepsinin sorumluluğunu toplayıp bize yıkarak kendi beceriksizliklerinin faturasını çıkarmaya çalışanlar var!
Biz, bugüne kadar ortaya koyduğumuz hiçbir tavırdan pişman değiliz. Başımızı öne eğdirecek bir cümlemizi dahi kimse gösteremez. Elbette bunca kargaşa içinde hata da yapmışızdır, kimse hatadan münezzeh değildir. Ancak sonuca etki eden bir hatamız yok. Zaten bir gazetecinin yazılarıyla seçim sonuçlarını etkilediğini iddia etmek, akıl dışı bir değerlendirme olur.
* * *
Bu garipler, bizim elektronik muhtıracılarla örtülü ortaklık içinde olduğumuzu ileri sürüyor! “İrtica diye gürleyenler vatan satılırken niçin sessiz” başlıklı yazımızdan dolayı, Genelkurmay Başkanlığı’nın suç duyurusu ile 301/2’den yargılanır, hapis cezası dışında medeni ve siyasi haklardan bile yoksun bırakılmamız istenirken nasıl bir ortaklık içinde olabilirdik sanal muhtıracılarla? Bu davadan, komuta kademesi değiştikten sonra şikayetten vazgeçildiği için beraat ettim ama mahkûm olsaydım kim destek verecekti?
Bu tür uydurma iddialarda bulunmak hiçbir ahlâk anlayışıyla bağdaşmaz!
“Türkiye’nin istikbali için en doğru fikirler bizde. En iyi kitabı ben yazdım. Allah beni Türk Milleti’ni uyarmak için gönderdi. Niye benim lehime yazı yazmadın? Niye benim partime katılmadın? Niye CHP ve MHP’yi yerden yere vurmadın da şimdi onları eleştiriyorsun?” gibi bir tavır içindeler.
Bir defa, solda olsun sağda olsun, klan yapılanması ile siyaset yapılmaz. Türk Milleti’nin tamamına hitap edecek bir yapılanma kurmak, bunu kadro hareketine dönüştürmek gerekir.
Kaldı ki seçim öncesinde CHP’nin ABD ve AB çevrelerine teminat vermesini, küreselleşme taraftarı ve Avrupacı bir tutum takınmasını basında eleştiren tek biz olduk. MHP ile ilgili en ciddi eleştirileri yapan da biziz.
Seçim öncesinde elbette bu eleştirilerin yoğunluğunu azalttık. Her şeye rağmen Devlet Bahçeli’nin AKP’ye tam destek vermesini, Abdullah Gül’ün önünü açmasını, PKK temsilcileriyle el sıkışmasını, hazırlanan CFR anayasasına sessiz kalmasını beklemiyorduk; evet ama diyelim ki bizden şikayet edenlere tam destek verseydik, yüzde yarım yerine yüzde bir oy alsalardı ne değişecekti?
Ramazan’ın ilk günü böyle bir yazı yazmak istemezdim. Hatta bu konuya zaman ayırmaya bile değmez ama sessiz kalırsak birileri iddiaları kabullendiğimizi zannedebilir!
Haddini bilmeyenlere bildirmek gerekir!
* * *
Biz, Türkiye’de her türlü düşünce hareketinin kontrol altına alınmaya çalışıldığını biliyoruz. Bu sebeple kendimiz bağımsız hareket ettiğimiz gibi herkese de bu yolu tavsiye ediyoruz. Hiçbir siyasi hareketin sorumlusu değiliz, yetkilisi değiliz. Şurada kendi birikimimize dayanarak tespitlerimizi ortaya koyuyoruz; hepsi bu!
Aklıselim sahibi olan kişi, başkasında kusur aramadan önce, bir defa olsun kendisine bakar! Biz, bu muhasebeyi her zaman yapanlardanız. Türkiye üzerinde uygulanan toplum mühendisliğini bir gazeteciye maletmek ise ne insafla bağdaşır, ne İslâm ile!