Akşener neden 'evet' desin?

Hatırlayın lütfen. Yer Manisa. Akşener, 2019 Mart sonunda elinde çantayla kürsüye çıkmıştı. Çantanın içinde, Kur''an-ı Kerim, Türk bayrağı, seccade, tespih, iki elbise ve başörtüsü vardı.

Ne demeye getiriyordu?

"Madem beni hapsedeceksiniz, öyle ise ben hazırım" demeye getiriyordu.

Neden böyle yapmıştı?

Çünkü siyasal rakibi ve işbaşındaki iktidarın en güçlü muktediri olan Erdoğan tarafından tehdit edilmişti.

Şimdi, aradan yıllar geçti. Dereler çay oldu. Parti büyüdü, boy gösterdi. Dahası, iktidar adaylarının en güçlüleri arasına girdi. O günlerde tehdit eden, sonrasında, her defasında küçümseyerek konuşan ve çoğu kere de yerli yersiz Fetöcü olmakla suçlayan aynı Erdoğan, bu defa "İYİ Parti''nin onlarla ne işi var" diyerek fark yaratıcı bir söylemde bulundu.

Olumladı.

Şimdi herkes, niye böyle yaptı diye sorup tartışıyor.

Cevabı çok basit. Seçime gidiyoruz ve AKP ile birlikte toptan Cumhur İttifakı kayıp ediyor. Bu kayıp, olağan gibi görülse de öyle değil.

Birincisi, iktidarın kendilerine bahşettiği konfor gidiyor.

İkincisi, iktidarın devlet imkânlarını kullanarak zenginleştirdiği, hem siyasi ve hem de ticari ortaklar kayıp ediyor.

Üçüncüsü, iktidar süreci boyunca devlet raporlarına geçmiş, Sayıştay''ın ''düzeltin'' demesine rağmen düzeltilmemiş, halkın vergilerinden oluşan bütçenin zarara uğratılması söz konusu.

Dördüncüsü, ayyuka çıkmış yolsuzluk iddiaları kadar, itiraf edilmiş yolsuzluklar var. Yapanın yanına kâr kalmış. Ortada duruyor.

Peker''in iddiaları ise hiç soruşturulmadı.

Meclis''e sunulan ve muhalefet tarafından "araştırılsın" denilmesi karşısında AKP-MHP oylarıyla soruşturulmasına izin verilmeyen onlarca önerge ve dosya var. Bunlardan bir kısmı bizzat İYİ Parti tarafından verildi. Hepsi reddedildi. Böylece MHP de, AKP''nin yolsuzluklarına kendini siper ederek fiilen ortak oldu.

Milliyetçi olduğunu iddia eden MHP''nin bu hâle getirilmesi üzücü. Çünkü milliyetçilik, özde ve temelde, varlığına ideolojik dayanak yaptığı millet toplumunun çıkarını her şeyden üstün tutmaktır.

Millet olmadan milliyetçilik olabilir mi?

Daha bir ay kadar önce, CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz elinde bir tomar dosya ile (hepsi de resmî belgeli) TBMM''de araştırma istiyordu.

N''oldu?

Reddedildi.

Bütün bunlar ve daha başkalarına bakıldığında AKP gidişi sıkıntılı bir süreçte, önünü göremiyor veya görüyor, ama büyük endişeleri var denilebilir. Bir kaç konuşmasında Kılıçdaroğlu, "Beşli çete benimle görüşmek istiyor" dedikten sonra, onları nasıl reddettiğini anlattı.

Erdoğan''ın Akşener''e "İYİ Parti ötekilerden farklı" anlamında bir mesaj göndermesi, belki de Kılıçdaroğlu ile kurulamayan veya aralanamayan diyalog kapısının Akşener''le aralanacağı düşüncesidir.

Bilemiyoruz.

O da değilse, birçok yorumcunun yaptığı "İYİ Parti''yi yanına çekerek 6''lı Masa''yı dağıtmak istiyor" görüşü veya her ikisi birden olabilir.

Her iki durumda da öne çıkan şey şudur: İYİ Parti anahtar parti durumuna gelmiştir.

Siyasal sisteme bütüncül bakıldığında, özellikle iktidar ve ortaklarının, siyasal iletişimde sınıfta kaldıkları bir vakıadır. Onlar, maalesef, dış politikada olduğu gibi, iç politikada da, iletişim yerine çatışmayı seçtikleri için İYİ Parti''ye yönelik sözleri inandırıcı olmaktan çıkıyor.

Türk siyasal sistemine genel olarak bakıldığında manzara şudur: AKP ve beraberindeki Cumhur ortakları siyaseti çatışma, dolayısı ile iletişimsizlik üzerinden yürütürken, 6''lı Masa ve Millet İttifakı ise iletişim, diyalog ve istişare üzerinden yürütmektedir. Esas başarı buradadır.

2019''da elinde çantayla halkın karşısına çıkan Akşener, şimdi tehdit eden, çatışmacı, iletişime kapalı siyasete neden evet desin?

Yazarın Diğer Yazıları