Türkiye-ABD liderler görüşmesi
Biden''ın Ocak 2021''de göreve başlamasından sonra, iki liderin ilk yüz yüze görüşmesi 14 Haziran 2021''de Brüksel''de yapılacak NATO zirvesinde gerçekleşecektir.
Türkiye-ABD ilişkileri son yıllarda gittikçe bozulmuş, Biden''la birlikte sorunlar daha da artmıştır. Türkiye ilişkiler için "yeni bir sayfa" niyetini defalarca belirtmiş ve sorunların çözülebilme ümidini bu toplantıya taşımıştır.
ABD tezlerinde ve isteklerinde ısrarlıdır. Sorunların sağlıklı bir şekilde çözülebileceğine ilişkin bir yaklaşım sergilemesi oldukça zor görünmektedir. Çünkü sorunlar, orta yol bulunarak "kazan kazan" anlayışıyla çözülebilecek nitelikte değildir. Türkiye''nin görüşmede esnek davranarak konulara çözüm getirmeye çalışması, çıkarlarını, güvenliğini, bakasını korumak için yaptığı girişimlerden ve aldığı pozisyonlardan vazgeçmesi, taviz vermesi demek olacaktır.
Görüşülecek ana sorunlar
- En önemli sorun, PKK/PYD/YPG/SDG konusudur. ABD, bu terör örgütüne verdiği siyasi ve askeri destekten vazgeçmemektedir. Yeni savunma bütçesinde de önemli bir kaynak ayırmıştır. IŞİD''le mücadele için yaptığı yalanının arkasına sığınarak, bölgede kendine müzahir bir yapı oluşturma peşinde koşmaktadır. Sorun, Türkiye için beka konusudur. Kabullenmek mümkün değildir.
- ABD, S-400 konusundaki baskısına devam etmekte, sistemin Türkiye''de bulunmasını kabul etmemektedir. Bugüne kadar aktif hale getirilmemiş olması dahi onu tatmin etmemiştir. Bu nedenle Türkiye''ye CAATSA yaptırımları uygulamış, F-35 projesinden haksız bir şekilde çıkarmıştır. Konu Türkiye''nin güvenliğini ilgilendirmektedir. Ondan vazgeçmesi, egemenliğinin sorgulanması demektir.
- ABD, Türkiye-Yunanistan sorunlarında Yunanistan''ın arkasında durduğunu, söylem, eylem ve destekleriyle göstermektedir. Doğu Akdeniz''de ve Kıbrıs''ta Türkiye''ye karşı tutum sergilemekte, Yunanistan''ın anlaşmalara aykırı davranışlarını görmezden gelerek, Türkiye''nin uluslararası hukuka uygun hak ve çıkarlarından vazgeçmesini beklemektedir. ABD istiyor diye Türkiye''nin geri adım atması düşünülemez. Son görüşmede sergilenen, Türk-Yunan ilişkilerindeki ''görünürde'' yumuşamanın aldatıcı olduğu dikkate alınmalı, görüşmelerde taviz verilmemelidir.
- Biden Türkiye''ye hiçbir zaman olumlu yaklaşmamış, Başkan olmasından sonra da bunu devam ettirmiş ve mesafeli olmuştur. 1915''deki "Ermeni tehciri" için yaptığı konuşmada, inatla "soykırım" ifadesini kullanarak Türkiye''yi suçlaması asla kabul edilmeyecektir. Zirve''deki görüşmede, bu konuda Biden''a ne deneceği, ne sonuç alınacağı merakla beklenmektedir.
Bu sorunlar önemli olup, dahası da vardır. Ancak ABD''nin, bunların da ötesinde, Türkiye''deki insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü konularındaki kaygılara ve bazı dış politika uygulamalarının NATO ittifakının bütünlüğü ve caydırıcılığı açısından sorun yarattığına da değineceği anlaşılmaktadır.
Görüşme öncesi mesajlar
Türkiye''nin Rusya''yla işbirliği, ABD''yi rahatsız etmiştir. Türkiye, Brüksel''deki görüşmede, lehimize sonuçlar alabilmek amacıyla, Rusya''ya yönelik bazı mesajlar vermiştir. S-400 için gelmiş olan Rus askeri teknik personelinin ülkelerine geri döneceği açıklaması, "Tatar sürgünü" ve "Kırım ilhakını tanımıyoruz" beyanları ve Suriye''nin başkanlık seçimini "gayri meşru" ilan etmesi bunlardan birkaçıdır.
Bu mesajlarla, Rusya''yla sorunlarımızın, işbirliği alanlarımızdan daha fazla olduğu gösterilmek istenmiştir.
Ancak bu açıklamalar Rusya''da sıkıntı yaratmış ve Rusya, Türkiye''nin dikkatli olmasını içeren beyanlarda bulunmuştur. Hatta turistlerin gelişini bile ertelemiştir.
Türkiye de, gelinen durumu biraz olsun dengeleyebilmek için, NATO toplantısında müttefiklerin Belarus için hazırladığı sert bildiriyi veto yetkisiyle yumuşatmış ve bu gelişme, hem Belarus, hem de yakın müttefiki Rusya tarafından olumlu karşılanmıştır.
***
Türkiye-ABD arasındaki sorunların çözümünün ancak ABD''nin isteklerinin karşılanmasıyla mümkün olabileceği gerçeği dikkate alındığında, ABD''yle kabul edilebilir bir beyaz sayfa açılması oldukça zor görünmektedir. Bu nedenle, ana sorunların parantez içine alınarak bekletilip, mevcut işbirliği alanlarına ağırlık verilmesi ihtimalinin daha güçlü olduğu değerlendirilmektedir.