3000 kişilik şerefsiz meselesi
Boş boğazı Cehennem’e atmışlar, ‘Burada odun az’ demiş... Şu ‘çantadaki 3000 kişilik şerefsiz listesi’ni duyar duymaz aklıma bu atasözü geldi...
İnsanlar kendilerine ve temsil ettikleri kurumlara ancak bu kadar zarar verebilirler... MHP’nin tıpkı ‘kendisi içeride, fikri iktidarda’ saçmalığından daha çok konuşulacak ve belki de uzun yıllar önüne çıkacak bir hamâkat cümlesiydi bu...
Aslında iyi niyetle yapılan uyarıları bile ‘acaba’larla karşılayan ve hayata hep şüpheyle bakan anlayışı, çok değil, bir ay önce şu satırlarla ikaz etmiştik:
“Başkaları ‘yanlış’larını bile çok daha iyi pazarlarken, MHP sözcülerinin ‘doğru’larını anlatmaktaki yetersizliği nasıl fark edilmez? Hele bir ‘gazeteci’ baş danışman var, kendisini dinlerken içi daralmayan partili kaldı mı?”
* * *
Bu danışmandaki çam devirme potansiyelini biz görüyoruz da, mesai birliği içinde olanlar nasıl görmüyorlar? Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ve sonunda beklenen oldu...
Söz konusu başdanışman, siyasetten gelme değil, ülkücü hareketle hiç ilgisi yok... Konuya o kadar uzak ki, Artvin’in Yusufeli ilçesiyle, Yusufiyeliliği ayırt edemeyip, “Yahu bu MHP’de de ne kadar Yusufelili varmış” diye hayret edebilecek kadar uzak... Ama ne hikmetse, partinin seçilmiş milletvekillerinden daha çok konuşma yetkisine sahip... Varsa şöhretini magazin gazeteciliğinden elde etmiş bu kişi nasıl danışman olur, o da yetmez nasıl ‘baş’ danışman olur, ilginç doğrusu...
Sadece onunla ilgili değil, genel anlamda partiyi medyada temsil edenlerin yetersizliğiyle ilgili uyarılarımız, aslında tabanda var olan ve bizlere de yansıyan genel bir rahatsızlığın yazıya dökülmesiydi...
* * *
3000 kişilik liste var mıdır gerçekten? Kesinlikle yoktur... ‘Fişleme’ anlamında suç olan ve yarınlarda ‘infaz listesi’ gibi dillendirilecek olan bu ifade, varlığını anlamlı hâle getirmek isteyen bir kafanın düşüncesizce üfürmesinden başka bir şey değil... Zararı ise tabii ki partiye...
Bu sorumsuzluk mutlaka baş ağrıtacak... Daha şimdiden “Bunlar evlerin kapılarına çarpı işareti koyarak, insanları hedef hâline getirmişlerdi, oluk oluk kan döktüler” yalanları sıraya girdi... Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı yeniden yamama işlerine bu ifade yataklık etmeye başladı bile...
Yarın herhangi birinin başına bir iş geldiğinde “Çantadaki isimler arasında var mıydı?” diye MHP’ye soranlar çıkacak... Parti herhangi bir gerilim ve kaos durumunda fatura gönderilecek adreslerden birisi yapılacak... Bunu maalesef yaşayacağız ve göreceğiz... Sanki MHP legal bir parti değil de, çekmecelerinde, çantalarında, ceplerinde ‘infaz listeleri’ bulunanların illegal örgüt!.. Bu haksızlığı yapma hakkını, kim kime hangi hakla verebilir?
* * *
MHP tarihi boyunca çok ağır imtihanlardan geçmiş parti... Bu tür saldırıları da aşabilir, gereken cevapları verebilir... Ama problem şu: Parti bu tür boş boğazlıklar ve yetersizlikler dolayısıyla neden hep kendisini savunmak durumunda? Neden mesaisini, enerjisini ve zamanını ne olduğunu değil de, ne olmadığını anlatmaya ve ispatlamaya ayırmak mecburiyetinde?
Kendinize kurmay veya danışman yaptığınız kişiler elbette insandır ve hata yapabilir... Burada devreye girmesi gereken ‘kurmay akıl’dı ve öngörebilmeliydi... Bunu göremeyenlere “İkna edeceksiniz” başlıklı yazımızın ilk paragraflarını tekrar hatırlatalım:
“Muhtemelen bu kanaatler kendilerine aktarılmıyor... Zaten kendilerinin de “Halk veya parti tabanı ne düşünüyor?” sorusuna cevap niteliğinde bir araştırmaları yok galiba... Eğer ihtiyaç hissedilmiyorsa bu bir meseledir, yok araştırılıp bir sıkıntı görülmüyorsa bu ikinci bir meseledir...
Halka ve parti tabanınıza bir sorun bakalım, televizyonlara veya gazetelere gönderdiğiniz sözcü, kurmay veya danışman, adına ne derseniz deyin, nasıl bir etki bırakıyorlar hedef kitlenin gözünde?”
Keşke sorulmuş olsaydı değil mi?