Uzungöl'deki utanç duvarı!

NTV’den Ahmet Kayacık’ın haberine göre Çevre ve Orman Bakanlığı, “turizm amacı” ile Uzungöl’ün çevresine yol yapıyor. Yolun su taşkınları altında kalmaması için de gölün etrafına duvar örülüyor!
Uzungöl’de yaşayanlar duvara karşı çıkıyor, duvarın doğal hayatı yok ettiğini savunuyor.
Uzungöl halkı tepkilerini şöyle dile getiriyor:
-Vallahi ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yıllardır, 50 yıldır buradayım, ben böyle bir kıyım, böyle bir zulüm görmedim. Şimdi havuz oldu burası.
-Utanç duvarı... İsrail’de ağlama duvarı, Almanya’da Berlin duvarı, bu da özel çevrenin utanç duvarı. Uzungöl’ü katlediyorlar bu şekliyle. Uzungöl Uzungöllükten çıkmıştır artık.
-Karacalar gelip su içemiyor gölün kenarında, kurbağalar yukarıda üreyemiyor, tilkiler de aşağıya inip su içemiyor. Kardeşim doğa olarak ne kaldı? Soykırımlar gibi, hiçe sayılmalar gibi burada da biz hiçe sayılıyoruz. Asıl sıkıntı budur.

* * *

İnşaat mühendisini Çevre Bakanı yaparsanız, olacağı budur. Bugüne kadar İSKİ’deki başarılı çalışmaları ile tanıdığımız Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, her yeri inşaat alanı olarak görüyor ve “çevre” kelimesini de herhalde “çevrelemek” teki çevre olarak anlıyor. Dolayısıyla, Uzungölü de beton duvar ile çevreleme projesine evet diyor!
Halbuki Doğu Karadeniz köylerinde beton duvar kullanılmaz, çayırlar “çaplama” denilen kalaslarla çevrilir. Toprak kaymasını önlemek için set yapmak gerekirse, çevreden toplanan taşlar kullanılır. Doğal örtü hiçbir şekilde bozulmaz.
Son zamanlarda yaylalarda beton evler yapılıyor. Çevre ve Orman Bakanlığı kaymakamlıklar üzerinden beton ev sahiplerine ceza kesiyor.
Peki Çevre Bakanlığı’na cezayı kim kesecek?
Televizyonda görüntülü haberini de seyrettim. Gerçekten utanç duvarına benzemiş. Başlamadan önce kamuoyunun haberi olsaydı, bu inşaat önlenirdi ama şimdi geçmiş olsun! Çevre Bakanlığı ekipleri, yöre halkına sormadan acil bir karar almış ve uygulamış!
Şimdi Uzungöl, beton duvarlarla çevrili bir havuz haline geldi!
Binlerce yılda meydana gelmiş doğa harikasına kepçeyle, buldozerle girilir mi? Bu nasıl vicdandır, bu nasıl çevrecilik mantığıdır, bu nasıl yönetim anlayışıdır?
Yazıklar olsun!


Erdoğan kabadayı ise bu davada takibi durdurur!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir yazısında kendisine “pervasız kabadayı” dediği için, Altemur Kılıç’a ve Yeniçağ Yazı İşleri Müdürü Osman Tığraklı’ya dava açtı. Mahkemenin mahkumiyet kararını Yargıtay bozdu ve pervasız kabadayı demenin suç olmadığı kararına vardı. Yerel mahkeme bu karara uydu. Fakat Tayyip Bey’in avukatı, Altemur Kılıç’ın vekaletnamesinde eksiklik olduğu gerekçesiyle kararın onun adına temyiz edilmediğini belirterek kendisini mahkum ettirdi. Şimdi 20 bin YTL’den fazla bir tazminat için Altemur Bey’in hesaplarına haciz konmuş durumda!
Ben, bir Karadenizli olarak Tayyip Bey’i kabadayı bir adam bilirdim! Ama avukatı öyle düşünmüyor ki, hukuken yenildiği bir davada şekle dayanarak tazminat koparma yoluna gidiyor. Bu durum kabadayılığa da yakışmaz hukukçuluğa da!
Tayyip Bey, gerçekten kabadayı ise avukatının hatasını düzeltir, takibi durdurur, davasından vazgeçer!
Yok amaç Altemur Kılıç’ı bu yaşta üzmek ise bu durum, her şeyden önce insanlığa yakışmaz!

Yazarın Diğer Yazıları