Vatana ihanet ve “uyur-gezer” seçmen!

Türkiye, seçim öncesi dinleme kayıtları ile sarsılıyor. Dinlemeler halen devam ediyor ve önlenemiyor.
Son dinleme, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katıldığı Suriye konulu toplantısından...
Milliyet İnternet sayfasında “Bu ses kaydını yayınlamak vatan hainliği” deniliyor ama konuşmalar gerçekse Türkiye, öncelikle kendi yönetim kadrosunun tehdidi altında demektir.

***

Türkiye’nin AKP iktidarı ve kadroları eliyle desteklediği radikal gruplar, Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen köylerini boşaltıyor. Kendisi de bir Bayır Bucak Türkmeni olan MHP Mersin Milletvekili Mehmet Şandır “Halep ve Lazkiye bölgesindeki Türkmen köylerini de boşaltmak istiyorlar. Türkmenlerin toprakları El Kaide tarafından işgal edilmiş durumda” diyor.
CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt Özerk Bölgesi’nin Hatay’a kadar uzandığını söylüyor!
Yani Tayyip Erdoğan’ın vaktiyle mayın temizlemek bahanesiyle bir İsrail firmasına vermek istediği Türkiye-Suriye sınır şeridi, fiilen İsrail’in kontrolüne girmiş durumdadır! Büyük Orta Doğu Projesi denilen Büyük İsrail Projesi gereği, Kuzey Irak’taki Kürt devletinin, Akdeniz’e ulaşması gerekiyordu. Tayyip Erdoğan’ın devleti, denize ulaşmak isteyen gruplarla mücadele eden Suriye’nin uçağını düşürdü ve El Kaide, bu sayede Akdeniz’e ulaştı! MOSSAD yetkilisi, Ankara’ya bu işin nasıl sürdürüleceğini mi anlatıyor? Bu yapılanın adı nedir?

***

Ve Türkiye böyle bir ortamda seçime gidiyor! Siyasi partilerin kemik oylarının belli olduğu, seçmenin yüzde 30’luk bölümünün ise yüzer-gezer oyları oluşturduğu, her seçimin kaderini de bu grubun belirlediği kabul ediliyor.
Mehmet Barlas, “Her genel seçimde ‘Hangi parti bana daha iyi hizmet eder’ arayışı içinde kararlarını şekillendiren ‘yüzer-gezer oylar’ın sahiplerine, sadece teşekkür edebiliriz” diyor ama bu “hizmet” artık seçmene verilen rüşvete dönüştü!
Tam onbir defa, yani 30 yıldır İstanbul Belediye Başkanlığı’na resmen aday olan “Kuvayı Milliye Fatma” adıyla bilinen Fatma Ragıbe Kanıkuru Loğoğlu, gazeteleri ziyaret ediyor ve “yüzer-gezer oylar”ı “uyur-gezer oylar” olarak tanımlıyor. Fatma Abla, “Suriye’ye savaşmaya gidip gelenler, Suriye’den sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini söylüyor. Benden haber vermesi” diyor ve seçmeni “uyumayın, küçük menfaatleri bir kenara bırakın” diye uyarıyor.

***

Prof. Dr. Ömer Çaha ise bir makalesinde “Özellikle muhalefette kalan partiler için en önemli hedef, yüzer-gezer oylar denilen kitleyi etkileyerek bunların sandık başına gitmesini sağlamaktır. Her partinin yüzde 10-20 arasındaki seçmeni de yüzer-gezer karakterdedir. Partiler bu kitleler için kampanya düzenler” diyor.
CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, 30 Mart’ta yapılacak yerel seçim öncesinde, oy verilmesi ya da verilmemesi için menfaat temin etmenin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir suç olduğunu hatırlatıyor...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise her mitingde halkın vicdanına sesleniyor... Elbette vicdan önemlidir ama yüzer-gezer seçmen, vicdanına göre mi cüzdanına göre mi karar veriyor?
Yüzer-gezer seçmen, ülkesinin toprakları bölünerek, güneyinde büyük bir devlet oluşmasına yardımcı olan kadroları, bireysel çıkarları için yine destekleyecek mi?
Yüzer-gezer seçmen, millet karakterini hatırlayıp, milli bilince göre mi karar verecek yoksa kendisine en iyi çıkarı kimin temin ettiğine mi bakacak? Yani “uyur-gezer” midir, “uyanık” mıdır? Mesele budur!

Yazarın Diğer Yazıları