AKP iktidarı ve Malazgirt'in rövanşı!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Yaşadığımız sıkıntılar geçicidir ama emin olun elde edeceğimiz kazançlar nesiller boyu devam edecektir." dedi.
"Türkiye''yi, kendi çizdikleri siyasi ve ekonomik sınırların dışına çıkartmamak için ellerinden geleni yapanlara rağmen" 2023''ün, büyük ve güçlü Türkiye hedefinin eşiğinde olduklarına işaret eden Erdoğan, sadece bununla kalmayıp, gençlere bırakacakları en büyük miras olarak gördükleri Türkiye''nin, 2053 vizyonunu da yavaş yavaş şekillendirmeye başladıklarını söyledi.
***
Peki nedir yavaş yavaş şekillenen 2053 vizyonu?
Bilindiği gibi Türkiye''nin siyasi istikameti, kurucu irade tarafından çizilmiştir. Türkiye''nin Anayasa''nın ilk dört maddesinde ve başlangıç ilkelerinde belirtilen bu istikametten çıkmaması için kurucu irade tarafından alınan tedbirler vardı. "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebed muhafaza ve müdafaa etmektir" sözü, bu tedbirlerin manevi çerçevesidir.
AKP iktidarında, Türkiye''nin kurucu çizgisini koruyan bütün hukuki dayanakların yok edilmesi, "Ne mutlu Türk''üm diyene" sözünün dağlardan taşlardan silinmesiyle başladı. Son uygulama, Zonguldak Valiliği''nin dış cephesindeki "Gençliğe Hitabe" levhasının kaldırılması ve kesilip ters çevrilerek valilik binası önündeki mazgalların kapatılmasında kullanılmasıdır.
***
AKP iktidarının 2023 vizyonunu Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum açıklamıştı. Uçum, 30 Aralık 2015 tarihli ve "Türkiye''nin Demokratik Bütünlüğü" başlıklı yazısında aynen şöyle diyordu:
"Türkiye toplumunun, Kürt sorunu da içinde olmak üzere tüm sorunlarının çözümüne ilişkin yeni siyasal perspektif; yerelden temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve yerelden merkeze kadar örülen meclisler sistemi ile halk-devlet ilişkisini yeniden yapılandıran bir içeriğe sahiptir.
Ülkemizin Kurtuluş Felsefesi, 1920 Meclisinde ve 1921 Anayasa''sında karşılığını bulan ''Kapsayıcı Anadolu Felsefesi''ydi. Bütün Anadolu kimlikleri eşit unsurlar olarak sürecin içindeydi. 1924''le birlikte Kuruluş Felsefesi''ne geçildi ve bu Kuruluş Felsefesi -- dışlayıcı ve baskıcı -- ulus yaklaşımı üzerine kuruldu. Bu felsefeden ise, tek etnik ve lengüistik (dilsel) kimlik esaslı Türk Milleti ideolojisine dayanan devlet pratikleri çıktı.
Kuruluş Felsefesi, 2002''den itibaren Türkiye Toplumu tarafından tasfiye sürecine sokuldu. Türkiye Toplumunun bugün oluşturmaya çalıştığı millet, artık Türkiye Milletidir.
Yani, dışlayıcı ve baskıcı Türk Milletinden kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye Milletine geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur. Gerçekten de Türkiye Toplumu, özellikle AK Parti hükümetleriyle birlikte bir Türkiye Milleti inşa süreci yürütüyor."
***
Abdullah Öcalan da "Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye''nin yaşadığı sorunların çözülmesi için 1921 Anayasası''nın günümüze uyarlanması gerekir" diyor. Bunu da "Mustafa Kemal, Birinci Meclis döneminde Türk demedi, Türkiye halkı dedi, Türk Milleti demedi, millet dedi" gibi kabullere dayandırıyor.
Avukat Gülseren S. Aytaş hatırlatmıştı:
"1-2 Kasım 1922''de Birinci Meclis''in çıkardığı ''Saltanatın Kaldırılmasına Dair Kanun''da Türkiye''nin millî bir Türk devleti olduğu ifade edilmektedir... Birinci Meclis kararıyla sabittir ki bu esas devletimizin temel ilkesidir; hiçbir suretle değiştirilemez."
***
Mehmet Uçum, Anayasa referandumu sürecinde de şunları söylemişti:
"Yeni Anayasa ihtiyacımız bu değişiklikten sonra çok daha güçlü hale gelecek. Sayın Bahçeli, ''merdiven teorisi'' açıklaması yaptı, ''Türkiye''nin hukuk ihtiyacını adım adım karşılayalım'' dedi. Bu iş birlikleri devam ettirilirse MHP ile birlikte yürünebilir. Gelecekte çok farklı siyasi aktörler de yeni anayasal sistem değişikliğinde rol alabilir."
Peki 2023''te Türk''ü Anayasa''dan çıkarmayı hedefleyenler, 2053''te "Türkiye milleti"ni de çıkarmaz mı? 2071''de de Malazgirt''in rövanşını almak istemez mi?