ABD ile ordu arasında kalan Erdoğan mı, Rusya mı?
Rusya’nın eski Dışişleri Bakanı Yevgeni Primakov, Moskovskiye Novosti gazetesinde köşe yazısı yazıyor.
Primakov, ABD’nin bir yandan Türkleri askeri operasyon planından vazgeçirmek için yoğun çaba harcadığını, diğer yandan da “Ermeni soykırımı” karar tasarısı ile Türkiye’yi iki yönlü baskı altına aldığını belirttikten sonra şöyle diyor: “Türk Ordusunun peşmergelerle çatışması durumunda Washington’un Irak ve Türkiye politikası zora girecek. Ancak, burada önemli bir husus daha var. O da Türkiye’deki kamuoyunun hükümete baskı yapmasıdır. Bakalım, Başbakan Erdoğan, aylardır Türk askerlerine silahlı saldırılar düzenleyen ’PKK savaşçıları’nın üzerine gitmeden, ülkedeki nüfuzlarını yeniden kazanmak isteyen askeri çevrelerin tutumunu önemseyecek mi? Kaldı ki ordu, Kürt savaşçılarına son derece kızgın olan Türk halkının desteğini almış durumda.”
Primakov ABD ile ordu ve halk arasında kalan Erdoğan için “Son derece güç durumda” diyor ve “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan iki taraflı baskı altında” başlıklı yazısını, “Bence, Türkiye ABD ile mutabakata vardıktan sonra, geniş çaplı bir operasyon yerine sınıra yakın bölgelerde lokal operasyonlar yapmakla yetinecektir. Türkiye’nin Irak’a müdahale etmemesi, Rusya’nın menfaatlerine de uygun bir durumdur” diye bitiriyor.
* * *
Demek ki Türk kamuoyunun hükümete baskısı ve ordunun halkın desteğini almış olması dış
çevrelerde de belirleyici unsur olarak görünüyor. Dışarıdan bakınca da Erdoğan’ın halk ve ordu ile ABD’nin baskısı arasında kaldığı fotoğraf gibi net!
Peki, Türkiye doğrudan kendisine yönelik bir saldırı söz konusu iken bugünlerde ne ile uğraşıyor?
İsrail ile Filistin arasındaki sorunun barışçı bir yolla çözülmesi için! Çankaya, Dışişleri, CNN Türk, NTV ve basındaki bütün Yahudi lobisi seferber!
Filistin sorununun barışçı yolla çözümünü en çok İsrail istiyor. Çünkü İsrail, ABD ile birlikte İran’a yönelik saldırı sırasında Arap kamuoyundan destek almak istiyor. Arap ülkeleri de bunun için Filistin sorununun çözülmesini şart koşuyor. Dolayısıyla ABD’nin girişimi olan Annapolis toplantılarına katılımın geniş olması için, Türkiye’nin devreye girmesi gerekiyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi; her şey
İsrail için!
Üstelik İsrail, Hizbullah’a yenilmiştir. Öyle ki İsrail ile Hizbullah arasına bile Türk askeri yerleştirilmiştir.
Somali’ye, Bosna’ya, Afganistan’a ve Kosova’ya davet edilen Türk askeri Irak’ın kuzeyinde istenmiyor. Çünkü, Türkiye’nin burada Barzani yönetimini yıkması ve Kürt, Türkmen ve Arap olan yerli halkın desteğini alarak bölgede kalıcı olması, ABD ve İsrail’in çıkarlarını bozduğu gibi Rusya ve İran tarafından da tehlikeli bulunuyor. Oysa, Rusya ve İran’ın bütünlüklerini korumaları, Türkiye’nin bütünlüğünü korumasına bağlıdır.
* * *
Türkiye Irak’ın kuzeyindeki sorunu çözmezse, kendisi çözülecek! Türkiye çözülürse, Rusya ve İran’ın bütün stratejik hesapları suya düşecek. Onların da çözülmeleri kaçınılmaz olacak. Çünkü Arap kamuoyunu da yanına almış olan ABD, İsrail’in desteğinde Orta Doğu ve Orta Asya enerji kaynaklarına sahip olmak için doğrudan İran’a yüklenecek. İran etkisizleştirilmeden önce Pakistan’ın karıştırılması da bu projenin gereğidir. Pakistan da düşerse İran, Doğudan, Batıdan ve Güneyden kuşatılmış olacak. Gürcistan’daki Rusya-ABD çekişmesi ABD’nin lehine sonuçlanırsa ki şu anda bu ülkeyi Soros’un çocukları yönetmektedir; kuşatma tamamlanmış olacak!
Ondan sonra İran ve Rusya derdine yansın! İran ve Rusya’nın şu andaki tek çaresi, bütün
güçleriyle Türkiye’ye her alanda destek vermektir! Primakov, bu tabloyu iyi bildiği halde Rus kamuoyunu yanıltıyor.