Ulusalcıların toplantısı ve "güvenilir yüz" meselesi!
The New York Times gazetesinin 16 Ocak 2008 tarihli sayısında, Sabrina Tavernise “Türkiye zor zamanlarında güvenilir bir yüz arıyor” başlığı altında Anıtkabir’deki izlenimlerini yazdı.
Tavernise, orta yaşlı gür bıyıklı bir adamın “İzin verseler elini öpecektim. Yüreğim yanıyor” dediğini, başka bir adamın Atatürk’ün balmumu heykeline bakarken “Erkek güzeli. Ne kadar şık bir adam” diye konuştuğunu, Almanya’dan gelen Arife Tunar’ın gözleri dolu dolu “52 yaşındayım ve beni bu kadar duygulandıran başka bir olay daha hatırlamıyorum. Ona olan sevgim tarif edilemez” ve Malatyalı ziyaretçilerden 52 yaşındaki Hasan Meşeli’nin, “Her şeyi ona borçluyuz. O, Türk milletine Allah’ın bir lûtfu” sözlerini naklediyor.
Tavernise, 2007 yılının Türk tarihindeki belki de en çalkantılı yıllardan biri olduğunu belirtiyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Direktörü Güven Sak’ın, “Türkiye’de cumhuriyetin gerçekten sona ermek üzere olduğuna inananlar var” sözlerine atıfta bulunuyor.
Tavernise, Atatürk’ü, Washington ve Jefferson ile kıyaslıyor ve “Olağanüstü bir askeri strateji uzmanı olan Atatürk, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda işgalci Batılı güçlere karşı gerçekleştirilen ayaklanmayı yönetmiş, bu güçleri yıkılmak üzere olan Osmanlı İmparatorluğu topraklarından uzaklaştırmıştı” dedikten sonra müzede, ziyaretçilere, ülkenin sınırları Avrupalıların istediği gibi olsaydı Türkiye’nin ne kadar küçük bir ülke olacağını hatırlatan dev bir harita bulunduğunu belirtiyor. Malum Sevr haritası; “Karadeniz’in güney kıyıları boyunca ince bir toprak parçası... Ne Akdeniz ne de Ege kıyıları var.”
Tavernise, Türklerin ruhlarına işleyen bu tehdidin, milliyetçilerin zihinlerinde hâlâ canlı bir komplo teorisi olarak varlığını sürdürdüğünü ancak Avrupa ve Amerika’nın Türkiye’yi gizlice bölme planlarının dışarıdan bakanlara şaşırtıcı geldiğini belirtiyor ve “Türkiye büyük bir değişimin ortasında. Ekonomideki patlama, fiyatları oldukça sarstı. Planlar Avrupa’ya girmeye yönelik. Bazı laik Türkler dindar politikacıların gizli gizli bir şeyler yaptıklarından şüpheleniyorlar. Durum böyleyken milliyetçi görüş hareketleniyor” diyor.
Basın-Yayın’ın tercümesine göre Tavernise, Türklerin Atatürk gibi güvenilir bir yüz aradığını başlıkta belirttikten sonra özetle bunları anlatıyor.
* * *
Son yıllarda gelişen milliyetçi ve ulusalcı çevrelerdeki güvenilir yüz arayışları, 22 Temmuz seçimlerinden sonra yerini büyük bir sessizliğe bırakmıştı. Hafta başında Ankara’da Kamran İnan ve Mehmet Haberal önderliğinde düzenlenen ulusalcıların toplantısı bu sessizliği biraz bozduysa da hiçbir umut oluşturamadı. Çünkü mesele Tavernise’nin işaret ettiği gibi “güvenilir bir yüz” meselesidir!
Örnek alındığı söylenen Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas kongrelerini nasıl topladı bunu görmek gerekir. Daha Samsun’a çıktığı andan itibaren yurt çapında mitingler örgütledi, Müdafaai Hukuk Derneklerinin ve Kuvayı Milliye’nin kurulmasını da önceden planlamıştı. Kendisi zaten iyi bir istihbaratçı idi. Halkını teşkilâtlandırdıktan sonra başına geçti! Peki bunu nasıl sağladı? Halk onu tanıyordu ama her ilde teşkilâtlanmayı başlatanlar Mustafa Kemal ile irtibatlı vatansever askerlerdi! Çoğunu o görevlendirmişti! Samsun’a geçtiği zaman bir meçhule gitmiyor, ne yapacağını biliyordu? Çünkü o, Türk milletinin sorumluluğunu milli bir sır gibi vicdanında taşıyordu!
Şimdi halktan ve haktan kopuk, loca partisi kurmakla bir yere varacağını zanneden dostlar, önce “Ben kimin peşinden gitmekteyim?” diye düşünmelidir.
Bu toplantılar maalesef, yükselen milliyetçi ve/veya ulusalcı dalgayı kontrol altına alma girişimleridir. Ben desteklemiyorum ve içinde değilim!
Her şeyden önce ön plandaki yüzler güven vermiyor! Daha da açık yazardım ama kimsenin kalbini kırmak istemiyorum!