Tunuslular ve Mısırlılar, ıslık çalsa ne olurdu?

Tunus’ta olup bitenler demokratik hak ama Türkiye’de Başbakanı ıslıklamak, organize eylem!
Mısır’da, halkın, yönetimi istifaya davet etmek için sokağa çıkması demokratik eylem ama Türkiye’de bırakın sokağa çıkmayı, Anayasa’nın değiştirilemez temel ilkelerini korumak için, kaynağını yine Anayasa’dan alan “direnme hakkı” bulunduğunu söylemek kötü; öyle mi?
İşte Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Tunus’ta demokratik reformların bir an önce hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.
Demokratik reform nedir sahi? Islık çalma özgürlüğü mü? Tunuslular ve
Mısırlılar, sokağa çıkmak yerine, maçlarda ıslık çalsa ne olurdu?

***

Demokratik reform, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bulunan hakları tanımak ve bunları hayata geçirmektir.
Demokratik reform, devletin, hukuk devleti olmasıdır.
İnsan haklarını Anayasasında bulunduran Türkiye, bugün, hızla polis devleti olmaya doğru gitmektedir. Ülkenin kaderini ilgilendiren soruşturmalarda, savcıların hatta hakimlerin görevlerini bile polis yapmaktadır. Vatandaşının telefonuna, başka bir telefondan kayıt yükleyen veya yapmadığı konuşmaları yapmış gibi gösteren bir devlet hukuk devleti olabilir mi?

***

Türkiye Cumhuriyet Anayasası ne diyor egemenlik konusunda?
“Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” diyor değil mi?
Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün kurum ve kuruluşları, ABD, İngiltere ve İsrail tarafından desteklenen bir zümreye teslim edilmekte değil midir?
Vali, kaymakam, hakim, savcı, emniyet müdürü atamaları, bu zümrenin isteklerine göre yapılmıyor mu?

***


ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Mısır’daki gösterileri destekler yönde konuştu. Turuncu devrimlerden sonra sıra çiçek devrimlerine geldi. Bu coğrafyadaki ülkelerin halkları, diktatörlerden kurtulmak isterken, Amerikan köleliğine doğru yuvarlanıyor.
Mısır yönetimi, halk hareketlerinin internet ve cep telefonu kullanılarak organize edildiğini değerlendirerek iletişimi durdurdu.
Bu arada Mısır’daki İngiliz şirketi Vodafone, Mısırlı yetkililerin, ülkedeki belirli bölgelerde cep telefonu hizmetlerinin askıya alınması talimatını verdiklerini bildirdi. Mısır’daki gösterileri Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun eski Başkanı El Baradei’nin yönettiği bildiriliyor. Yani Mısır’ın Kemal Derviş’i!
Türkiye’de ise iletişim, Hariri şirketinin elindedir. Lübnan Başbakanı Hariri’nin istifa etmek zorunda kalması, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın yeni kurulacak hükümet için bu ülkede arabuluculuğa soyunması, Hariri şirketinin stratejik konumuyla da doğrudan ilgilidir.
Sinir sisteminin insan vücudundaki rolü neyse iletişim sisteminin de bir ülkedeki işlevi odur.

***

Türkiye, 8 yıl, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınıyoruz” diye savunulan bir anlayışla yönetildi. Yani Ankara’nın rejimini değiştirebilmek için Brüksel’i kaldıraç olarak kullandılar. Şimdi Brüksel’e pek ihtiyaçları kalmadı. Soros tipi “güdümlü toplum örgütleri” ni de inşa ettiler. Sivil toplumun talebi gibi göstererek Anayasa’yı kökten değiştirmeyi plânlıyorlar. Karşı çıkana, devleti kısmen ele geçirmiş zümre görevlilerini kullanarak iftira atıyorlar, suç uyduruyorlar! Islık çalmak bile suç oluyor!
Bu sebeple çetelere karşı direnmek her Türk’ün hem hakkı hem görevidir.

Yazarın Diğer Yazıları