Yeni Haçlı Seferi:Önce ödül, sonra füze kalkanı!

Füze kalkanı konusunda NATO’da alınan kararı, neredeyse bütün basın, “Türkiye’nin dediği oldu” diye yorumladı
Türkiye’nin dediği neydi peki?
Tayip Erdoğan, “Komuta kimde olacak, butona biz basarız” demedi mi? Abdullah Gül, “Eğer bu savunma sistemi uygulamaya konulacaksa komutanın içinde biz de olacağız” demedi mi?
Peki alınan kararda “Türkiye’den habersiz kullanma olmayacak” diye bir madde var mı? Yok!
Evet, Türkiye’nin “Hedef ülke gösterilmesin, Savunma sistemi bütün Türkiye’yi ve bütün NATO ülkelerini kapsasın, herkes maliyetlere eşit olarak katılsın” gibi önerileri kabul gördü ama, Türkiye topraklarında kurulacak sistemin düğmesine canı istediği zaman, NATO adına Amerikalılar basacaksa, Türkiye’nin dediği nasıl kabul edilmiş oluyor?

***

Abdullah Gül, eksen kayması haberlerinin Türkiye üzerinde psikolojik bir operasyon olarak ortaya atıldığını belirterek “Türkiye, tarihini, jeopolitik önemini kullanmamış. Eksen o zaman yanlışmış. Şimdi doğru yerine oturuyor. Türkiye şimdi tarihini ve jeopolitik önemini kavradı. Bunlardan yararlanıyor ve çok daha etkili oluyor, tarihini ve coğrafyasını kullanıyor” diyor.
Evet füze kalkanı, Türkiye’nin sadece ayağına pranga geçirmiyor, gözlerini de teslim alıyor. Türkiye, bundan sonra, çevresindeki ülkelere ve kendi coğrafyasına fiilen Amerikan gözü ile bakacak! Eksen, yerine oturuyor!
Bir saldırı anında Türkiye’ye gönderilen füze, yine Türkiye topraklarında vurulacak! Gönderilen füze, nükleer başlık taşıyor ve Türkiye üzerinden geçiyorsa, NATO, bu füzeleri Türkiye hava sahasında patlatacak! Nükleer serpinti, Türkiye’ye yayılacak. Hiçbir saldırı olmasa bile kurulan üs, Türk hava sahasını bütünüyle kontrol altında tutacak! NATO tatbikatında Muavenet gemimizi vuran ABD değil miydi? Dilerse havadaki bütün Türk savaş uçaklarını vurabilir mi bu sistem? Vurabilir elbette!

***


Necmettin Erbakan “Avrupa Birliği’ne almıyorlar, Avrupa Konseyi’nin dönem başkanlığını veriyorlar, G-20’ye alıyorlar, okşayıp yutma taktiği güdüyorlar. Bu adam ‘AB’ye gireceğim’ diyor, İslam aleminden Hıristiyan alemine girmek istiyor. Bizden alıp Siyonizme vermek istiyor, Türkiye İsrail’e vilayet yapılmak isteniyor” derken haksız mı?
NATO zirvesine katılan ABD Başkanı Barack Obama, bir zamanlar Brejnev Doktrini olarak bilinen “Bir sosyalist ülkeye yapılan saldırı bütün sosyalist ülkelere yapılmış sayılır” ifadesini “Bir NATO ülkesine yapılmış saldırı, tüm NATO üyelerine yapılmış sayılır” diye değiştirerek kullandı.
Burada ilginç olan Rusya’nın da zirveye katılması ve sisteme dahil edilmek istenmesi. Rusya da buna gönüllü!
Peki o halde hem Rusya hem ABD’yi kıtalararası balistik füzelerle kim tehdit edebilir?
Asıl olarak Çin elbette. Tabii Pakistan, Hindistan ve Kuzey Kore’nin de nükleer gücü var!
Bununla birlikte hedef, İslam dünyasını ve önce İran ve Suriye’yi kontrol altına almak! Yoksa Türkiye, İslam’ı tehdit olarak algılayan ve amblemi Haç olan NATO ittifakının bu yeni Haçlı Seferi’nden korunmak için mi füze kalkanının kendi ülkesinde kurulmasını kabul ediyor?

***


Diğer taraftan Abdullah Gül’e “yılın devlet adamı ödülü”nü veren ve Sevr Antlaşması’nı hazırlayan kuruluş olarak bilinen Chatham House’un Türkiye uzmanı Fadi Hakura, “NATO belgesinde İran’ın adının geçip geçmemesi teorik anlamda önemli. Ama pratikte bu füze savunma sistemi İran’ı hedef alıyor. Türkiye için Washington’a ‘hayır’ demek çok zor olacak” diyor.
İngiltere’nin Chatham House kuruluşu, Abdullah Gül’e ABD’nin füze kalkanına imza atması için mi ödül verdi yoksa? Abdullah Gül’e yüksek lisans eğitimini İngiltere, bursu ise ABD Dışişleri Bakanlığı vermişti ne de olsa!

Yazarın Diğer Yazıları