Türkiye, bu kargaşaya mahkûm edilmemeliydi!
Televizyon kanalları, ekiplerini Anayasa Mahkemesi’ne yönlendirmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP hakkındaki sözlü iddialarını haber haline getirmek için bekliyordu. Bu beklenti kamuoyuna da mal edilmişti ki “Ergenekon soruşturması” kapsamında yeni gözaltılar bomba gibi patladı.
Başbakan, gözaltı olayı ile ilgili soru üzerine “Tabii bizler de iddianamenin bir an önce hazırlanmasını bekliyoruz. Herhalde yargının iddianameyi tamamlamasına yönelik bir adımı diye düşünüyorum. Sayın savcının, 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla atılmış olan bir adımı. Emniyet teşkilatımız da 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı bu kararı, bu sabah uygulamaya koymuş, şu anda netice budur. Tabii bizim bir an önce bunun bir neticeye kavuşturulması beklentimiz de vardır” dedi.
Herkesin beklentisi o da, bir yıldır hâkim önüne çıkmadan tutuklanmış insanların mağduriyeti ne olacak?
Ayrıca mahkeme, gözaltına alma kararı vermez, savcının tutuklama taleplerini karara bağlar! Başbakan da artık bunu biliyor olsa gerek!
* * *
İlginçtir, Atatürk devrimlerinin travmasından sıyrılmış gibi görünen AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, “Ergenekon” soruşturması kapsamındaki son gözaltıları, “Yargı kararlarına herkesin saygı göstermesi gerekir” diye değerlendirdi.
Bu sözlere hemen cevap veren Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, “Parti kapatma davasında kıyameti koparan iktidar, bu olayda gözaltına alınan kimselerin bir iddianameyle isnat edilmek için aylardır beklediklerini, savunma ve adil yargılanma haklarının ellerinden alındığını görmezden gelmektedir” dedi.
Diğer taraftan Anadolu Ajansı, “Ergenekon” soruşturmasına ilişkin iddianamenin bitme aşamasına geldiğini, hafta sonuna kadar tamamlanarak mahkemeye sunulmasının beklendiğini iddianamenin şu an itibarıyla görevliler tarafından yargı organlarınca kullanılan bilgisayar sistemi olan UYAP’a kaydedildiğini bildirdi.
İddianame hazırsa, yeni gözaltına alınanlarla ilgili ifadelerin alınması ve bunların değerlendirilmesi nasıl mümkün olacak bilmiyoruz.
Bu defa sıcağı sıcağına değerlendirme yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise soruşturmanın sonucunu görmek gerektiğini belirterek, “Soruşturmayı yürüten savcıların daha derli toplu ve zamanı iyi kullanarak, konuları sürüncemede bırakıp anlaşılmaz hale getirmek yerine anlaşılabilir bir metinle Türk milletinin huzuruna çıkmaları lâzım” dedi.
* * *
Aslında süreç AKP iktidarının birinci yılında başladı, Şemdinli İddianamesi ile tırmandı, Genelkurmay Başkanlığı’na atanacak olan Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında internet üzerinden sürdürülen yıpratma kampanyası ile devam etti. Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi gibi olaylar, 27 Nisan muhtırası, Cumhuriyet mitingleri, seçimler, Büyükanıt’ın yerine atanması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında başlatılan yeni bir kampanya, Taraf gazetesinin TSK’nın içinden aldığı bilgilerle yayın yapması, bu arada AKP’nin, kapatma davasına ABD ve özellikle AB’yi müdahil etme çabaları sürdü gitti.
Ankara’da generallerin de kaldığı merkez orduevinden emekli bir kuvvet komutanı ve emekli bir ordu komutanının polis tarafından gözaltına alınması için Genelkurmay Başkanı’nın iznine ihtiyaç vardır. Hükümet elbette emrinde bulunan bir makamdan izin almaz, fakat polisin orduevine girmesi için Genelkurmay Başkanı’nın emir vermesi gerekir.
Demek ki son gözaltına almaların kökleri, 2003’e, yani eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın bilgisayarından elde edilen ve “darbe günlüğü” denilen notlara, bu notların basına sızdırılmasına kadar gitmektedir.
Konu yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en güçlü makamı olan Genelkurmay Başkanlığı’na kimin geleceği ile ilgilidir!
30 Ağustos geçtikten sonra, sis biraz dağılır ama binlerce yıllık tarihi olan ve insanlığa devlet kurmayı, ordu kurmayı öğretmiş bir millet, bu kargaşaya mahkûm edilmemeliydi!
Soros’un kurduğu sivil darbe örgütü, alenen yürüyüş yaparken onlara dokunan da yok üstelik!