Yeni kabineye İstanbul ve Ankara'dan bakmak!
Yeni kabinede İstanbul Valisi'nin İçişleri Bakanı, önceki dönem iktidar adına Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Mehmet Özhaseki'nin ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı yapılmasının ne anlama geldiğini muhalefet anladı mı acaba?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci tur seçim akşamı Kısıklı'da yaptığı konuşmada yerel seçim kampanyasını da başlatmıştı aslında… Son yazımızda bu konuya temas etmiş ve hedefin başta İstanbul ve Ankara olduğunu ifade etmeye çalışmıştık…
Yeni Bakanlar Kurulu'ndaki bu iki hamleyi İstanbul ve Ankara belediyelerinin geri alınması için başlatılan programın parçası olarak görmek gerekiyor…
İktidar imkânları kullanılarak girilecek seçimlerle ilgili esas hamlenin ne olacağının altını önceki yazımda şöyle çizmiştim: "İktidar cenahından gelen haberler, hem İstanbul, hem de Ankara için 'milliyetçi kimliği baskın olan' veya 'milliyetçilerden oy alma potansiyeli' yüksek adaylar üzerinde durulduğunu işaret ediyor…"
İşin açığı, iktidar tarafından çok boyutlu bir kampanya ayaklarını yere vura vura geliyor… Muhalefet bunu görüp anlayabilecek mi, anlasa da tedbir geliştirebilecek mi emin değiliz…
***
Ülkemizde muhalefetin en ciddi problemlerinden birisi, doğru öngörememek ve dolayısıyla geleceği doğru kurgulayamamak…
Muhalefetin açısından hiç bitmeyen risk alanını Temmuz 2022'deki 'Siyasette sonucu kemik kitleler belirlemiyor' başlıklı yazımda tanımlamaya çalışmıştım… İzninizle bazı bölümlerini yeniden paylaşmak istiyorum:
Kitleler muhafazakârdır... Belirsiz bir geleceğe sürüklenmektense, beğenmeseler bile 'statükonun yanında yer alma' özellikleri daha baskındır... 'Daha kötü'ye savrulma ihtimali onları hep korkutur ve 'var olana rıza' öne çıkar...
Ülkemizde muhalefet dili, daha çok iktidarları 'kötüleme'ye yöneliktir... 'Daha iyi bir hayatı önerme ve bunu becerebilecek güce sahip olduğunu gösterme' konusunda genellikle zayıftır... Mevcudu eleştirerek ve halkın zaten yaşadığı sıkıntıları tekrar tekrar göze sokarak sonuç alabileceğini umar...
Oysa tılsım, 'daha iyi, daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu' bir hayatı önerme ve kitleleri buna ikna etme potansiyelinde...
Siyasî iktidar, elde ettiği büyük güçle bütün profesyonel teknikleri kullanarak, kendince 'yeni Türkiye' inşa etti ve muhalefeti 'eski Türkiye'nin kalıplarına sıkıştırdı... Halka, mukayese alanı olarak, 'yüksek bedelli nispî refah' ile karneyle ekmek satılan yılları, gaz, tüp, şeker, yağ kuyruklarını bıraktı yıllarca… Ve bir de 'Kandil'le, vatan arası'nı…
Ülkelerin siyasî kaderini sadece 'kemik kitleler' belirlemiyor... Gündelik hayatını yaşayan, siyasetle seçimden seçime ilgilenen milyonlar var ve onların ikna edilmesi gerekiyor... Sadece 'kemik kitle'yi diri tutma ve tatmin çabası büyük iktidarı getirmeye yetmiyor, hiçbir zaman da yetmeyecek...
Muhalefet, başkalarını da ikna etmek mecburiyetinde... Kadrosunu ve dilini de bu gerçeğe uygun düzenleyerek tabii... Sürekli korkutarak, zaten bildiği sıkıntıları kafasına çakarak değil sadece, lâyık olduğu 'daha iyi bir hayat'ı ona göstererek...
***
"Hem İstanbul'da hem Ankara'da muhalefeti zor bir seçim bekliyor… Önceki şartların önemli ölçüde geçerliliğini yitirdiği, yeniden kazanmak için çok ince bir mühendislik gerektiren zor bir seçim… İmkânsız değil ama önceki kadar da kolay değil…" derken dikkat çekmeye çalıştığımız buydu…
Bakanlar Kurulu'ndaki iki hamleye bakıp bunu anlarlar mı bilmiyorum ama onların anlamaması akıbeti değiştirmeyecek… Nasılsa o gün geldiğinde anlamış olacaklar!..