TÜSİAD, IMF, Deniz Feneri Operasyonu ve Hakkâri sırrı!

Şaban Dişli’nin yolsuzluk suçlamalarından sonra istifa etmek zorunda kalması ve Almanya’daki Deniz Feneri davasının ardından dünyadaki ekonomik kriz de AKP’yi yıpratırken, TÜSİAD, IMF ile anlaşmaya varılması ve kendi bankalarına para enjekte edilmesi için hükümete baskı yapmaya başladı. Fehmi Koru, başlangıçta bu baskılara karşı duran Tayyip Erdoğan’ı, “Obama gibi geldi Bush’a benzedi” diye sıkıştırdı. AKP medyasında ve tabanında ciddi bir bölünme yaşandı.
TÜSİAD, Hasan Cemal gibi yazarlar üzerinden tehdit ederken Erdoğan, IMF ile yeni bir anlaşma yapmayı kabul etmek zorunda kaldı. Erdoğan, dün “Kimse hükümeti köşeye sıkıştırmaya kalmasın. Puslu havaları sevenlere fırsat verme niyetinde değiliz. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkı var” dedi ama bakalım ümüğünü kurtarabilecek mi?

* * *

Tam bu noktada, işadamı Yaşar Canca’nın ilginç değerlendirmeleri var. Özetle diyor ki, “ABD için sorun Çin’in nasıl kontrol edileceğidir. Türkiye’ye AB’ye giriş için dayatılan asıl kriter nasıl ki nüfusun yüzde 35’inin Hıristiyan olmasına imkân verecek uyum yasalarının kabulü ise aynı kriter Çin için de geçerlidir. Batı, Çin’den kovulan Hıristiyan misyonerlerin tekrar bu ülkedeki faaliyetlerinin serbest bırakılmasını istemektedir. Yine bölgede İslâmiyet’in yayılmasını durdurmak için Çin’in, İslami yardım kuruluşlarını engellemesi şart koşulmaktadır. Nitekim son zamanlarda Çin, Müslüman ülkelere karşı çok sıkı bir vize uygulamasına başlamıştır.”
Bu değerlendirmeyi doğrulayan bir haberi de Anadolu Ajansı geçti. ABD’de faaliyet gösteren İslâmi yardım kuruluşu “Kutsal Diyar Kalkınma ve Yardım Vakfı” ve 5 eski lideri terörizme finansal destek vermekten suçlu bulundu.
Vakıf, Filistin’deki Hamas partisine 12 milyon dolardan fazla destek vermekle suçlanıyordu.

* * *

Canca, Deniz Feneri’nin Almanya’da para toplaması gibi olayların daha önce de görüldüğünü, ancak yıllardır Türk işçilerinin dolandırılmasını seyreden AB’nin Deniz Feneri için harekete geçmesinin sebebinin, İslâmi yardım kuruluşlarının Hıristiyanlığın yayılmasında en büyük engel olarak görülmesi olduğunu düşünüyor.
Çünkü İslâmi yardım dernekleri, Vatikan’ın 3. bin yılda Hıristiyanlaştırmak istediği Asya ülkelerinde en büyük engel olarak görülmektedir!
Canca, Erdoğan’ın Almanya’da Merkel’in yüzüne karşı, “Entegrasyona evet, asimilasyona hayır” demesini de hatırlatıyor ve “kimliğini koru talimatı” verilen Avrupa’daki Türk nüfusunun sindirilmek istendiğini söylüyor:
“Çünkü mevcut iktidar her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle problemli olsa da Batı’nın Hıristiyanlaştırma politikasına karşı da engel olarak görülmektedir.
AKP’nin sermaye aktardığı yandaşlarının bugün 4 milyar dolarlık bir desteğe ihtiyacı vardır. IMF, paranın reel sektör adı altında AKP yandaşlarına verilmesine karşı çıkıyor. AKP ise buna karşı, doğalgaz zammından 4 milyar YTL kaynak sağlamış durumdadır.”

* * *


TÜSİAD’ın derdi ise daha önce Arzuhan Doğan Yalçındağ, Mustafa Koç ve Rahmi Koç’un açıkladığı gibi IMF’den gelen paranın kendi bankalarına enjekte edilmesidir!
Bu arada, ABD’nin Irak ile yaptığı çekilme anlaşmasının İngilizce metnini karşı tarafa vermemesi; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hakkâri heyetini kabulünde, “Burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediğiniz şeyleri biliyorum ve size katılıyorum” demesi ve Abdullah Öcalan güdümlü DTP’nin artık devlete meydan okumasını da bu tabloyla birlikte değerlendirelim!
Tehdit artık her zamankinden daha büyük ve çok yönlüdür!

Yazarın Diğer Yazıları