Araştırmacı Necati Güroğlu’nun verdiği bilgiye göre, Oxford Üniversitesi tarafından 1909’da bastırılan, ancak sonradan unutturulmaya çalışılan, İngiliz dil bilgini W. Mc. Mordie’nin “English Idioms” kitabına göre diller, Hint Avrupa dilleri, Semitik diller ve Turan dilleri olarak üç temel gruba ayrılır.
Kitapta, “Turanian” dil grubuna ait diller şöyle gösterilmektedir: “Scythian group, including Turkish, Hungarian, Finnish, Lappish, Mongolian; the Dravidian group, including Tamil, Telegu, Kanada and the languages of North-Eastern Asia; the Malaic or Malay-Polynesian or Oceainc group, including the dialects of Malaya, Java, Sumatra, etc; certain South African dialects; also Chinese, Siamese, Burmese, Tibetan; dialects of South America; and a dialect called Basque, spoken in parts of spain and France.”
* * *
Görüldüğü gibi Türkiye’de Atatürk’ten sonra hiçbir dil tartışmasında gündeme getirilmeyen bu veriler, İngiliz bilim adamları tarafından, üstelik 20’nci yüzyılın başından beri herkesin malumu bilgiler olarak kabul görmekte ve ortaya konulmaktaydı.
Türk tarihi ve kültürü ile ilgili araştırmaların yukarıda belirtilen dilleri konuşan milletler üzerinden yapılması doğaldır. Çünkü bu milletler akrabadır.
Fakat bunu bir Türk olarak siz ortaya koyduğunuzda, bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hırlamaya başlıyor!
Güncel olayları bahane ederek, birilerinin bütün dünyayı Türkleştirmek istediği gibi bir iddiada bulunabiliyorlar. Bu yaygara o kadar etkilidir ki, geçenlerde Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ile Yeniçağ TV’de konuşurken onun bile bu psikolojik baskı altında kaldığını hissettim.
Hocaya, Kırgız bilim adamı Prof. Dr. Amangeldi Abdülcabbaroviç’in araştırmasına dayanarak mübadelede Yunanistan’a gönderdiğimiz Ortodoks Karaman Türkleri’nin, Batı Hun İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Bizans tarafından Anadolu’ya yerleştirilen Türkler olduğunu, dolayısıyla bugünkü Yunanistan nüfusunun yarısının ırk olarak Türk olduğunu, Kafkaslar’dan yeni getirilen Rum göçmenlerin arasında Türkler çıktığını, Yunanlı bir gazetecinin bu durumu televizyonda “devlet elden gitti” diye anlattığını söyledim. Hoca, “Kulaktan dolma bilgilerle herkesi Türk ilan etmemek lâzım” diye cevap verdi.
Araştırmanın kaynağını veriyorum, bilimsel bir bakış açısını naklediyorum; Hoca yeni duyduğu için “kulaktan dolma” diyor. Zannediyor ki sadece kendi bildikleri bilimsel bilgidir!
* * *
Fin-Ogur kavimlerinin Türklerle akraba olduğunu bütün Türkologlar bilir. Bunda yeni bir şey yoktur. Macarların da adı hala Hun’dur. Fin ve Macar Türkologlar bu gerçekleri bilir. Türk Dünyası kurultaylarında Fin-Ogur teşkilatları de temsil edilir. Hatta son olarak Makedonya’da yapılan 13. Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’na Fin-Ogur teşkilatı adına katılan Dünya Fin-Ogur Teşkilatı Mafun’un ikinci başkanı Vadim Danilov, “Kurultay, bizim için Türk Dünyası’nın öbür halkları ile önemli bir birleşme zeminidir. Dilde fikirde işte birlik anlayışını biz de benimsiyoruz. Büyük bir geleceğimiz olacak” demişti. Fin-Ogur kavimleri, Ural-Altay ailesi içinde yer alıyor. Finler, Udmurtlar, Marieller, Mordovalılar, Estonya, Letonya ve Litvanya’da kaybolmuş bir kavim olan Laplar, Fin-Ogur kavimlerindendir.
Şimdi bu bilimsel verileri, ortaya koyduğumuz zaman, birileri ifrit kesiliyor. Bunların damarlarına Türk nefretini kim aşıladı bilmiyorum! Üstelik utanmadan Türk ismi taşıyorlar.
