Akşener'den doğru tespit

"6''lı Masa dağılacak mı?, "Altılı masa adayını açıklayamadı. Niye açıklamıyor? Aday kim olacak?"

Altılı Masa şöyle, Altılı Masa böyle.

"Şunlar bir dağılsa, dağılsa da vurgun düzenimiz sürse" diye bakanlar kadar, bir de abartılı bir merak içinde olacakları seyredenler var.

TV''ler gece yarılarına kadar bunu tartışıyor.

Doğrusunu isterseniz boş tartışmaların hiç birini seyretmiyorum. Fal bakar gibi yayın olmaz.

Neden?

Çünkü akılcı (rasyonel) değil.

Yıkılır desen de olur, yıkılmaz desen de olur. Doğrusunu bilmek kesinlikle zamana ve gelişmelere bağlı. Öyle ise niye boşu boşuna onları seyrederek zaman harcayayım.

Kaldı ki Türkiye''nin önünde duran asıl büyük mesele o değil ki. Asıl sorun, öncelikle, rejim/ sistem sorunu. Bağlı olarak enflasyonun yarattığı yoksullaşma.

Yönetimin ve sistemin birlikte yarattığı işsizlik. Bağlı olarak insanların gelir dağılımındaki bozulma, eşitsizliğin artması.

Adalet sisteminin siyasallaşması, hukukun geriye gitmesi, vb.

Bunlar dururken adamlar tutuyor, "Altılı Masanın adayı kim olacak" diye saydırmaya. Olur-olmaz eleştirilerle zamanı öldürmekte bir numarayız.

Bakın ne diyor İYİ Parti lideri Akşener: "Partili Cumhurbaşkanlığı''nın yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem adına mücadele ederek bunu konuşarak yaptığımız son seçimdir. Bu seçimi almak zorundayız. Bu seçimde başarmak zorundayız. Türkiye ölmez, bitmez ama varsayın kaybettik ondan sonra bir daha parlamenter sistem konuşulamaz. Bundan sonra hep tek adamı seçmek zorunda kalırız" dedi.

İşte Türkiye''nin odaklanması gereken konu bu.

Sen özgürlüklerini kayıp etmişsin, gelir dağılımın bozulmuş, ülkenin yiyicileri ile yoksulları arasındaki uçurum gittikçe katlanıyor, ama sen halâ "kimi seçsem" diyorsan, kusura bakma, evine hırsız girmiş birinin, düğünde ne giysem acaba diye düşünmesine benzer bir yanılgı ya da aymazlık içindesin demektir.

Bu sebepledir ki, Türkiye halkının birinci sorunu, içine düşürüldüğü bataktan çıkmaktır. Bunun yolu da elbette seçimdir.

Türk Milleti, "Atı alanın Üsküdar''ı geçme" yöntemiyle kayıp ettiği Parlamenter sistemi geri getirmelidir. Kendisine ve büyüklüğüne, aynı zamanda tarihsel geçmişine yakışan budur.

Çünkü bu millet, "Milletin kaderini yine milletin kendisi tayin edecektir" amacıyla, vatanı kurtardıktan sonra, "Hâkimiyet Milletindir" sonucuna ulaşmıştır.

Dahası, bu sonuca ulaşmak için sınav vermiş ve başarıyla geçmiştir.

Kurtuluş Savaşını, 1920''de, dualar, kurbanlar keserek açtığımız Büyük millet meclisi ile kazandık. Bu sebepledir ki egemenliği şehit vererek, kanımızı dökerek hak ettik. 2016''da adına birilerinin "Türk usulü" diyerek elimizden almasına izin vermiş görünsek de, Akşener''in dediği gibi, şimdi bu seçimde geri almak zorundayız. Çünkü onun sahibi millet olarak biziz.

Kişiler değil.

Partiler değil.

Zümreler hiç değil.

Doğrudan doğruya, anamızın ak sütü kadar bizim olan, özgür ve baskı altında olmayan parlamentomuzu, vesayet altında olmayan ve dahi vesayeti (hele hele kişisel vesayeti) asla kabul etmeyen milli irademizin gerileyen gücünü, yüksek bir bilinçle geri almak zorundayız.

Türk Milletine yakışan budur.

Kendi irade gücüne tek kişinin vesayetini getiren bu ucube sistemi yenmek ve kendine ait olana sahip çıkarak ayağa kaldırmaktır.

Altılı Masa''nın adayı, işte bu dönüşümü yönetebilecek yeterlikte (liyakatte) biri olmalıdır. Adının Kemal, Mansur veya Ekrem olmasının hiçbir önemi yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları