Üç aylar dolarken
Arada bir hutbelerde ticaret hayatında ''helal-haram bilinci''ne yer veren Diyanet İşleri Başkanlığı, esas şu sorulara cevap verebilmeliydi: Faiz, dövizdeki yükselişin altında kaldığında, aradaki faiz farkını, Hazine''nin, yani vatandaşların karşılaması caiz midir? Bu konu kul hakkına girer mi? Para vatandaşın kesesinden çıktığına göre vatandaşa sormak ve helallik istemek gerekir mi?
Önümüzdeki pazartesi 3 ay doluyor ya… CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, kur korumalı mevduat hesabını çıkartmış…
Banka, o gün dövizini 1 milyon Türk Lirası''na çevirip hesaba yatırana 1 milyon 267 bin TL ödeyecek… Aradaki farkın sadece 37 bin 500''ini banka karşılayacak…
Peki geri kalan 229 bin TL''yi kim ödeyecek? Tabii ki Hazine, yani devlet, yani millet, yani siz biz hepimiz!.. Bize sormadan, bizim rızamız alınmadan, paralar zengine akacak!..
Bu hak mı? Bu adalet mi? Bu caiz mi? Yoksulluk ve açlık sınırının altında kalan insan sayısı her gün artarken, masum ve mazlumların sırtından zengin fonlamak helal mi?
Ramazan geliyor ya şimdi? Bıkmadan usanmadan, her Ramazan''da ''orucu bozan haller''le ilgili aptal aptal sorulan sorulara cevap vermekle meşgul olanlar, popçu hocalar veya Diyanet İşleri Başkanlığı, bu açık haksızlığa dair ''adaleti bozan haller''le ilgili tek kelime edebilir mi?
***
Adaletin şah damarı kesilmiş, bu nasıl bir düzen böyle? Köprüden geçmeyenler, yap-işlet-devret modelli köprünün Hazine garantisini karşılıyor!.. Uçağa binmeyenler, garanti edilmiş eksik yolcunun parasını müteahhide veriyor!.. Bütün bunların adı ''tek kuruş vermeden'', ''Hazine''den tek kuruş çıkmadan'' yaptık oluyor!..
Hakkında 10 tane soygun filmi yapılsa kesmeyecek olan Telekom''u satarken, alırken, izlerken, koklarken, yönetirken, uzaktan bakarken, reklam yoluyla yandaş fonlarken, velhasıl tüm aşamasında etinden, sütünden, yününden kayıt dışı ekonomiyi çevirirken hiç yüzü kızarmayan bir yapı, kendini geliştirerek yürüyor!..
***
İradesi dışında parası alınıp, o parası zenginin faiz açığının kapatılmasında kullanılan kişinin hukukunu kim koruyacak?
Örnek fena sayılmazdı: Şaban gibi lokantanın vitrin camına ekmeği banıp yeme durumunda olanlarla, içeride tıka basa yiyenler aynı fedakârlığa katlanacaklar!.. Dövizle faiz arasındaki farkı hep birlikte ödeyecekler!.. Zengine bankadaki parası için garanti olacak fakir halk, ''markete ucuz ayçiçeği yağı gelmiş'' diye duyarsa birbirini ezip raflara tırmanacak!..
***
Halbuki döviz-faiz farkının bedelini ödemeyle ilgili kısmen de olsa adaleti sağlayacak bir teklifimiz vardı… Onu yenileyelim bari:
Bu konuda ''gönüllülük hesabı'' yapılmalıydı!.. Faizcilerin zararını imece usulüyle vatandaşlarımızın karşılaması, hepsinin karşılaması yerine, yeni uygulamayı duyunca sevinçten ayılan bayılan, halay çeken, fincanı taştan oyarlar türünden türküler söyleyen kardeşlerimiz, vatandaşlarımız üstlenseydi!.. ''Askıda ekmek'' gibi ''askıda faiz'' uygulaması yapılsaydı!.. Sevinen kardeşlerimiz, faizi eksik gelenlerin faizini karşılasalardı!.. Diyanet de bu göz yaşartıcı dayanışmayı desteklemek için ''kardeşlik'' konulu hutbeler hazırlasaydı!..
Böylece, istemeyen veya durumu müsait olmayan vatandaşlarımız bu uygulamadan etkilenmezken, dünyayı fethettiğimizi zannedip şampiyonluk turu atan, halaylar çeken, sosyal medyada Plevne Marşı çalan kardeşlerimiz, faiz farkını ödeme sevabına nail olsalardı fena mı olurdu!.. Ahirete müteallik bu sevap keşke sadece onlara kalsaydı!..