Unutursak bedel öderiz!
Herif İzmir''den milletvekili seçilmiş ama Rum kökenli... Meclis''e gelir gelmez, kendisi gibi bazı Rum kökenli milletvekilleriyle ''gayriresmi Rum grubu'' kurmuş, kimsenin haberi yok!.. Bu milletvekillerinden birisi Rum gazetelerine yazılar göndererek, bizim vatandaşlarımız olan Rumların gerçek devletlerinin Yunanistan olduğunu iddia etmiştir... Böyle hain dolu bir Meclis''e sahip olan devlet ayakta kalabilir mi? Orada millî hâkimiyetten söz edilebilir mi?
Bu Meclis''te yasa dışı Ermeni terör örgütlerine üye milletvekilleri de var... Hatta içlerinden birisi ''banka basmak''tan sabıkalı bir teröristtir... Bunlar ülkede karışıklık çıkarıp, Batı''nın desteğini arkalarına alarak Doğu Anadolu''da özerk bir yapı kurmak için çalıştıklarını bildiğimiz tipler...
Ayrıca devletine değil, siyonizme hizmet eden, artık emellerine ulaşmalarının mümkün olduğuna inanan ve İstanbul''a bu amaçla büro açmış o dört Siyonist milletvekilini barındıran bu Meclis''e güvenilebilir mi? Her etnik grubun kendi menfaatleri doğrultusunda çekiştirdiği bu devlet parçalanmaz da ne olur?
***
Kanun ve yönetmeliklerin nasıl ilan edileceği konusu Meclis gündemine gelmişti... Bazı milletvekilleri bu ilanın sadece Türkçe yapılmasına itiraz ettiler... Aslında iyi niyetliydiler!.. ''Halkımızın daha iyi anlaması'' için her bölge ve her etnik grup için tercüme edilerek, birlikte ilan edilmesini teklif ettiler... Asıl adı Ohannes olan bir Erzurum milletvekilimiz bu gruba öncülük etti...
Bu Meclis öyle ihanet potansiyeli taşımaktadır ki, bir Aydın milletvekili 300 bin Rum''un zorla göç ettirildiğini söylemiş, Tekirdağ milletvekili de onu doğrulamıştı... Trabzon milletvekili ise bu ''sürgün''ün çeteci yöntemlerle ''canice'' yapıldığını bu Meclis çatısı altında dile getirmişti...
Bütün bunları söyleyenler hep ''sûret-i hak''tan gözüktüler... Adana''nın bir ilçesinden gelen ve asıl adı Hamparsum olan Ermeni kökenli bir milletvekilimiz, kavimlere göre dernek kurulmasını yasaklayan kanun maddesine şöyle itiraz etmişti: "Bu kanunun kabul edilmesi durumunda düşünce özgürlüğü zarar görür. Eğer ırk ve cinsiyet esaslı siyasî örgütlerin kurulmasına izin verilmeyecek olursa, toplumun değişik unsurları gizli örgütler kurmaya teşvik etmiş olunur..." Ne kadar hâlisane ve ne kadar iyi niyetli değil mi?
Kabul edelim ki, bu Meclis çökmüş, millî iradeyi temsil yetkisi kalmamıştır... İçlerinde barındırdıkları tarihî kinlerini, ''Türk'' zayıf düştükçe kusanlar, bu Meclis''i adeta ''ihanet odağı'' hâline getirmişlerdir... Devletin ve milletin hoşgörüsünden faydalanarak, başka topraklarda benzeri görülmemiş bir himayeye sahip olanlar, asıl kimliklerine dönerek, onulmaz bir nankörlüğe yeltenmişlerdir...
Basamak basamak bağımsızlığa giden yolda özerklik arayışları, Türkçe''nin yanına başka ''resmî dil'' ekleme çabaları hep bu ihanet taktiğinin incelikleri... Gördünüz değil mi, bizim kendimizden zannettiğimiz insanların, aslında nasıl bir ''etnik taassup'' içinde, bazen gizlenip, bazen de açığa çıktıklarını?
Onun için bu Meclis güvenilmezdi... Tabii ki ülkeyi selamete değil, sadece isyanlara, iç savaşa ve parçalanmaya götürürdü...
***
Yanlış anlaşılmasın... Sözünü ettiğim Meclis, Meclis-i Mebusan... İsim vermeden bahsettiğim milletvekilleri yani mebuslar, Yorgo Boşo Efendi (Serfice), Yorgaki Artas Efendi (Selanik), Krikor Zohrab (İstanbul), Kozmidi Efendi (İstanbul), Ohannes Serengülyan (Erzurum), Hamparsum Muradyan (Kozan), Karakin Pastırmacıyan (Van), Emmanuel Karaso (Selanik), Yuvanidis Efendi (Trabzon) ve ismini sayamayacağımız onlarca milletvekili...
Bu Meclis ne huzur bırakırdı, ne millî birlik, ne de Misak-ı Millî... Bu Meclis ülkeyi adım adım iç savaşa, isyanlara, bölünmeye götürürdü... Zaten öyle de oldu...
***
İsmail Kahraman için hatırlattım… Hani bir dönem TBMM Başkanlığı yapan… Bu toprakları Türk''e yeniden vatan kılmış Millî Mücadele''yi sürekli küçümseyen… Dünya Savaşı bittiği için işgalcilerin tek kurşun atmadan çekildiğini saçmalayan… İşte o İsmail Kahraman''a, TBMM Başkanlığı değil, yukarıda bazı özelliklerini aktardığım Meclis-i Mebusan Başkanlığı yakışırdı…
Devletin zayıfladığını görünce içlerindeki kini kusmaya başlayıp, milliyetlerinin ve inançlarının ''yüzlerce yıllık intikamı''nı almaya çalışanların olduğu bir Meclis''i yönetmek çok da zor olmazdı!..