Yine istihbarat tartışması!
Başbakan Tayyip Erdoğan, Şırnak’ta 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalama olayıyla ilgili olarak “Burada 40 kişilik bir grubun olması.. Daha önce gerek Gediktepe, gerek Hantepe’de alınan talihsiz neticelerde de silahlar bu tür hayvanlarla taşınmıştı ve niçin işte bunlara müdahale edilmedi diye o zaman da yine yazılı ve görsel medyada herkes bu tür eleştirileri yapmıştı” diye görüş bildirdi.
Biz de dün “Üç saat içinde ve gecenin karanlığında yeterli değerlendirme yapılamadığı; ’Büyük bir terörist grubu tespit edildiği halde Genelkurmay’daki gecikme yüzünden teröristler vurulmadı yaygarası yapılabilir’ gibi düşüncelerin baskısı altında “bombalayın” emri verildiği anlaşılıyor” yorumu yapmıştık. Tayyip Bey de bu gerçeğin altını çiziyor..
***
Erdoğan, istihbaratı kimin verdiği konusunda da “Bazı köşe yazarlığı yapan cambazlar var; bunlar istihbarat teşkilatımızı bizden daha iyi biliyorlar. Güya MİT’in verdiği bilgilerle bu olmuş. MİT’in son anda verdiği bir bilgi yoktur” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Genelkurmayın açıklaması.. ‘İstihbarat aldık’. Kim verdi bu istihbaratı? Herhalde bir yetkili çıkıp soracaktır. Kendi ülkesinde istihbarat kaosu yaşayan bir ülke nasıl olur da Orta Doğu’da güçlü bir ülke olabilir” diye sordu.
Kılıçdaroğlu “33 kurşun benzetmesi” hatırlatılınca da “35 yurttaşımızın hayatını yitirmesini 33 kurşun olarak telakki edebilir miyiz? Bu benzetme olabilir mi? Olur tabii, AKP’nin 33 kurşununun 2011 versiyonudur bu. Orada da kaçakçılar öldürülmüştü, burada da kaçakçılar öldürüldü. Orada silahla, burada da silahla, uçakla. Onun için 2011 versiyonu dedim” şeklinde konuştu.
33 kurşun açıklaması yersizdir. Çünkü son olayda, hata vardır ama kasıt yoktur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “Bu ani gelişme nereden çıkmıştır? Siyasi iktidar bir operasyon kusurundan bahsedeceğine Türk milletine gerçeği anlatmalıdır. Sigara kaçakçısı olarak kullanılan kişiler oraya nasıl gelmiştir? Kim yönlendirmiştir? Sağlıklı bir istihbarat neden temin edilememiştir” diye sordu.
İki genel başkan da yanlış istihbaratın sebebini soruyor. Bu konu en ince ayrıntısına kadar soruşturulmalıdır.
Soykırım iddialarını çürüten tutuklanıyor!
Bir diğer konu da Tayyip Bey’in Ermeni soykırımının inkârını suç sayan yasayı kabul eden Fransa’ya karşı Türkiye’nin izleyeceği yolu açıklaması..
Erdoğan, “Türkiye’yi sıkıştırmak için bir araç olarak kullanılan, hem terör meselesine hem de 1915 olayları meselesine karşı bizim yapmamız gereken, bilimin, bilginin ve tecrübenin rehberliğinden istifade etmektir. O sebeple bilim camiamızdan, araştırmacılardan, üniversitelerimizden ben özellikle rica ediyorum: Lütfen, yakın tarihimize ilişkin çalışmalara çok daha fazla ağırlık verelim. Üniversitelerde bölümlerle, kürsülerle, enstitülerle, yakın tarih çalışmalarını daha da yoğunlaştıralım, daha cazip hale getirelim. Unutmayalım ki bilimin boş bıraktığı alanı, işte son günlerde gördüğümüz gibi popülist siyasetçiler, ırkçı ve ayrımcı istismarcılar dolduracaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.
***
Çok güzel ama Ermeni konusunda son yılların en ciddi araştırmalarını yapan, Rus ve Ermeni belgeleri ile Ermeni iddialarını temelinden çürüten Mehmet Perinçek nerededir şimdi? Silivri’de değil mi? Peki Tayyip Bey, kendisi ile ilgili iddialardan oğlunun sorumlu tutulmasına isyan etmez miydi? Baba Doğu Perinçek, Ergenekon’dan yargılanıyor.. Son 8 yılı Moskova arşivlerinde çalışarak geçiren genç bir bilim adamı olan oğlundan ne isteniyor peki?
Yine Fener Rum Patrikhanesi’nin Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olarak giriştiği faaliyetlere karşı en ciddi bakış açılarını getiren Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol nerededir? O da Silivri’dedir ve kimse ondan bahsetmiyor. Onun başına gelen bu işlerin sebebi de Fener Rum Patrikhanesi ile yaptığı siyasi mücadele olmasın!
Yine misyonerlikle ilgili bilimsel çalışma yapan Zekeriya Beyaz gibi hocaların soruşturmadan geçirildiğini de unutmayalım..