Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Türk-Yunan ilişkilerinde ‘yakınlaşma-yumuşama-yeni dönem’ safsataları KKTC’nin tanınması hedefini etkilememelidir…

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) Başkanı Nikos Hristodulidis önümüzdeki hafta içerisinde BM 78. Genel Kurul çerçevesinde Kıbrıs sorunuyla ilgili temaslarda bulunmak üzere New York’a gidecekler. Faşist Eokacı Rum lider müzakerelerin yeniden başlaması ve BM’nin Kıbrıs konusunda özel elçi ataması hedefiyle bulunacağı New York’ta, Guterres’den 3’lü görüşme talebinde bulundu. Hristodulidis müzakerelerin başlaması için Türk tarafının egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün tanınması talebini çok iyi bilmesine rağmen, 3’lü görüşme tezgâhı ile aklı sıra en azından müzakereler başlıyor algısı yaratma peşindedir. Hristodulidis bu yolla KKTC’nin tanınması sürecini sekteye uğratacağı gibi yanlış bir hesap içerisindedir. Anavatan Türkiye ile Yunanistan arasında son dönemde başlayan sözde ‘yakınlaşma ve yumuşamanın’ mevcut duruşumuzu ve siyasetimizi etkilemeyeceğine inanmakla birlikte açık söyleyeyim Türkiye’nin çıkarlarının yanı sıra zikzaklarla dolu dış siyasetinin KKTC’nin tanınması hedefimizden sapmalara veya gecikmelere uğrayabileceği endişesini taşımaktayım. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Anavatan Türkiye üst düzey makamlarının KKTC’nin tanınması hedefiyle ilgili verdikleri tüm teminatlara ve net açılımlara rağmen duyduğum endişeyi, Annan Planı döneminde Erdoğan’ın Kıbrıs Türk halkı olarak bizleri katil Rumlarla yeniden ortak devlet kurmaya zorlamasının benim bilinçaltıma yerleşen, kazınan olumsuz düşüncelere bağlıyorum. Endişelerimin yersiz olmadığı, gereksiz kuruntularla yanlış değerlendirmeler yapmadığım geçtiğimiz hafta sahibi olduğum Volkan gazetesinin manşetine yansıyan eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ve müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın açıklamalarında da görülmektedir.

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Şükrü Sina Gürel, Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın mevkidaşı Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis ile Ankara’da görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında “Yunanistan ile olan ilişkilerimizde yeni ve olumlu bir döneme girmiş bulunuyoruz” açıklamasını eleştirirken, Yunanistan’ın mevcut tutumunda hiçbir değişiklik yok iken estirilen bahar rüzgârlarının yersiz olduğuna dikkat çekti, uyarılarda bulundu. Yunanistan’ın her zamanki gibi samimiyetten ve devlet ciddiyetinden uzak, GKRY, üyesi oldukları Avrupa Birliği ve stratejik ortakları ABD ile yeni tezgâhlar peşinde olduklarını belirten Prof. Dr. Gürel, yakın geçmişte yaşananlara dikkat çekti. Dışişleri Bakanı Fidan’ın “Bizim Kıbrıs siyasetimiz belli, duruşumuz net” dediğini belirten eski Dışişleri Bakanı Gürel, ancak atılan başka adımlarla bu duruşun bozulduğunu, tanınma hedefinin hafifletildiğini söyledi. Gürel, “Türkiye’nin kararlı olması gerekirken, tavize açık bir siyaset izlememesi gerekirken, yakınlaşma Yunanistan’la ilgili tüm konularda taviz anlamına geliyor. Türkiye bir yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılmasından söz ederken bir yandan da bunun önünde engeller çıkartmış oluyor.” dedi. Mavi Vatan Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRK DEGS) Başkanı Müstafi Tümamiral ve Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı ise yaptığı açıklamada Yunanistan’ın yayılmacı siyasetine, Büyük Yunanistan yaratma sevdasının 130 yıl sonra bile devam ettiğine dikkat çekerek, Megali İdea ülküsü çerçevesinde Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunan yapma emellerine karşı dik durulması gerektiğini vurguladı ve Yunanistan’la görüşülecek hiçbir şey olmadığını belirtti. Yunanistan’ın tarihte hiç savaşmadan 6 kez topraklarını genişlettiğini, şimdi ise 7. kez topraklarına toprak katmak üzere Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’a dadandığını belirten Amiral Yaycı, “Şimdi açık şekilde uyarıyorum. Yunanistan’la sakın masaya oturmayın. Lozan ve Paris Barış Antlaşmasının hükümlerine uymadıkça Yunanistan’la masaya oturmayın. Onurlu devlet anlaşmalara uyduran devlettir. İyi komşuluk adı altında Yunanistan taleplerini pazarlığa oturmayın. Oturduğumuz an kaybettiğimiz andır. Çünkü ne kadar vereceğimizi konuşuyoruz demektir. Ne kadar alacağımızı değil!” diyerek tarihî çağrıda bulundu. Yaycı açıklamasında şu önemli hususlara vurgu yaptı; “Biz Kıbrıs’ta 1983 yılında KKTC’yi kurduk. Geçen yıl da bu yıl da Cumhurbaşkanımız ‘KKTC müstakil bağımsız egemen bir devlettir ve herkes tarafından tanınmalıdır’ dedi. Biz artık bu konuyu hiç kimse ile müzakere etmeyiz. Etmemek lazım. Devleti kurduysan devletin varlığı konusunu veya hangi çözümü müzakere edeceksiniz? Adada iki ayrı devlet olduğu gerçeğini mi müzakere edeceksiniz?...”

Sahte, samimiyetten uzak Türk-Yunan yakınlaşmasının yaratacağı riskler açıktır. Benim arzum, New York’ta ve sonrasında Anavatan Türkiye’nin muhakkak KKTC’nin tanınması sürecini hızlandırması, savsaklamadan bu önemli ve onurlu hedefe kilitlenmesi, böylelikle endişelerimizin yersizliğini pratikte ortaya koymasıdır…

Yazarın Diğer Yazıları