Türk gençlerine maymun tuzağı!

“Mesut Özil, golü kime attı?” başlıklı yazımdan sonra gelen mektuplardan birinde, meselenin can damarına dikkat çekiliyor:
“Sayın Arslan Bulut,
Yazdıklarınızın hemen her cümlesine katılıyorum. Ancak Mesut’un ‘atalarımın ülkesi’ yaklaşımı, tüm üçüncü nesile mal edilemez.
Berlin Olimpiyat Stadyumu’na 40 bin Türk gencinin akın etmesi ve Mesut’u 90 dakika boyunca ıslıklamasının anlamı şudur:
Mesut’a biçilen rol ile Türk gençliğinin bütünsel düşüncesi arasındaki çatışma ortaya konulmuştur: Gençler, Mesut gibi ‘Müslüman Alman’ kimliğini değil, Türk kimliğini tercih ettiklerini duyurmuşlardır.
Mesut’un gurbetçiler tarafından sevilmemesinin sebebi Türk Milli Takımı’nı tercih etmemesi değil, Türklüğü tercih etmemesidir.
Acımasızca ıslıklanması, onu futbol adına oyundan düşürme amacını taşımıyordu. Kolektif bir bilinçle, stadyumdaki siyasilere ve televizyon başındaki on milyonlarca Alman’a ‘Mesut bizi temsil etmiyor, o Türk gençlerine bir örnek olmadığı gibi onun devşirilmeye yatkınlığı bizde yok, Türküz Türk kalacağız’ mesajı verilmek istendi.
Maçı izleyen Türkler, Alman asimilasyon politikasına meydan okumuş, kendilerine karşı kullanılan Mesut rolünü ve şablonunu yerle bir etmişlerdir.
‘Alman Müslümanlığı’ sunulduğu halde Türk gençlerinin Türklüklerine tüm kuvvetleriyle sarılmaları, belki Türkiye’deki yaşıtlarımıza örnek olabilir.”
Şahin Göksu

***


İnsanoğlu dini duyguları kullanılarak çok kolay kandırılabiliyor. İşte Bursa’da, kendisini “Peygamber soyundan geliyorum” diyerek tanıtan ve bu yolla vatandaşları 1 milyon 200 bin lira dolandırdığı iddia edilen kadın ile 11 akrabası gözaltına alındı.
Polis önce, kadının dini sohbetlere katılanlara, muhafazakar aileler için havuzlu villalar yaptıracaklarını söylediğini tespit etti. İnşaat şirketi kuran ve havuzlu villalar için sadece katkı payı ve tapu masrafları olarak 40 kişiden para toplayan kadın, “Örgüt kurmak, örgüt kapsamında dini istismar ederek nitelikli dolandırıcılık yapmak” suçlarından adliyeye sevk edildi.
Bu olay da gösteriyor ki din istismar aracı olarak kullanılırken, Hasan Sabbah’ın yalancı cennet sunması gibi insanlara maddi menfaatler de vaat ediliyor. İnsanlar o menfaatin esiri olunca, içinde bulunduğu saçmalığı da savunabiliyor.

***


Doç. Dr. Erol Erçağ imzalı bir yazıda, maymunların nasıl avlandığı anlatılıyor:
“Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır:
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun kokuyu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkânsızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza sebep olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur.
Sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum.”

***


Demek ki Almanya’daki Türk gençlerinin çoğunluğu, Alman Milli Takımı’na seçilmek, Real Madrid’de oynamak gibi parlak bir rol modelini bile bir tuzak olarak görüyor. Ya Türkiye’deki gençlerimiz? Onlar, düşürüldükleri küçük tuzakların bilincinde midir?

Yazarın Diğer Yazıları