Uyuşturucunun başkenti

Bir yanda ağır çatışmalar devam ederken diğer tarafta melanet sürdürülüyor. 540 kilo eroin dahil, sevkiyat ortada. Bu işlerin hâlâ yapılması dikkatten kaçmamalı. Hollanda, İspanya ve Fransa gibi ülkeler ara duraklar, bölücü örgütün önemli para kaynağı buralardan. Afganistan'dan gelenler Güneydoğu'dakilerle harmanlanmakta. En önemli durak Yüksekova. İlginç olan bizimkiler uyurken ilk defa Norveç gizli servisi bu organizasyonu yakaladı. "Oslo neresi, Yüksekova neresi" diye sorabilirsiniz. İsviçre modeli evlerin yükseldiği, önlerine son model ciplerin park ettiği bu kentin gelirini tahmin zor değil. Kolombiya'daki "Medelin Baronları"nın benzerleri İstanbul'da da konaklıyorlar. Lice, Nusaybin ve diğerlerindeki ekim-söküm hiç hız kesmedi. Ataköy ve Bahçeşehir'de yuvalanan büyük patronlar sevk ve idare ile meşgul. Bağlı çeteler yeni metotlarla ihracatı sürdürmekte. Bunların kollayıcılarının arasında bazı sütsüz güvenlik mensuplarını görmekteyiz. "Tek voli" dahi ömür boyu yetecek para demek. Baronların deşifre olanlarını tanıyorsunuz. Yeni yetmeler için de ip uçları verebiliriz. Artist bozuntuları, şarkıcıların kendilerinden yaşça ufak gazozları meydanlarda. Magazin programlarının değişmez malzemesi bunlar. Bu gözü dönmüşler UNESCO korumasındaki Hevsel Bahçeleri'nde bile "mal" yetiştirebiliyor. PKK'ya savaş malzemesi sağlamak öncelikleri.

Dostlara bakın

İtalyan el bombaları, Portekiz mayınları, Alman tüfekleri, şimdi de Amerikan-İsveç yapımı antitank roketleri. Aklınıza hangi NATO ülkesi gelirse PKK'dan YPG'ye ful destekçi.

...

İngiltere gizli servisi MI-6, dehşet üçgeninde gezmekte. "Hollanda'nın ne işi var" demeyin. Kolay çıkarılan petrol havzaları tükendiğinde sıra Çölemerik'in kayalı havzalarına dönülecek. İki asır önce "Görev yaptığınız yerdeki enerji yataklarını Londra'ya bildirin" diyebilen yönetimlerle kol kolayız. Bu kadar "bakarkörlük" olmaz. Bir dönem var ki "koruculuk sistemi"ni az daha kaldırıyorduk. Meclis'e kadar giren büyük patronlar, bölücü örgütleri koruyup kollamayı sürdürüyorlardı. Bunlar bacasına kadar haşhaş türevi doldurdukları şileplerle de sevkiyat yaptılar. Yakalanacaklarını anladıkları an Akdeniz'in ortasında gemi batırdılar. Uyuşturucu TIR'ı yakalandığında "şoför Liceli" deyip işi üç-beş ayakçıya yıktılar. Size tuhaf gelebilir ama Yüksekova'ya yapılan havalimanının patronlar için düzenlendiğine inanmaya başladık.

Tanıyalım

NTV'de "Soykırım tasarısı"nın tartışılmasını izlerken şaşırmadık. Katılımcılardan Oral Çalışlar, "Erivan sözcüsü" gibiydi. Papağan gibi tekrarladıkları Oğuz Haksever'den Fatih Çekirge'ye kadar koro oluşturdu; "Biz soykırım yaptık". Almanya tipi kararlara alışalım, nutukları attılar. Bunları izledikçe Yeşiller Partisi'nin Eş Başkanı Cem Özdemir'e kızmamaya karar verdik. Kayda aldığımız tek olumlu cümleyi Mehmet Barlas söyledi; "AB'nin bugüne kadar kabul ettiği mültecilerin toplam sayısı 117'dir."

Yazarın Diğer Yazıları