Türk-Amerikan sınır düzeltmesi!
Türk-Irak sınırının yer yer üç bin met-reye kadar ulaşan dağların zirvelerinden geçmesini hatırlatarak, Türkiye’nin burada bir güvenli bölge oluşturması gerektiğini basında ilk olarak savunan bendim. Hem de 1992-93 yıllarında. Yanlış hatırlamıyorsam Bülent Ecevit de bu görüşteydi.
1997 yılında Habur üzerinden Erbil’e kadar karayoluyla gittiğimde de durumu görmüştüm.
Son PKK saldırıları ve sınır ötesi operas-yon tartışmalarından sonra bölgede bir sınır düzeltmesi yapılması konusunu, basında
Taha Akyol, siyasette de Deniz Baykal gündeme getirdi.
* * *
Yine eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Fikret Bila’ya yaptığı açıklamada Türk-Irak sınırının, ileride Türkiye’yi rahatsız etmek üzere İngiltere tarafından özellikle çizildiğini belirtti ve şöyle dedi.
“Irak’la hududumuz dağların zirvesinden geçiyor. Bu, İngiltere’nin yaptığı bir iş. Bir yerde İngiliz parmağı varsa dikkat edeceksiniz.
Bence adamlar, ileriyi düşünerek, ileride sorun çıksın diye sınırı dağların zirvesinden, kontrolü çok zor bir coğrafyadan geçirmişler. Bu hudut düzeltilmeli. (...)
Sadece Irak hududu değil, Suriye hududumuz da yine ilerisi düşünülerek çizilmiş. Suriye hududu öyle bir çizilmiş ki, bizim topraklarımıza doğru bir girinti yapıyor. Ve bu girintide Suriye petrol çıkarıyor. Sınırın bizim tarafında ise petrol yok. Petrol alanı hesaplanarak çizilmiş hudut. Bunu bilinçli yapmışlar.”
* * *
Tespitler doğrudur da aradan geçen yıllar içinde Irak’ta durum değişmiştir. Biz güvenli bölge önerisini yaptığımız zaman, Irak bağımsız bir devletti, şimdi Amerikan işgali altındadır ve kuzeyinde fiilen bağımsız bir devlet kurulmaktadır.
Hukukçu dostlarımız, tıpkı Ermeni meselesinin Lahey Adalet Divanı’na götürülmesini savunmanın yanlışlığına dikkat çektiği gibi, Türk-Irak sınır düzeltmesi meselesinin uluslararası platformlara taşınmasının da Türkiye aleyhine sonuçlar vereceğini söylüyor. Ben de bu görüşe katılıyorum. Zaten iki üç gündür bu mesele üzerinde duruyorum.
“Üstelik, 16-17 Aralık 2004 tarihli AB Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde ’Türkiye bekleyen sınır uyuşmazlıklarının çözümü için ilgili ülke ile işbirliğine devam edecektir ve Avrupa Konseyi, katılım sürecinin sekteye uğramaması için, çözümlenmemiş uyuşmazlıkların sonuçlandırılmak üzere Milletlerarası Adalet Divanı’na götürülebileceği görüşündedir’ ifadesi kullanılmıştı.
Bu sebeple, Türkiye-Irak sınırının düzeltilmesi önerisi, Irak, tam bağımsızlığını ve millî egemenliğini elde edinceye kadar hukuken kabul edilemez nitelikte bir öneridir. Türkiye, iç ve dış güvenlik problemlerini, BM Güvenlik Konseyi’ne ve dolayısıyla Milletlerarası Adalet Divanı’na başvurmadan çözebilecek kudrettedir.”
* * *
Atatürk, İran ile toprak alışverişinde bulunmuş ve Nahçıvan ile kara bağlantısını sağlamıştır ama unutmayalım ki İran, o zaman da bağımsız bir devlet idi ve mesele iki ülke arasında çözülmüştü! BM’den bugüne kadar ne hayır gördük ki Türk Amerikan sınırını Türkiye lehine düzeltmesini bekleyelim!