AKP iktidarı, çözüm sürecini mi özledi?
Bilkent Üniversitesi, Finlandiya Dışişleri Bakanlığı ve Kriz Yönetimi Girişimi-Martti Ahtisaari Barış Vakfı’nca, Ankara'da, iki ülke arasındaki ilişkilerin 100. yıl dönümü dolayısıyla “Martti Ahtisaari Mirası: Barış” konulu bir seminer düzenlendi.
Seminerde Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran konuşmacı olarak yer aldı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, konuşmasında, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari ile çeşitli pozisyonlarda çalışma imkânı bulduğunu belirterek, Ahtisaari'nin barışı sağlama ve arabuluculuk konusunda modern tarihte önemli yeri olduğunu söyledi.
Stubb, Ahtisaari'nin Afrika, Avrupa ve Asya'daki sorunlara çözüm getirmek için çabaladığını ve "Türkiye'nin dostu" olduğunu iddia etti.
Stubb, özellikle büyük meselelerde ABD ve Rusya gibi süper güçlerin, Ahtisaari’nin olaya müdahilliğini istediğini açıkladı.
***
Peki eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin müdahil olduğu, arabuluculuk yapmaya çalıştığı süreç neydi? Çözüm Süreci değil mi? Devlet, masaya oturduğu PKK’nın taleplerini Meclis’e getirme sözü vermiş ve Ahtisaari bu süreçte aktif rol almıştı.
Çözüm sürecinde, bütün önerileri TESEV ve başkanlığını Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu gibi kuruluşlar geliştiriyor ve hem dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a hem de dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunuyordu. Ahtisaari, Bosna, Kosova ve Endenozya’da da benzer yöntemlerle çalışmıştı.
Oslo'da PKK ile Türk devletini masaya oturtan oyunu sahneye koyanlardan Martti Ahtisaari, Ankara'da Tayyip Erdoğan ile görüşmüştü. Ahtisaari, Oslo’daki görüşmelere müdahil olduğunu açıklamış, PKK da bunun üzerine Ahtisaari'nin “üçüncü göz” olabileceğini duyurmuştu.
***
Dışişleri Bakanlığı, şimdi de Ahtisaari’nin anılmasına bakan yardımcısı düzeyinde katılarak destek veriyor. Zaten, Ahtisaari’nin desteklediği Oslo görüşmelerinde PKK ile Türkiye adına masaya oturanlardan biri bugün Dışişleri Bakanı olan Hakan Fidan idi.
Fidan, o görüşmede, “Tayyip Erdoğan’a ‘Abdullah Öcalan ile vizyonlarınız yüzde 95 oranında örtüşüyor’ dedim” demişti. Fidan’ın “örtüşüyor” dediği vizyon, merkezi yönetimin, yetkilerinin büyük bir kısmını yerel yönetimlere devretmesiyle ilgiliydi.
Oslo görüşmelerinde konu şöyle geçiyordu:
Hakan Fidan: (Türkiye temsilcisi) Biz bunu (yerel yönetimlere yetki devrini) yapamadık, yani Cumhurbaşkanı iki defa geri çevirdi. (Ahmet Necdet Sezer’i kastediyor) Aldı Anayasa Mahkemesine götürdü o zaman, kaldı gitti. Şimdi bu son derece verimliliğe dayalı bir şeydi. Hani siyasetle, ideolojiyle falan filan da alâkası yok bunun, aklın yoludur bu.
Sabri Ok: (PKK temsilcisi) Evet.
Hakan Fidan: Yani daha fazla işi aşağıdakilere devredersen merkez de daha anlamlı işlerle uğraşır.
Sabri Ok: Daha stratejik düşünsün.
Hakan Fidan: Daha anlamlı işlerle daha büyük bir şeylerle ve Türkiye’nin gideceği yer de odur. Yani ben size burada siyasi iktidarın psikolojisini fikrini ve parametrelerini elimden geldiğince şeffaf bir şekilde bir taraftan yansıtmaya çalışıyorum.
Sabri Ok: Sağ olun.
* * *
Ahmet Necdet Sezer, 2004 yılında, İl Özel İdare Yasası’nı “Yerinden yönetim, Anayasa’da ‘devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmezliği ve yönetimin tümlüğü’ ilkeleriyle sınırlandırılmıştır” gerekçesiyle veto etmişti.
AKP, sonradan o yasaları, Abdullah Gül döneminde, paket yasaların içine yedirerek tek tek çıkardı. Güneydoğu’da PKK’nın alan hâkimiyeti kurarak etrafına hendekler kazdığı şehirlerde hükümet rolünü üstlenmesine de 7 Haziran seçimlerini kaybedene kadar seyirci kaldı. Erken seçim kararı alınıp terörle mücadele başlatılınca AKP tekrarlanan seçimi kazandı. Şimdi AKP iktidarı, Türkiye’yi Oslo’da PKK ile masaya oturtan adamı neden anıyor? Çözüm sürecini mi özlediler?